6 Ekim, Ekim 1973'te Mısır ve Suriye’nin İsrail'e karşı yürüttükleri savaşın 50’inci yıldönümüydü. İsrail bu yıldönümünden önce, bir Arap siyasetçi aracılığıyla iki Arap ülkesinin savaş kararını önceden bildiğine dair bakış açısını güçlendiren bir grup gizli belge yayınladı. Ayrıca bu belgelere göre Tel Aviv’in kendisi için casusluk yaptığını iddia ettiği, Cemal Abdunnasır'ın damadı ve dönemin cumhurbaşkanı Enver Sedat'a yakın olan Mısırlı siyasetçi Eşref Mervan aracılığıyla İsrail savaş kararından haberdar olmuştu. Gizli belgelere ek olarak, dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir'i Ekim Savaşı (1973 Arap-İsrail Savaşı ya da Yom Kippur Savaşı) ve sonuçları karşısında efsanevi bir kahraman gibi gösteren yeni bir film de vizyona girecek.
İsrail'in bu savaş hakkında yayınladığı "karşı bilgilerin" yoğunluğu, tam anlamıyla savunma ve istihbarat kurumları ile başbakan arasında yaşanan idari karışıklık, kriz yönetimi eksikliği ve yenilgi felaketinin boyutunun küçültüldüğü, İsrail bakış açısına dayalı "alternatif anlatıyı" sürdürmeyi amaçlıyor.
Bizzat Ekim Savaşı sırasında açıklanan Amerikan belgeleri, o dönemde ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın hassas noktasına, yani Yahudi kökenine oynayan Golda Meir'in muazzam baskısına maruz kaldıktan sonra, İsrail'i askeri, diplomatik ve siyasi olarak “kurtarmada” oynadığı devasa rolü açıkça gösteriyor. Kissinger, dönemin ABD başkanı Richard Nixon'u İsrail için Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihindeki en büyük askeri hava destek köprüsünü kurmaya ikna etmeyi başardı. Bu sayede Mısır ve Suriye'ye direnebilmesi için İsrail’e tanklar, füzeler ve zırhlı araçlar temin etti. Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi aracılığıyla Mısır ve Suriye'ye ateşkesi kabul etmeleri konusunda diplomatik baskı yaptı. İsrail'in, Mısır ordusunun Sina'dan çekilmemesi halinde bir İsrail uçağının Kahire’ye nükleer bomba atacağını ilan ederek Mısır'a karşı nükleer silah kullanma yönündeki açık tehdidine itiraz etmedi.
Kissinger'ın aklı aynı anda birden fazla cephede çalışıyordu; İsrail'i yıkıcı bir yenilgiden kurtarmak. Askeri teçhizat için Sovyetler Birliği'ne bağımlı olan Arap taraflara kur yapmak, onları herhangi bir kazanç elde etmek konusunda Sovyetlere güvenemeyeceklerine ikna etmek, böylece Sovyetleri Ortadoğu'da etkili bir şekilde izole etmek için savaştan yararlanmak.
İsrail, savaş tarihine denk gelen Yahudilerin kutsal gününe atıfla “Yom Kippur” savaşı adını verdiği Ekim Savaşı ile ilgili kendi anlatımıyla uyumlu bilgileri duyurmak ve sızdırmakla yetinmedi. Eşref Mervan’ın imajını lekelemekte de çok ileri gitti ve onun "İsrail'e büyük hizmetler sağlayan" bir casus olduğu iddiasını tekrarladı ama gerçek bunun tam tersi.
Eşref Mervan İsrail'i aldattı ve istihbarat servisi Mossad'ı küçük düşürdü. Mossad, Mervan’dan aldığı bilgileri Eli Zeira liderliğindeki Aman'a (İsrail askeri istihbarat servisi) ve Moşe Dayan liderliğindeki Savunma Bakanlığı'na sundu. Ancak bu ikisi de bilgileri ciddiye almadıkları için İsrail için korkunç olan yenilgi yaşandı. Nitekim savaştan sonra Golda Meir, Moşe Dayan ve Eli Zeira hakkında bağımsız adli makamlar tarafından soruşturma yürütüldü. Eli Zeira ihmalkâr ve kusurlu bulundu ve bu onun aşağılayıcı bir şekilde istifa etmesine yol açtı.
Eşref Mervan'a yönelik bu sistematik kampanya, Mossad'ın korkunç istihbarı başarısızlık ve zafiyetini örtbas etmek içindir. Çünkü Mossad, kendisini yenilmez bir örgüt olarak sunan medya propagandasını destekleyen bir gizem ve gizlilik havasıyla kuşatılmaya alışmış. Oysa sicili pek çok feci başarısızlık barındırıyor. Mesela; Mısır'da kendisine casusluk yapmaları için işe aldığı çok sayıda kişinin ifşa edilmesi, İsrail casusu Eli Cohen'in Şam'da tutuklanması ve idam edilmesi, Norveç'te Faslı bir garsonun kazara öldürülmesi skandalı gibi.
Gerçek şu ki, Ekim Savaşı, İsrail'in kibir ve gururu için büyük bir şoktu ve bunu ilk itiraf edenler de onlardır. Yakın zamanda yayınlanan “Eighteen Days in October - The Yom Kippur War and How It Created the Modern Middle East” (Ekim Ayının On Sekiz Günü: Yom Kippur Savaşı ve Modern Ortadoğu'yu Nasıl Yaratıldı?) kitabının yazarı Yuri Kaufman, alışılmadık bir İsrail bakış açısıyla savaşa dair yeni bir okuma sunuyor.
İsrail'in yalan ve aldatmacalarla çarpıtmaya çalıştığı önemli bir zaferin üzerinden elli yıl geçti. Bütün bu çarpıtma nihayetinde Mısır'ın bu savaştaki zaferinin öneminin ve kuşkusuz Amerikan müdahalesiyle kurtarılan İsrail'in yenilgisinin ciddiyetinin teyididir.