İran Dini Lideri Ali Hamaney'in İran nükleer enerjisi ve uranyum zenginleştirme meselesiyle ilgili ABD baskısını reddeden ateşli açıklamalarının ardından, bu uzun ABD-İran dizisinde yeni bir aşamaya ulaşıyoruz.
1979'da Şah rejiminin yıkılıp, İran'da devrimci rejimin kurulmasından itibaren, Washington ile Tahran arasındaki ilişkiler ABD dış politikasındaki en önemli konulardan biri, ayrıca Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında bir çekişme noktası oldu. Çekişme bir yandan Obama-Biden kampı, diğer yandan Trump ve diğer Cumhuriyetçilerden oluşan kamp arasında zirveye ulaştı.
Bugün, ikinci döneminde, Trump bu sorun için vakti olmadığını ve hızla çözülmesi gerektiğini söylüyor. Dini Lider geri adım atmazsa savaş ve İsrail’in hazır olduğu sopasıyla tehdit ediyor.
El-Mecelle dergisindeki bir habere göre, İran merkezli web sitesi “Basirat”, Amerikalıların İran'a karşı bileşik bir savaş çerçevesinde, bir sonraki turda olumlu bir sonuç elde etmek amacıyla her düzeyde girişimlerde bulunduğunu belirtti. Ancak, Amerikan girişimlerinin başarılı olma olasılığı düşük, çünkü İslam Cumhuriyeti'nin sözleri ve eylemleri son beş müzakere turunda değişmedi.
Bu sefer İran ikilemi konusunda yeni ve “devrim” gibi bir şey olacak mı?
Trump, İran'da rejim değişikliği ve hatta İran’ın bölgesel davranışlarını radikal bir şekilde değiştirmek istemediğini söylüyor. Sadece İran'ın bir nükleer programının olmamasını sağlamak istiyor veya en azından Trump ve ekibinin gözünde İran sorununun özü bu.
Nükleer mesele dışında bir şey konuşulmuyor, Çin ile İran arasında balistik füzeler konusunda büyük bir anlaşmadan bahsedilse de Tahran’ın balistik füze programı konuşulmuyor. En önemlisi, İran'ın Arap bölgesine (Irak, Lübnan, Yemen ve hatta Suriye) müdahale politikasından da bahsedilmiyor.
Bu nedenle bölge halkı Tahran ile ilişkilerini “yönetmeli” zira Batı sadece nükleer meseleyle ilgileniyor. Tablo bunu gösteriyor.
Bu nedenle, yukarıdaki habere göre, İran'ın devrimci vizyonunda tuhaf bir fikir ve kabul edilemez olanı kabul edilebilir hale getirme eylemiyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Siyaset bilimi profesörü Abdurrıza Feraci Rad, İtimad gazetesine verdiği röportajda: “İran ile Araplar arasındaki ortak nükleer proje, askeri tırmandırmayı azaltacak ve İran ile Arap devletleri arasındaki yakınlaşma şansını artıracaktır. Bu bölgesel nükleer iş birliği için bir model olabilir” demiş.
Ünlem işareti yok- buraya eklemeyeceğim- zira düşünülemez olan her şey bu bölgede bugünlerde gerçekten yaşandı. Sağa ve sola keskin dönüşler ve büyük, eşi benzeri görülmemiş bir siyasi makyaj atölyesi bulunuyor.