Amr el-Şobaki
TT

Hamas’ın ‘ertesi gün’ bir rolü olacak mı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısı ne kadar devam ederse etsin ne kadar çok kurban ve şehit olursa olsun, bu savaşın kesin bir sonu olacak. ‘Silahlar Sustuktan Sonra’ (merhum Mısırlı yazar ve düşünür Muhammed Said Ahmed'in 1970'lerde yayınlanan ünlü bir kitabının adı) yeni bir gün doğacak. Avrupa, ABD ve İsrail ertesi gün ne olacak sorusuna bir cevap düşünüyor. Arap dünyası ve Filistin Yönetimi Gazze Şeridi'nin geleceği, Hamas'ın rolü ve Filistin devleti projesiyle ilgili bu fikirlerin çoğuna halen tepki aşamasında.

Ertesi gün konusunun Gazze Şeridi'nde devam etmekte olan çatışmaların sonuçlarıyla bağlantılı olduğu doğrudur. Eğer İsrail, Hamas'ın askeri varlığını zayıflatmayı, Yahya es-Sinvar liderliğindeki birinci dereceden liderleri Gazze Şeridi'nden uzaklaştırmayı ya da istediği gibi tasfiye etmeyi başarırsa, savaşın sona ermesinin ertesi günü İsrail birincil karar mercii haline gelecek. Böylece İsrail, bölgeyi askeri ve güvenlik açısından yönetecek. Sivil işlerin idaresi ise Hamas dışındaki Filistinlilere bırakılacak.

İsrail bu hedefine ulaşamazsa da hiç şüphesiz Hamas hareketini askeri olarak zayıflatacak, ancak onu ortadan kaldıramayacak. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcis Josep Borrell'in dediği gibi; “İsrail, Hamas’ı ortadan kaldıramayacak. Çünkü Hamas, bir fikir ve ideolojidir.”

İşte bu temyiz noktasının daha iyi sunulması gerekiyor.

Dolayısıyla İsrail hedeflerine ulaşsa dahi Hamas'ı ortadan kaldırmayı başaramayacak. Peki ya İsrail’in hedeflerine ulaşmayı başaramamasından bize ne? Bu durum, savaş bittikten sonra da Hamas'ın farklı şekillerde varlığını sürdüreceği anlamına geliyor.

Gerçek şu ki Hamas’ın geleceği sorusu birçok siyasetçi ve uzman tarafından dile getiriliyor. İsrail'in söylemini takip eden ve Hamas’ı ortadan kaldırmanın çözüm olduğunu düşünenler var. Siyasi pozisyonundan önce işgal devam ettiği sürece bir direniş hareketinin ortadan kaldırılamayacağını bilgi ve tarihi deneyimle teyit edenler de bulunuyor. Dolayısıyla tüm senaryolar altında Hamas, işgalci devletle herhangi bir müzakereye katılmasa bile ertesi gün de varlığını sürdürecek.

Kalemi kâğıdı elimize alıp bakalım. İster barış anlaşması ister ateşkes için olsun, Hamas her halükârda müzakerelerde doğrudan yer almalı. Zira 7 Ekim operasyonundan sonra Filistin meselesi etrafında meydana gelen büyük hareketlilikten, uzun bir durgunluk ve ölüm döneminden sonra iki devletli çözüm önerisine kadar yaşanan her şeyin tek sorumlusu Hamas'tır. Ayrıca bu operasyon olmasaydı, Filistin halkı bu bedeli çocuklarının kanıyla ödemeyecek ve Gazze yok edilmek yerine olduğu gibi kalacaktı.

Bu nedenle Hamas denklemi, işgalci İsrail onu reddetse ve terörist bir hareket olarak görse bile, tüm dünyadaki hiçbir kurtuluş hareketinin deneyiminde görülmemiş nadir bir denklem olarak kendini gösteriyor. Ne olursa olsun İsrail, belli bir anda Hamas’la müzakere etmek zorunda kalacak. Çünkü savaşı ve işgali sona erdirmenin tek yolunun bu olduğunu biliyor. Ancak şu ana kadar, bazı AB liderlerinin büyük bir dikkatle tekrarladıkları Hamas’ın bir fikir ve ideoloji olduğunu teyit etmekten öteye gitmeyen söylemlere rağmen Hamas bu başarıyı elde edemedi. Diğer yandan Hamas, İsrailliler ve ABD’lilerin gördüğü gibi sadece aşırılık yanlısı bir grup da değil.

Dolayısıyla Hamas, uluslararası güçler ve İsrail tarafından görmezden gelinse de ertesi güne kadar bizimle kalacak ve ertesi günden sonra da bizimle kalmaya devam edecek. Bu noktada sorulması gereken asıl soru şu: Hamas'ın rolü nedir ve Filistin siyasi yolunun bir parçası olmak için nasıl bir imaj çizmelidir?

Eğer uluslararası toplum, savaş sona erdikten sonra 50 yıldan fazla bir süre önce boşa harcanan uluslararası meşruiyet kararlarını uygulamayı başarırsa, İsrail de 1967 savaşından sonra işgal ettiği topraklardan çekilirse ve bağımsız Filistin devleti kurulursa, kuşkusuz bu Hamas'ı değişime zorlayacak. Söz konusu durum, silahların herhangi bir direniş grubunun elinde değil, sadece yeni Filistin Devleti'nin elinde olmasını sağlayarak meşruiyet kazandıracak.

Hamas’ın eski projesinin ötesine geçen yeni bir siyasi projeyi ifade eden farklı bir oluşum meydana getirmesi gerekiyor. Uluslararası toplum, İsrail'e iki devletli çözümü dayatmayı başarırsa Hamas, askeri kanadını tasfiye edecek yeni bir hareket inşa etmelidir.

İsrail'de şu an öldürme, yerinden etme ve soykırımı teşvik eden aşırılık yanlısı siyasi partiler ve hareketler hüküm sürüyor. Ancak bu durum siyasi oyun alanının bir parçası. Doğal olarak Filistin devleti de aşırılık yanlılarını ve ılımlıları, reformistleri ve devrimcileri, liberalleri ve muhafazakarları içeriyor. Bu realite, yeni Hamas'ın kendisini parçası olarak bulacağı bir durum.

Bir direniş hareketi ya da ideolojik bir fikir; bombalar, füzeler ve kitlesel katliamlarla ortadan kaldırılamayacağı için Hamas varlığını sürdürecek. Tüm şiddet ve silahlı seçenekleri dışlayan barışçıl bir çözüm yolunu izlersek Hamas'ın içinden reformist bir siyasi hareket çıkarabileceğimiz doğrudur. Ancak İsrail'in öldürme, yerinden etme ve işgal politikaları olduğu gibi kalırsa, Hamas’ın içinden aşırılık ve şiddet yanlısı bir hareketin çıkabileceği de doğrudur.

Hamas zayıf da olsa güçlü de olsa ertesi gün kendisi hakkında konuşulacak. Bu noktada, sivillerin öldürülmesini meşrulaştırmak için Hamas’ın tamamen ortadan kaldırılmasından ve kökünün kazınmasından bahseden İsrail yanılsamalarını takip etmemek gerekiyor. Bu doğrultuda Hamas'ı değiştirmek için dışarıdan dini ve muhafazakâr hareketleri yeni bir siyasi projeye ve çizgiye entegre etme seçeneği desteklenmelidir. Bu proje aşırılıkçı ya da muhafazakâr olabilir ama her iki durumda da yeni oluşum eski Hamas'ın ötesine geçecektir.