Yerel, bölgesel ve uluslararası ilgi nadiren tek bir adama odaklanır. Bu sadece büyük dönüm noktalarında olur. Kırklı yaşlarındaki genç bir adamın Şam'daki Emevi Camii'nin avlusunda görünmesi ve yarım asırdan fazla süren Esed ailesi yönetimi sayfasını kapatması hiç de basit bir şey değil. Suriye Baas’ının Suriyeliler tarafından devrilmesi, sonuçları itibariyle, Saddam Hüseyin rejimi heykelinin Amerikan işgali tarafından yıkılmasının Irak ve bölgede yarattığı etkiyi aşabilecek bir hadise.
Sahne muazzam ya da ürperticiydi. Ahmed eş-Şara Emevi Camii'nin avlusunda, Beşşar Esed ise Rusya sürgününde emekliliğinin başlangıcına adım atıyordu. Heyecan kat kattı çünkü Şara bilinmeyen bir adam değil. Dünya onu daha önce Ebu Muhammed el-Culani lakabıyla tanıyordu. Adam aranıyordu ve birçok kişi onun Ebu Musab el-Zerkavi ve Ebubekir el-Bağdadi ile yolculuğunu, el-Kaide, DEAŞ ve el-Nusra başlıklı duraklarda onlardan büyük yankı uyandıran ayrılışını ve sonunda Heyet Tahrir el-Şam’da (HTŞ) karar kılışını takip etmişti.
Onun hayalinde ve kafasının içinde neler dönüp durduğunu Suriyelilerin, bölge ve dünya halklarının sorma hakkı var. İlk soru şu: Şara ne istiyor ve kılık değiştirmesi, sözlükte ve kelime dağarcığında da bir değişikliği mi yansıtıyor? Hangi Suriye'yi istiyor? Kendisini Şam'a taşıyan ve Suriye’nin “güçlü adamı” unvanını kazandıran silah ormanını ve belki de gelecekteki unvan beklentilerini yönetebilecek mi? Orada burada katılacakları savaş arayan yoldaşlarını dizginleyebilecek mi? HTŞ, İdlib kalesinde saklandığı yıllar içinde değişti mi? Suriye yapısının gerçekleriyle, bölgesel dengelerle, uluslararası koşullarla uzlaşmaya hazır mı? Suriye'nin yeni versiyon Ahmed Şara'ya eşlik edebileceğini, ancak Ebu Muhammed Culani"nin temsil ettiği versiyonun gölgesinde yaşayamayacağını düşünenler var.
Sorular. Sorular. Sorular. Vatandaşlık ve kurumlara dayalı bir Suriye kurma koşulları şu anda mevcut mu? Çoğulculuğa ve farklılık hakkına saygı duyan bir anayasa altında yaşayan Suriye olabilir mi? İntikam veya hesaplaşma olmaksızın hukuk ve adalet üzerine inşa edilmiş bir Suriye mümkün mü? Peki ya Sünniler, Aleviler, Dürziler ve Hristiyanlar, Araplar ve Kürtler ne olacak? İnsan hakları, kadın hakları, kişisel özgürlükler, eğitim müfredatı nasıl olacak? Yoksullukla mücadele, kalkınma ve ilerleme trenine katılma konusunda hevesli birleşik bir Suriye olacak mı? Peki, müdahaleci bölgesel rol oynama ve komşularının istemediği bir modeli ihraç etme yanılsamasına kapılmadan sınırları içinde yaşayan bir Suriye olacak mı? Suriye'nin Arap kuluçka merkezi, İran ve Türkiye ile ilişkisi, İsrail'e karşı tutumu nasıl olacak? Şara güven verici mesajlar gönderdi, ancak bunların daha net ifadelere ve daha açık sözlere ihtiyaçları var.
Şara Emevi Meydanı'nda göründü ve deprem tamamlandı. Esed’siz bir Suriye. İransız ve Hizbullahsız bir Suriye. Direniş ekseni en azından şimdilik emeklilik yolunu tutmak zorunda kaldı. Kasım Süleymani'nin kanla açtığı, milyarlar ve yıllar harcadığı Tahran-Beyrut yolu sağlam bir şekilde kesildi. Esed'in devrilişi Hizbullah'ı Lübnan haritasına geri döndürdü ve işte lideri, bölgesel rolünün yolu olan tedarik yolunu kaybettiğini itiraf etti. Başka bir Suriye ve başka bir Lübnan ile karşı karşıyayız.
