Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Abdunnasır'dan sonra Sinvar'ın ses kaydını bekliyoruz

Merhum Cumhurbaşkanı Abdunnasır'ın dili, felsefesi ve özellikle Filistin meselesi ile bağlantılı Arap politikaları ile ilgili yaptığı “gözden geçirmeler” hakkında çok az bilgi bulunmaktadır.

Ailesinin YouTube sayfasında yayınlanan yaklaşık 17 dakika uzunluğundaki ses kaydı hem şok edici hem de tarihi anlatının yenilenmesi açısından son derece önemliydi.

Ses kaydı sebebiyle tartışılmaya değer çok şey var ve yeni kaydın yaptığı en önemli şey de buydu; gözden geçirme ve düzeltme. Abdunnasır erken öldü ve gençlik ile liderlik döneminin büyük kısmını, Süveyş Krizi’nde üç ülkenin saldırısına karşı koymayı başaran sloganlarla Arap sokaklarına öncülük ederek geçirdi. Süveyş Krizi, ABD’nin müdahale ederek İsrail, İngiltere ve Fransa'yı Sina ve Süveyş Kanalı'ndan çekilmeye zorlamasıyla sona erdi. Ondan sonra hiçbir zafer kazanamadı ve merhum cumhurbaşkanı, yarattığı devin adeta esiri haline gelene kadar sloganlarının peşinden gitmeye devam etti. O dev, gittikçe daha hamasetli konuşmalar ve açıklamalar talep eden aşırılıkçı sokaktı. 1967’deki savaş aslında çok basit ve gereksiz bir nedenden ötürü çıktı; Abdunnasır’ın Eilat Limanından gelen İsrail gemilerinin geçişini engellemesi.  O bunun yıkıcı bir savaşa yol açacağını düşünmemişti. 6 saatte tüm hava kuvvetlerini ve Filistin'in üç katı büyüklüğündeki Sina'yı kaybetti!

Ses kaydında önemli bir diyalog dinliyoruz. Abdunnasır 52 yaşında, Kaddafi ise 30 yaşında. Abdunnasır, aynı deneyimi yaşamış biri olarak karşısındaki coşkulu devrimci askeri bilgilendirmek konusunda istekli. Onu açık sözlülüğü ile şaşkınlığa düşürüyor ve o dönemde söylenebilecek en tehlikeli şeyi söylüyor; ben barışçıl çözümden ve İsrail'in tanınmasından yanayım!

Gerçek şu ki, bunu Abdunnasır’ın ağzından ilk defa duyuyoruz. Daha önce Washington temsilcisi Rogers ile yaptığı görüşmelerde kendisine atfedilen buna benzer ifadelerden bahsedildi ama bu kayıtta, bunu kendi sesinden ve tamamen bağlamsal bir tartışmada duyuyoruz. Tarihsel bağlamı, Abdunnasır'a rakip kişilerin ortaya çıkışıydı. Bunlar Irak Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir, Suriye devlet başkanı Nureddin el-Atasi, Cezayir Cumhurbaşkanı Huari Bumedyen, Güney Yemen'in Marksist ve 7 ay önce yoldaşı Kahtan eş-Şabbi’ye karşı darbe yapmış lideri Salim Rubai ve tabii ki, Kral İdris es-Senussi'ye karşı gerçekleştirdiği darbenin üzerinden henüz bir yıl geçmemiş Kaddafi. Bunlar sözlü savaşın ön saflarındaydılar.

Hepsi savaş istiyordu ancak Abdunnasır'ın dediği gibi: “Biz teslimiyetçi ve yenilgiyi kabul eden insanlarız. Savaşmak ve özgürleştirmek mi istiyorsunuz. Haydi, buyurun yapın.” Kayıtta Kaddafi’ye sadece sözde kalmak istediklerini söylüyor ve gidip diğerlerine savaşma teklifinde bulunması için meydan okuyor. Kabul ederlerse onlar için cepheyi açmaya hazır olduğunu ve üzerine 50 milyon cuneyh ile onları destekleyeceğini belirtiyor. Kaddafi’ye müzakereye hazır olduğunu söylüyor ve Ürdün'ün yerinde olsaydım müzakere yapıp İsrail'i tanırdım diyor. Abdunnasır da Kral Hüseyin gibi suikasttan korkuyordu. İşte Abdunnasır'ın eğittiği ve sonrasında nasıl kurtulacağını bilemediği sokak böyleydi. Bu nedenle yeni kanaatlerine dayanarak Washington ile gizli müzakerelere yöneldi. Abdunnasır yaklaşık 14 yıl iktidarda kaldı ve ne yazık ki istenilen değişim gerçekleşmeden önce öldü. Sedat onun yerine geçti ve onun yolunu izledi. Ama biz bunun aksine onun başkanının politikasının aleyhine döndüğünü zannediyorduk.

Gazze'yi bugünkü faciaya sürükleyen merhum Hamas lideri Yahya Sinvar'ın, Abdunnasır'ınki gibi itiraflarını içeren bir ses kaydının ortaya çıkması bizi şaşırtmaz. Bu hiç de ihtimal dışı değil. Yenilgiler, tarihten ders çıkarmayanlar için derstir.

Sızıntının zamanlaması, Nasır'ın diğer değerlendirmeleri, birçok hata ve felakete rağmen neden ders çıkarmadığımız hakkında konuşmaya devam edeceğiz.