Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Küçük görülen kıvılcım

Dünya genelinde bazı ormanlarda çıkan yangınlar, doğal, kendiliğinde ve normal olarak gelişen olaylar mıdır yoksa tüketim odaklı ‘politikalar’ izlenmesi, insan faaliyetleri ya da fabrikaların, araçların ve uçakların yanı sıra petrol ve gaz kullanımından kaynaklanan zararlı emisyonların sonucunda çevre ve iklimdeki bozulmanın hızlandığına dair ciddi bir işaret midir? Bu yangınlar genelde, “Küçük görülen kıvılcımlar büyük yangınlar doğurur” sözündeki gibi her zaman yaşanabilecek, sigara izmariti bırakmak gibi oldukça küçük insani ‘hatalardan’ mı çıkar? Yoksa bunlar, geçen yaz İspanya ve Cezayir gibi ülkelerin de açıkladığı gibi, ormanlarda kasıtlı olarak çıkarılan kundaklama faaliyetleri midir?!

Tüm bunlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hikayesinde olduğu gibi; siyasi arzular, medya zorbalığı ve uluslararası kurumların (veya sözde uluslararası kurumların) pervasız davranışları nedeniyle birinin diğeri için ‘öldürülmesi’ gereken ya da olasılığının silinmesi gereken sorular ve ihtimaller değildir.

Suudi Arabistan'daki Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı, son zamanlarda piknik yapanları, çiftçileri ve yeşillik bölgelerde ve meralarda çalışanları dikkatli olmaya çağırdı. Zira Bakanlık yangınların tarımsal atıkların yakılması, yemek yapmak için ateş yakılması, silahların ateşlenmesi, toprakların genişletilmesi için kasıtlı olarak yangın çıkarılması, havai fişeklerin kullanılması ve camların atılıp güneş ışığına maruz kalması gibi birçok nedenle meydana geldiğini açıkladı. Bu nedenler, yangınların büyümesine ve kontrol altına alınmasının zorlaşmasına sebep oluyor.

Diğer yandan, bazı büyük kurumlar ve isimler, yangınlar, sel felaketleri, nehirlerin geri çekilmesi, buz fırtınaları ve özetle farklı iklim olaylarının yalnızca insanların fabrikaları, arabaları, uçakları ve enerji santralleri yüzünden kaynaklandığına içten bir şekilde inanıyorlar. İş öyle bir noktaya vardı ki ABD’li Paul Krugman gibi önde gelen bir yazar ve düşünür ‘iklim sorununu siyasallaştırma’ çağrısında bulundu.

ABD’li yazar New York Times’daki yazısında, ABD iklim politikalarının pratik açıdan 2024 seçim kampanyasında temel bir mesele olmayabileceğini ancak yine de ABD’lilerin oy verirken düşünmeleri gereken en önemli konulardan biri olduğunu anlamaları gerektiğini söyledi.

Krugman açık bir şekilde “İklimi siyasallaştırmalıyız; çünkü buna bağlı afetlerin hız kazandığı bir dönemde yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Burada ‘kolay-zor’ bir soru devreye giriyor:

İklim ve çevre sorununu ele almada siyasetin ve gizli gündemin boyutu nedir?

Örneğin ‘Obamacı’ ABD’li siyasetçi John Kerry’nin Biden yönetiminde iklim bakanı olduğunu hatırlayın.

Sanayi ve emisyonların çevre üzerindeki etkisinin (ki sezgisel bir algı açısından etkisi gerçek görünüyor) doğal ve gerçek boyutu nedir?! ‘Siyasi dalaverelerden’ ziyade iş birliği için siyasi amaçlara ulaşmanın ‘temiz’ yolları nelerdir?!

Evet, çevre gruplarının ve Batılı liberal siyasi merkezlerin, hatta onlar tarafından yönlendirilen uluslararası kuruluşların çevre konusundaki gündemlerine ve niyetlerine yönelik belki de aşırı denebilecek şüpheler var.

Peki, bu şüpheler nasıl giderilecek?

Cevap çok basit: Net bir yaklaşım izleyip gizli politika ve ideolojik arzulardan arındırılarak.