Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Paris'in ışıklarından korku

Fransa, Normandiya Çıkarması’nın yıldönümünü, ‘tarihin en uzun gününü’, ‘kurtuluşu’, Nazi işgalinden özgürlüğe yol açan günü kutladı. Eğer yenilmemiş olsaydı, dünya Avusturyalı Onbaşı Adolf Hitler'e benzeyecekti.

Ancak Normandiya Çıkarması ‘ulusal gün’ değildir. Fransa Ulusal Günü, Bastille Hapishanesi’nin düşüşünün ve Fransız İhtilali'nin başarısının yıldönümü olan 14 Temmuz'dur. Bu nedenle Fransa Ulusal Günü, Normandiya'dan çok uzun süre önce gelmiştir. Fransız olsaydım, işgalden kurtuluşu ulusal bir gün olarak önerirdim. Paris'in kurtuluşu dünyadaki özgürlük hareketinin zaferine yol açtı.

Paris özgürleştiğinde, Batı düşüncesi de özgürleşti. Nehrin her iki yakasında da tartışmalar alevlendi. Paris gerçekten de fikirlerin ve özgürlüğün şehrine ve tarihi unvanı olan Işıklar Şehri’ne geri döndü. Savaş biter bitmez Paris, Londra ve Roma'nın yerini aldı. Entelektüeller ve yazarlar buraya taşındı, kafeler entelektüel mekanlar haline geldi, Jean-Paul Sartre, Albert Camus ve Louis Aragon dünyanın en ünlü yazarları oldu ve gerileyen Fransız dili yeniden canlandı. İlerici hareketler yeniden dirildi.

Normandiya’nın özgürlüğünde en önemli olan kısım, otoriter söylem fikrinin yenilgiye uğratılmasında başkalarının (ABD, Rusya, Kanada, İngiltere ve Avustralya) oynadığı roldü. Her bir grup, Fransa'nın kurtuluşunun, dünyadaki özgürlüğün sembolleri olan entelektüel ve edebi zenginliğin kurtuluşu olduğunu düşünüyordu. Sadece yirmi yıl sonra, Fransız sağı da geri kalan sömürgelerin özgürlüğünü tanımak zorunda kalacaktı. Paris'teki Cezayir tartışması, bazı sömürgelerdekinden daha derin ve daha önemliydi.

Özgürlük, Normandiya kapısından Paris'e ve oradan da dünyaya geri döndü.

Dünyanın bu hale gelmesi garip ve talihsiz bir durum. Aydınlanmanın Fransa'sı şimdi Marine Le Pen'in sesi ve görüntüsüyle titriyor. Bir zamanlar Paris'in kurtuluşuna ve ‘Özgür Fransa’nın zaferine sevinen dünya, şimdi Avrupa'da Nazizmi taklit eden ve faşist barbarlığı canlandıran bir sağcı tepkiden korkuyor. Buna bir kez daha Paris'te karar verilecek: Fransa Macron'un merkezciliğini mi takip edecek yoksa Marine Le Pen'in söylemine mi kayacak? Le Pen'in Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerindeki zaferi ilan edildiği anda kıtada piyasalar dibe vurdu, Macron soğukkanlılığını kaybetti ve Normandiya Günü geldi. Fransızların en sevindirici yanı dönüşümleri ama aynı zamanda en korkutucu olan da bu.