Şara’nın görünmesi yakın başkentlerde alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Suriye bölgenin arterlerine bağlı ve geleceği bölgenin güvenliğini, istikrarını ve dengesini etkiliyor. Bağdat, Suriye'de denklemlerin tersine dönmesinin, Irak'ta denklemleri tersine çevirmek isteyenlerin iştahını kabartacağından korkuyor. Amman, Suriye'nin zorlu bir dönemin eşiğinde olmasından korkuyor; bu nedenle Akabe Toplantısı’nda, Arapların ve uluslararası toplumun, tüm bileşenlerini barındıran bir Suriye'nin kuruluşu ile sonuçlanacak “kapsayıcı bir siyasi süreci” benimseme yönündeki arzusunu ifade etti. Başsız Lübnan Cumhuriyeti cumhurbaşkanı arayışına yeniden başladı. Lübnan ayrıca Hizbullah'ın, İran Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami'nin deyimiyle “bundan alması gereken acı dersi” alıp almadığını merak ediyor.
Şara'nın görünmesi belirgin bir bölgesel tada sahip. Türkiye, defalarca yapılan Recep Tayyip Erdoğan ile el sıkışma davetini reddeden Esed'in devrilmesindeki rolünü gizlemedi. Türk liderin Rusya ve İran'ı zehri içmeye ikna etmede belirleyici bir rol oynadığı açıkça görünüyor. Rusya kurtarmak için askeri müdahalede bulunduğu adamdan vazgeçti. İran, Lübnan'a geçişini sağlayan Suriye koridorundan vazgeçti. İran, Esed döneminde rehber rolünü üstlendi. Türkiye de Şara döneminde rehber rolünü üstlenebilir. Ancak Erdoğan'ın Esed'e destekten vazgeçmeleri karşılığında Rusya ve İran'a ne gibi garantiler ve yara bantları sunduğunu görmek için beklemeliyiz.
Esed'in gidişinden sonra İsrail bariz bir saldırganlık gösterdi. Suriye ordusunun son güç ve imkanlarını da yok etti. Yeni Suriye'nin istikrar değil, tehlike kaynağı olmasını bekliyormuş gibi göründü ve Şara'nın görünmesi sanki sadece Culani'nin görünmesiymiş gibi davrandı. Türkiye yeni Suriye ordusunun inşasına ve silahlandırılmasına destek olacak mı? İran'ı bu sınırlardan uzak tutmak için uzun bir savaş veren İsrail, Türkiye'nin kendi sınırlarında bulunmasını kabul edecek mi? İran, bölgesel denklemde Türkiye'nin rolünün ağır basmasını kabul ediyor mu, yoksa Suriye'ye yeniden sızmak için oradaki yeni durumun kötüleşmesine mi bahis oynuyor?
Dünya Captagon Cumhuriyeti için gözyaşı dökmedi. Sednaya Cezaevindeki zulüm, cinayetler ve işkenceler dehşeti, herhangi bir şekilde kendisine üzülmeye imkân bırakmadı. Ekranlardaki ceset pres makinesinin görüntüsü, en şiddet içeren romanların yazarlarının hayal güçlerini bile alt etti. Suriye'deki yeni durum, güvenlik güçlerinin öncülük ettiği ve uzun süredir devam eden vahşet maratonuna yönelik Suriyeli, Arap ve uluslararası kınamalardan faydalanacaktır. Ancak gelecek geçmişten daha önemli ve önümüzdeki aylar Suriye'nin geleceğe bir pencere açıp açmadığını ortaya çıkaracak.
Şara'nın görünmesi, rejime ve müttefiklerine zehir kadehleri dağıttı. Suriye'yi kaos, şiddet, terör ve bileşenler arasındaki iç çekişme kadehlerinden uzak tutmak ise en önemli mesele olmayı sürdürüyor.