Elimizdeki pek çok kanıt, Sudanlı elitlerin, devrimi ve geçiş dönemini engelleyen farklılıklarının sonuçlarından ya da Sudan'ın uzun yıllar boyunca acısını çekeceği benzeri görülmemiş yıkımlara ve etkilere neden olan şiddetli savaştan hiçbir şey öğrenmediğini doğruluyor.
Bu kanıtlardan sonuncusu, eski Başbakan Dr. Abdullah Hamduk'un Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddüm) adına Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Güvenlik Konseyi'ne ‘BM’nin Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu'nun (UNITAMS) görev süresinin uzatılmasını’ talep etmesi sonucunda ortaya çıkan tartışmadır. Bu tartışma, BM Güvenlik Konseyi'nin 2020'nin sonlarında UNITAMS’ı oluşturma kararından bu yana bu misyonu çevreleyen anlaşmazlıkların bir uzantısıdır. Söz konusu tartışma 2021'in başında UNITAMS’ın resmi olarak çalışmaya başlamasıyla da devam etti ve geçtiğimiz Eylül ayında UNITAMS Başkanı Volker Peretz'in istifasıyla da durmadı. Son olarak Sudan Dışişleri Bakanlığı, iki hafta önce misyonun sona erdirilmesini talep etti.
Söz konusu talep birdenbire değil, hükümetin son zamanlardaki tutumuna karşı ortaya çıktı. Önümüzdeki ay UNITAMS’ın görev süresinin sona ermesiyle ilgili BM Güvenlik Konseyi tarafından bir karar alınması bekleniyor. Bunun da ötesinde, yaşananlar artık Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu adı altında faaliyet gösteren Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ve İslamcılar ile diğer sivil güçler arasındaki hararetli anlaşmazlığı yansıtıyor. Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu, UNITAMS'ın görev alanında önemli bir rol oynadığına ve taleplerinde de ifade edildiği gibi, ‘Ekim 2021 darbesi ve 15 Nisan savaşı ışığında bugün ona olan ihtiyacın daha acil hale geldiğine’ inanıyor. Diğer taraflar ise UNITAMS’ın yetki sınırlarını aşıp tek tarafın (ÖDBG) yanında yer alarak siyasi krizin körüklenmesinde rol oynadığını düşünüyor. UNITAMS’ın görev süresinin herhangi bir şekilde uzatılması, atılımlara açılan bir kapı değil, daha ziyade krizin devamı olacaktır.
Bu çelişkili konumların ışığında BM kendisini imrenilmez bir konumda buluyor. Çünkü bir yandan bu şiddetli savaş ve bunun insani yansımaları karşısında Sudan'ı terk ediyormuş gibi görünmek istemiyor. Özellikle Amerika'dan Avrupa Birliği'ne (AB), insan hakları ve insani yardım kuruluşlarına kadar, şiddet eylemleri, suiistimaller ve ihlaller (özellikle Hızlı Destek Kuvvetleri’nin elindeki etnik katliamlara tanık olan Darfur'da) nedeniyle sivillerin korunmasında BM ve BM Güvenlik Konseyi'nin rolünü harekete geçirecek adımlar isteyen uluslararası taraflar var. Öte yandan BM, Sudan krizinin tarafları arasındaki ciddi görüş ayrılıkları göz önüne alındığında UNITAMS’ın görev süresinin uzatılmasıyla misyonun kayda değer bir başarı elde edemeyeceğinin farkında.
BM Güvenlik Konseyi'nin benimsediği tutum ne olursa olsun, Sudanlılar arasındaki dışlayıcı ve nihilist farklılıklar ve çatışmalar ışığında herhangi bir uluslararası veya bölgesel çabanın başarıya ulaşması konusunda hiçbir umut görmüyorum. Tarafların, esasen bu çatışmaların sonucu olan söz konusu savaşın fırınından ülkelerini kurtarmak için farklılıklarını aşarak siyaset ve iktidar mücadelesi hesaplarının üzerine çıkacaklarına dair en ufak bir umut ışığı bile yok.
BM ve birçok ülke, Sudanlılara çözümün kendilerinde olmadığını; farklılıklarını çözmesi ve ülkelerini yaşanan krizden çıkarmak için ortak bir vizyona ulaşması gereken şeyin bizzat Sudanlıların elinde olduğunu hatırlatıyor.
Pek çok kişinin idrak edemediği ve bunun için çabalamadığı gerçek budur. Sudanlılar krizi sonlandıramazlarsa çözüm onlara dışarıdan gelmeyecek. Kanıta ihtiyaç duyanların çatışmaların, kaosun ve savaşın sonuçlarından da mustarip olan sözde ‘Arap Baharı’ ülkelerinin deneyimlerine bakması yeterli. Zira BM'nin Suriye'den Libya'ya ve Yemen'e kadar krizleri çözmek için müdahale etme sicili cesaret verici değil. Sudan'da da 2020 yılında UNITAMS’ın kurulması kararından, bu ay Sudan Dışişleri Bakanlığı'nın sunduğu ‘misyonun görev süresinin derhal sonlandırılması’ talebine kadar verimli bir süreç yaşanmadı.
UNITAMS, Sudan'da iki yıldan fazla kaldı ve bu süre zarfında bazen bilinmeyen yüzlerin de dahil olduğu onlarca toplantı düzenledi. Bazı yüzler vardı ve katılım nedenleri belli değildi. Ta ki olay örgüsü karışıncaya ve çok sayıda kişinin pastadan pay almaya çalışmasıyla sahne karmaşık hale gelinceye kadar. Bu açıdan bakıldığında pek çok kişi, UNITAMS'ın bu heyecanlı atmosferdeki rolünün, tıpkı varlığının savaşı engellememesi gibi, meselelerin karmaşıklaşmasına, geçiş döneminin karmaşıklıklarının artmasına ve anlaşmazlıkların uzamasına katkıda bulunabileceğini gördü. BM Güvenlik Konseyi çalışmalarını sürdürmeye ve bir yıl daha uzatmaya karar verse bile bu, sürdürmekte ısrar ettikleri dışlayıcı mücadelelerin ortasında pusulayı kaybeden başarısız elitlerin yarattığı acınacak bir gerçeklik olan Sudan'daki durum gerçekliğinde hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Hamduk liderliğindeki Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu, Guterres'e ve BM Güvenlik Konseyi’ne, Sudan'da UNITAMS’ın görev süresinin sona erdirilmesini talep etme hakkına sahip hiçbir meşru hükümetin bulunmadığını söyledi. Gerçek şu ki artık hiç kimse, devrimi çalınan, ülkesi yok edilen ve daha önce hiç görmedikleri acılara sürüklenen Sudanlılar adına konuşma meşruiyeti veren bir yetkiye sahip olduğunu iddia edemez. UNITAMS gitse de kalsa da Sudan'ın sorunu çözülmeyecek. Çünkü kriz, Sudan'ın eseri. Koltuk paylaşımı ya da ayrıcalık uğruna değil, milletin iyiliği için uzlaşı zemini bulmadıkça çözüm gelmeyecek.