Gazze'deki ateşkesin ardından çığlıklar daha da yükseldi. Bu çığlıkların iki türü var: Biri acının çığlığı, diğeri ise aldatmacanın çığlığı. Biri, Gazze halkı tarafından, çocuklar, kadınlar ve erkeklerden gelen görüntü ve seslerle ifade edilen çığlık. Diğeri de görüntü ve gerçekleri dağıtmaya çalışan ve benim sosyal medyada ‘klavye mücahitleri’ olarak adlandırdığım kesim tarafından dile getirilen çığlık.
Gazetemizin (Şarku’l Avsat) dünkü haberinde de belirttiği gibi Gazze halkı evlerine gaz almak için yedi saat harcarken, klavye mücahitleri ve elektronik ordular 24 saatlerini yanıltıcı bilgiler yaymak ve sözde zaferi desteklemek için harcıyor.
Han Yunus'ta yaşayan Eymen Hamdan adlı genç, park halindeki aracına 30 litre yakıt alabilmek için tam 10 saat beklerken -haberde de belirtildiği üzere- yanlış bilgi yaymak için fırsat arayan kişiler, bölgemizde fitne yaymak amacıyla gün boyu cihazlarının başında bekliyor.
Bu, Gazze halkının uzatılmasını istediği ateşkes günlerindeki manzara. Biz Gazze halkını gerçek haber kanallarında gördük, yanıltıcı olanlarda değil. Gazzeliler, ateşkesin sadece günler ya da yıllar değil, sonsuza kadar sürmesi için Allah’a dua ediyorlardı.
Gazze halkından hiç kimse hayatının cehenneme dönmesini istemiyor. Genç adam Eymen Hamdan'ın gazetemize söylediği gibi Gazze'de hayat ‘kuyruk üstüne kuyruk’ haline geldi. Burada birisi şöyle diyebilir: Bu klavye mücahitlerinin anlattıkları hikâye Müslüman Kardeşler’den mi yoksa diğer milislerden mi geliyor?
Hayır, hikâye daha büyük. İnsanların acılarının ticaretini yapanlar var. İlki hayatlarında, diğeri de ölümlerinde olmak üzere iki kez bunu yapıyorlar. Şimdi de Arap kamuoyunu yanıltmak, kışkırtmak, hedefsiz ve projesiz bir şekilde gerginlik, kızgınlık ve öfke tufanı çıkarmak istiyorlar.
Arap kamuoyunu yanıltmak istiyorlar ki Gazze'yi yerle bir eden komploları kınanmasın. Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'den geriye kalanlar yıkıma maruz kalsın. Bu minvalde Kur'an-ı Kerim ayetlerini ve hakaretleri aynı anda kullanıyorlar.
Tüm bunları Arap kamuoyunun Gazze'deki acı ve ıstırap çığlıklarına kulak vermemesi ve en önemli soru olan “Neden bu komplolar?” sorusunun ortaya çıkmaması için yapıyorlar. Bu Gazze'deki beşinci savaş ya da daha fazlasıyken neden bu denemeyi yapıyorlar? Peki ya İran'ın güvenliğinden endişe eden Hizbullah neden savaşa girmedi?
Bunu, İsrail'in acımasız savaş makinesini durdurmak, barış sürecini, iki devletli çözümü başlatmak ve Filistinlilere karşı işlenen bu suçlara son vermek için dünya çapında harekete geçen Arap ve İslami çabaların kamuoyu tarafından fark edilmemesi için yapıyorlar.
Komplo tüccarları bu aldatmacayı klavye mücahitleri ile birlikte Gazzelilerin kanının dökülmesini engellemek için değil, Hamas'ın artık Gazze'yi yönetemeyeceği endişesiyle yürütüyorlar. Çünkü tüm amaçları acı çığlıklarını bastırmak.
Bunu ihanet ve ahlaki suikast yoluyla ister dini retorik ister müstehcen dil olsun tüm araçlarla yapıyorlar. El Kaide'den DEAŞ'a ve hatta Muhammed Mursi'nin İsrail Cumhurbaşkanı’na hitaben “Sevgili ve büyük dostum” diye yaptığı konuşmaya kadar tüm krizlerde bölgeyi yanlış yönlendirenler bunlarla aynı kişiler.
Bu onların oyunu, bu onların dini. Bu nedenle onlara karşı, Gazze halkının acı çığlığını yanlış yönlendirmelerine ya da örtbas etmelerine izin vermeyen katı bir medya duruşu olmalı. Bu duruş, onların daha önceki tutumlarını ve iktidara ulaşma hayalleri uğruna ülkelerimizi yok etme hedeflerini hatırlatan bir duruş olmalı.