Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Babamız Adem'in hikâyesi

Ocak 1998'de Dr. Abdussabur Şahin, “Babam Adem: Efsane ve Gerçek Arasında Yaratılış Hikâyesi” adlı kitabını yayınladı ve bu kitap, geleneksel yaratılış anlayışına bağlı olanlar arasında yaygın bir tartışmaya yol açtı. Mahkemelerde çok sayıda dava açıldı; bazıları kitabın yasaklanmasını ve toplatılmasını talep ederken, bazıları da yazarın mürted ilan edilmesini veya küfre girdiği için tövbe etmeye zorlanmasını talep etti. Şahin, bu tartışmaların bir kısmını kitabının sonraki baskılarına dahil etti.

Şahin, biyoloji, genetik veya insanlık tarihi uzmanı değildi. Bu nedenle, bu açıdan bakıldığında, eseri bilimsel olarak kabul edilemez. Ancak, dilbilim ve İslam mirası konusunda uzmandı. Kuran ve Sünnet'i yeniden yorumlama konusundaki uzmanlığını, ilk yaratılış hikâyesi ile ilgili miras alınmış anlayışa karşı çıkan görüşünü desteklemek için kullandı. Bu konuya olan ilgisini, İslam mirasını, bizzat dinin kaynaklarını yeniden yorumlayarak İsrailiyat ve hurafelerden etkilenen tefsirlerden arındırma arzusuna bağlıyor. Kitabın ikinci baskısına yazdığı önsözde şöyle diyor: “İsrailiyat olarak adlandırılan şeyle temsil edilen ve erken dönem İslam kültüründe gizlenen İsrailli yılanın kafasını ezmek istedim. İsrailiyat, İslam düşüncesine ve Müslümanların zihinlerine sızan ve önde gelen tefsir alimleri tarafından benimsenen hurafe ve efsanelerden başka bir şey değildir. Bu tefsirler aracılığıyla, Müslüman zihinde kabul görmüş hakikatler alanına yerleşmişlerdir. Ama aslında bunlar, Kuran metinlerini analiz etmek için akıllarını kullanmayan birçok kişi tarafından benimsenen bir İsrailli yılandır.”

Kitabın temel teorisi, kadim bir tür olarak beşer ile modern bir tür olarak insan arasındaki ayrımdır. Adem'in bir erkek ve bir kadının çocuğu olduğunu ve beşerin babası değil, insanın babası olduğunu belirtmektedir. İnsan, Kuran'da bahsedildiği gibi akıl, sağlam bir bünye ve Allah’ın ruhundan bir esinti gibi niteliklerle beşer olan atalarından ayrılır; bu nitelikler insandan önceki beşerde yoktu.

Dr. Şahin'in bu açıklaması türünün ilk örneği değil. Ancak bu, muhtemelen bir Müslüman alimin, dinî metnin kendisine dayanarak yaratılış hikâyesinin geleneksel yorumuna açıkça meydan okuduğuna ilk kez tanık olduğumuz bir andı. Böyle yaparak, tüm Müslüman tefsircilere ve tarihçilere meydan okuyordu.

Uzun akademik kariyeri ve Kahire’de ünlü bir caminin imamı olarak görev yapmış olması göz önüne alındığında, Şahin'in karşı karşıya kaldığı sert tepkiyi beklemediği anlaşılıyor. Bu vesileyle Mısır gazeteleri, daha önce “alıcının tarihsel ufku” ışığında Kuran metninin yeniden yorumlanmasını öneren meslektaşı Dr. Nasr Hamid Ebu Zeyd ile aynı kaderi yaşadığını yazdılar. Felsefi hermeneutik olarak bilinen bu yaklaşım, metin ile okuyucu arasındaki iletişim ilkesine ve gerçek anlamın ötesine, metnin içine gömülü alt mesaja geçebilmeye odaklanır. Bu bakış açısına göre, altta yatan anlam çok katmanlıdır ve anlaşılması, okuyucunun özel koşullarından -zamansal ve toplumsal bağlamdan, karşılaştığı zorluklardan ve aynı zamanda bu okumadan beklentilerinden- etkilenir.

Ebu Zeyd olayı, Kahire Üniversitesi'nde profesörlük kadrosu için başvuruda bulunduğunda patlak verdi. Zira o zaman Şahin, onun araştırmasını okudu ve tefsir ile dini söylem kurallarını ihlal ettiğine, Allah’ın sözünü O'nun yarattıklarının sözleriyle eşitlediğine ve Kuran'ın eleştirilmesine izin verdiğine karar verdi. Bu suçlamaları basına sızdırdığı ve bunun da Ebu Zeyd'i halkın gözünde mürted ve din düşmanı haline getirdiği söylendi. Bunun ardından, Ebu Zeyd'in mürted ilan edilmesini, evliliğinin iptal edilmesini ve mal varlığına el konulmasını talep eden bir dava açtı. Bu durum, Ebu Zeyd'i ülkesini terk edip Hollanda'ya göç etmeye zorladı ve rakibinden iki ay önce ölene kadar da orada kaldı.

Abdussabur Şahin, “Babam Adem” adlı kitabından önce, geleneksel din akımının normlarına bağlıydı. İslam mirasını yeniden inceleme veya miras alınan anlayışları eleştirme konusunda belirgin bir eğilim göstermemişti. Gençliğinde, hâkim kültüre eleştirel bir bakış açısı içeren Malik bin Nebi'nin iki kitabını tercüme etmişti. Ancak çok geçmeden onunla ayrı düşmüştü. Bu nedenle, “Babam Adem”in ve özellikle de ilk müfessirlerin geleneklerinden kurtulma çağrısının, entelektüel yaklaşımının genel seyrinde bir istisna olduğu söylenebilir. Bu çağrı, Nasr Hamid Ebu Zeyd'in görüşlerine yakındı. Bu durumda onunla yaşadığı çatışma, genel olarak tefsir metodolojisine ilişkin görüşlerini değiştiren bir başlangıç ​​noktası mıydı?