Hep şeytanın ayrıntıda gizli olduğu söylenir. Gazze ateşkesinin ayrıntılarının da Hamas ve arabulucuların beklediğinden daha karmaşık olduğu görülüyor. Nitekim makalenin yazıldığı ana kadar herhangi bir anlaşma ya da belirtisi bulunmuyordu, aksine, yapılan açıklamalar işleri daha da karmaşık hale getirebilir.
Jerusalem Post'a göre Netanyahu, İsrail'in “kendisine uygulanan muazzam baskıya rağmen hiçbir koşulda Netzarim ve Philadelphia Koridorlarından çekilmeyeceğini” açıkladı. “Bu koridorlar stratejik, askeri ve siyasi varlıklardır” diye ekledi.
Netanyahu ayrıca “Bir anlaşma olacağından emin değilim” dedi. ABD Başkanı Joe Biden da anlaşmanın "halen masada olduğunu, ancak hiçbir şeyin tahmin edilemeyeceğini" söyledi ve şöyle ekledi: “İsrail bir sonuca varabileceğini söylüyor… (Hamas) şu anda geri çekiliyor.”
Elbette Hamas buna şöyle cevap verdi: “ABD Başkanı Joe Biden'ın açıklamalarını büyük bir şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla takip ettik. Bunlar yanıltıcı iddialardır ve biz bunları, Siyonist aşırılık yanlısı hükümetin savunmasız sivillere karşı daha fazla suç işlemesi için ABD’nin yeniden yaktığı yeşil ışık olarak görüyoruz.”
Peki, şu anda olup bitenlerde şaşırtıcı bir şey var mı? Tabii ki yok. Bazıları bunların anlaşmanın öncü işaretleri olabileceğini söyleyebilir ve durum gerçekten de böyle olabilir fakat Netanyahu'nun şu anda, özellikle de ABD başkanlık seçimlerinden önce bir anlaşmaya varılmasında kendisi için herhangi bir fayda ve menfaat görmediği açık.
Netanyahu'nun üzerinde şu anda İsrail'deki, İsrailli rehinelerin aileleri dışında gerçek bir baskı yok. Bunun dışında tüm baskılar Hamas'a, diğer örgütlere ve ondan önce de İran ve Hizbullah'a yönelik.
Mesela İsmail Heniyye’ye Tahran'da suikast düzenlenmesine “yanıt verme” ipiyle “boğulan” İran üzerindeki baskının kaldırılması şu anda Netanyahu'nun menfaatine değil. Aksine, İran'ın yanıt vermesi Netanyahu'nun çıkarına çünkü o zaman Başkan Biden, bu seçim döneminde Tahran lehine Netanyahu'yu kınayamayacak.
Bu sebeple Başkan Biden şimdi İsrail'i veya Netanyahu'yu eleştirmek yerine Hamas'ı eleştirmeyi, onu “geri çekilmek” ile suçlamayı daha kolay gördü, çünkü İsrail'in aksine Hamas'ın seçim sezonunda gerçek ve etkili destekçileri yok ve Netanyahu da bunun farkında.
Dolayısıyla Netanyahu'nun şu anda sahada kontrol ondayken, Gazze yerle bir olmuş ve geriye yalnızca baş düşmanı Yahya Sinvar'ın saklandığı tüneller kalmışken, herhangi bir taviz vermesi veya ateşkesi kabul etmesi çıkarına değil. Kaldı ki, savaş ve kuşatma ne kadar uzun sürerse Hamas'ın kaybedeceği müzakere kartları da o kadar fazla olacak.
Hizbullah'a gelince, Netanyahu'nun şu anda Lübnan'ın da dahil olacağı bir ateşkes anlaşması imzalamaya niyeti yok ve giderek artan bir ivme ile Hizbullah’ın liderlerini birbiri ardına hedef alıyor. Suikastsız, hava saldırısız bir gün geçmiyor.
Üstelik Netanyahu'nun kendisini Gazze'de ertesi günün ayrıntılarına girmeye zorlayacak, tavizler ve uzlaşmalar açısından bedeller gerektiren bir anlaşmaya varmak gibi de bir niyeti bulunmuyor. Netanyahu’nun böyle bir anlaşmayı görevinden ayrılacak başkanla değil, Beyaz Saray'ın yeni sahibi ile yapmak istediğine şüphe yok.
İşte Gazze ile ilgili ayrıntılarda gizli şeytan budur ve bu şeytanı yenmek isteyenler sloganlar değil, Netanyahu'yu zor durumda bırakacak “şeytani” bir plan bulmalılar.