Her ne kadar yaklaşık bir asır önce, tam olarak 1928 yılında yayımlanmış olsa da daha önce burada zikri geçen ve birden çok kez okunmaya değer olan bir kitap var: ‘en-Nekebât: Hulâsatu Târîhi Sûriyye munzü’l Ahdil Evvel ba‘de’t Tûfân ilâ Ahd el-Cumhûriyye bi-Lübnân’ (Felaketler: Tufandan Sonraki İlk Dönemden Lübnan’daki Cumhuriyet Dönemine Kadar Suriye Tarihinin Özeti)
Kitabın müellifi, edebiyatçı, tarihçi, gazeteci, siyasetçi ve harikulade bir filozof olan, ‘Mülûkü’l-ʿArab ev riḥletün fi’l-bilâdi’l-ʿArabiyye’ eserinin yazarı Emin er-Reyhani.
Müellif, Suriye’nin kimliği, tabiatı, siyasi durumu ile işgalcilerin ve halkın tutumlarını, İslam öncesinden kendi dönemine -yani Reyhani’nin yaşadığı döneme- kadar ele alıyor.
Bugün, Esed rejiminin devrilmesinden sonra Emeviler hakkındaki methiyeler ve yergiler yeniden gündeme geldi. Peki, Reyhani’nin Suriye ve Emeviler hakkındaki görüşü nedir? Ondan bazı kesitler sunalım. Reyhani şöyle diyor:
“Şam’da, Arap fethinin ardından üç konuda (fetihlerinde, ihtişamında ve Arapçayı güçlendirmesinde) yüce bir Arap devleti kuruldu. Bunların dışında başka bir konudan söz edemeyiz. Kalan hususlarda ise tarihçiler ikiye ayrılmaktadır: Taraflı olanlar ve peşin hükümlü olanlar.”
Peki ey Reyhani, senin kanaatin nedir? Şöyle cevap verir: “Bu satırların yazarı ne Şam’da devesi ne de Necef’te merkebi bulunan biridir.”
Peki, Muaviye hakkında Reyhani ne der? Reyhani’nin tasviri şöyledir: “Emevi halifelerinin ilki Muaviye’dir. Hiç şüphe yok ki o dünyada bir mülk kuran büyük kimselerdendir. O, Emeviler içinde asabiyetler arasında denge kurabilen tek kişidir; hiçbirini diğerine tercih etmemiştir. Ancak onun da hataları olmuştur.”
Peki, Emevi devletinin ikinci kurucusu kabul edilen Abdulmelik hakkında Reyhani ne düşünür? Reyhani şöyle der:
“Abdulmelik bin Mervan, halifelerin huzurunda söz hürriyetini kısıtlayan ilk kişidir. Onun döneminde ve sonrasında Araplar artık halifeye eskiden olduğu gibi -ve bugün Necid ile Yemen’de olduğu gibi- itiraz edemez olmuşlardır. Abdulmelik döneminde eğer bir basın olsaydı, bir gün bile özgürlüğünden, ki bu özgürlük basının en büyük hazinesidir, yararlanamazdı.”
Sonrasında Reyhani, Emevi halifelerinin derecelerini özetler ve şöyle der: “Birinci sırada Muaviye, ardından Ömer b. Abdulaziz, sonra Velid b. Abdulmelik ve onun kardeşi Hişam...”
Bu, kitabın sekizinci bölümünün kısa bir özetidir. Burada dikkatimi çeken husus, Reyhani’nin Arap devletlerini ziyaret eden biri olarak, Arap idaresinin özünde var olan hükümdar-halk ilişkilerindeki serbestliğe ve söz söyleme hürriyetine dair bizzat tecrübesine dayanan isabetli tespitleridir.
Reyhani, Emeviler konusunda aşırı yüceltenlerle aşırı kötüleyenler arasında mutedil bir tavır takınmıştır. Söz konusu aşırılık ve yergi bugün de mevcuttur. Üstelik sadece Şiiler ile Sünniler arasında değil, Arap kültürünün bütün damarları içinde artmış durumdadır.
Orta yol ve objektiflik ise işlerin en hayırlısıdır. Zira işlerin en hayırlısı orta olandır.