İran, İsrail ile son savaşında 900'den fazla can kaybı verdiğini, müzakerelere geri dönmenin koşulu olarak müzakere masasında otururken bombalanmayacağına dair Amerikan garantisi talep ettiğini söyledi. Savaşlar, son çare olsalar ve bir amaç olmayıp, hedeflere ulaşmak için bir yol olsalar bile, uluslararası ilişkilerin bir unsurudur. Savaşlar genellikle bir galip ve bir mağlupla sona erer, ardından siyasi ve sosyal yapılarda, entelektüel ve kültürel kavramlarda onları süreçler ve değişimler takip eder.
Sosyal medyadaki medya propagandasından uzakta, ABD Başkanı Donald Trump'ın “12 günlük savaş” olarak adlandırdığı süreç, İran'ın İsrail'i birkaç gün ve hatta birkaç saat içinde haritadan silebileceği iddiasının doğru olmadığını gösterdi. Buna karşılık, İran, Amerikan-İsrail saldırganlığı karşısında gösterdiği direnişi başlı başına bir zafer olarak gördü ve saldırganların nükleer programı yok etme hedefinin başarısız olduğunu düşündü. İran'ın destekçileri de Yahudi devletinin kuruluşundan bu yana ilk kez İsrail'in derinliklerine acı verici darbeler indirmeyi başarmasını, İran füzelerinin İsrailliler arasında benzeri görülmemiş bir yıkıma ve paniğe neden olmasını kutladılar.
İsrail-İran savaşının gerçek sonucunu öğrenmek istediğimden, daha önceki görüşmelerde neler olacağını doğru bir şekilde tahmin eden, analizlerine ve olayları öngörme yeteneğine güvendiğim Oxford Üniversitesi profesörü ile iletişime geçmem gerekiyordu. Yeteneklerine güvendiğim için olan biten ve bundan sonra neler olacağı konusunda fikirlerini duymak istedim. Olan bitenin duygudan uzak mantıksal bir analiz gerektirdiğini söyledi. 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndaki yenilgi hariç tüm Arap yenilgilerinde zafer işaretlerinin yapıldığını ekledi. Ariel Şaron'un 1982'de bir engelle karşılaşmadan istediği gibi hedef aldığı Beyrut Limanı’ndan Filistinli kuvvetlerin gemilerle taşınması sırasında, Yaser Arafat’ın zafer işareti yapan görüntüsüne işaret etti. Ayrıca, baba George Bush'un uluslararası bir koalisyonu seferber edip Cumhuriyet Muhafızları'na aşağılayıcı bir yenilgi yaşatması üzerine Saddam Hüseyin'in Kuveyt'ten çekildiğine, fakat buna rağmen Saddam’ın, Arap ulusunun düşmanlarına karşı zafer kazandığını iddia etmeye devam ettiğine dikkat çekti. Devam ederek, İsrail'in 2006 yılındaki savaşta 1.200 Lübnan vatandaşını öldürdüğünü, binaları, köprüleri, elektrik santrallerini ve okulları yerle bir ettiğini, tarlaları ve çiftlikleri yaktığını ancak Hizbullah'ın o zamanlar ilahi bir zafer elde ettiğini iddia ettiğini belirtti. Ona 12 günlük savaşta olanların bunlara benzemediğini söyledim. Tel Aviv'in bombalandığını, İsrail sığınaklarının dolup taştığını ve havaalanlarında kaçan yerleşimci kalabalıklarını gördüğümüzü belirttim. Onaylayarak başını salladı ve devam etti, “Ancak can kayıplarının sayısı trafik kazalarındaki kayıp sayısından azdı.” Savaşın nükleer programı durduramadığını söyledim, İsrail'in onu tekrar bombalayabileceği ve kendisine düşman gördüğü herkesi öldürebileceği için programın pratikte sona erdiği karşılığını verdi.
Profesör, İran'ın nükleer müzakereler masasına geri döneceğini ve Batılıları rahatlatacak bir şekilde programın sona erdiğini deklare edeceği bir formüle ulaşılacağını savundu. İran'ın geleceğiyle ilgili herhangi bir tartışmanın, dünyayı yetkililerin kürsülerinden önce telefon ekranlarından görüp, izleyen bir genç neslin gözünde artık yaşlanmış olan devrimin mirasından ayrı tutulamayacağını ekledi. Batı yaptırımlarının, ekonomik daralmanın ve işsizliğin toplumun bazı kesimleri arasında biriken öfkeyi körüklediğini belirtti. Beyaz Saray'a “kararlılık” ve “geçmişin hatalarını tekrarlamama” vaatleriyle dönen ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın içinden geçtiği durumla başa çıkmak için kapsamlı bir plan geliştirdiğini söyledi. Bunun, büyük güvenlik ve ekonomik taahhütler karşılığında genişletilmiş barış anlaşmaları yoluyla Ortadoğu haritasını yeniden çizmek için bir fırsat olabileceğini belirtti. İran halkının bitkin olduğunu ve daha fazla savaş istemediğini; bunun yerine dünyayla yeniden bağlantı kuran bir devlet istediğini vurguladı. Bu nedenle profesör, Washington'un Tahran yanlısı milisler sorununun çözülmesi ve nükleer projenin tamamen sonlandırılması karşılığında İran'ın küresel ekonomiye dönüşü için koşullu bir yol haritası sunacağını tahmin ediyor. Profesör, sloganlar döneminin sona erdiğini ve bölgenin şu anda onlarca yıllık düşmanlığı sona erdirebilecek ve Ortadoğu'yu tüm dünyanın istikrarı için elzem olan soğuk bir barış dönemine taşıyabilecek tarihi bir dönüm noktasıyla karşı karşıya olduğunu vurguladı.