İsrail, İsmail Heniyye'nin çocuklarının ve torunlarının katillerinin operasyonu gerçekleştirmeden önce Netanyahu'yu bilgilendirmediklerini açıkladı. Nedenini belirtmedi ve tüm dünyayı bunun nedenini tahmin etmeye bıraktı. Sanki herkes Netanyahu'nun önceden bilgilendirilmiş olması halinde buna izin vermeyeceğini bilmiyormuş gibi... Aynı aileden üç gencin bombalanmasını yüreği nasıl kabul ederdi?! Aynı aileden 40 kişiyi öldürmüştü. Kadın ve erkek gazetecileri ve ailelerini bombalamıştı. Heniyye’nin çocukları ve torunlarına gelince, bu öncelikle incelenmesi gereken bir emsaldir.
Gazze'de işlenen suç, dünyanın hayal bile edemeyeceği bir kâbus gibi. En acımasız olduğu için değil, en yüzsüz olduğu için böyle. Çünkü savaş suçlarının bir sınırı vardır. Ancak İsrail, ne kadar alçalırsa alçalsın, Gazze'de tüm sınırlarını kaybetti.
Yirminci yüzyılın ‘kovboyu’ rakiplerini düelloda değil, arkadan vurarak öldürüyor. Arkasındaki köyleri yakıyor ve ‘onurlu’ olanı hapse atmayı ve kilitlemeyi unutmuyor.
İsrail, sesleri kendisine ulaşmasın diye tüm ‘onurlu’ insanları izole etmiştir. Kontrolsüz ‘kovboy’ her yöne kurşun sıkıyor. Artık herkes Netanyahu'yu yanlış anladıklarının ve onun ne kadar ileri gidebileceğinin farkında.
7 Ekim 2023'ten ve Gazze Şeridi'nde yaşananların dünya liderlerine gönderilen kasetinden sonra tüm Batı İsrail yanlısı bir gösteri için toplandı. Joe Biden bizzat Tel Aviv'e geldi. Der Spiegel'e göre Alman Şansölyesi İsrail'i desteklediğini açıklamak için elinden geleni yaptı. Fransa'da Macron ve Birleşik Krallık da Sunak da öyle. Alman dergisinin deyimiyle ‘orantısız’ tepkiden sonra hepsi geri adım attı. Hepsi de herhangi bir insanlık vahşeti karşısında yılmayan bir adamı desteklediklerini fark ettiler.
İsmail Heniyye'nin çocukları da diğer Filistinlilerin çocukları gibidir. Hatta onların şehit edilmeleri Heniyye’ye daha fazla meşruiyet kazandırmakta ve Hamas liderleri arasındaki rütbesini yükseltmektedir. Bu trajedinin ironik yanı, İsrail medyasının Netanyahu ve Kabine üyelerini suikast emrini verme suçlamasından aklamaya çalışmasıdır; sanki 40 bin çocuğun öldürülmesi emrini veren ve Refah'ta 1,5 milyon Filistinliyi işgal etmeye hazırlanan biri, babalarının duygularını düşünerek üç gencin daha öldürülmesi emrini vermekten kaçınacakmış gibi…
Trajedinin doruğunda ironinin zirvesi… Sanki her türlü kitlesel terörizmi aşan bu soykırımda ‘İsrail Kralının’ işlemediği tek suç Heniyye'nin oğullarına düzenlenen suikastmış gibi…
Netanyahu'nun itibarından geriye korkacak ne kaldı? Yoksa modern zamanların Hulâgu'su, başlangıçta kendisini ‘insani’ nedenler ve saiklerle destekleyen liderlere karşı sorumluluğunu hafifletmeye mi çalışıyor?