Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Barışta ve savaşta Mervan Bergusi

Cezaevine girmesinden ve hakkında beş müebbet hapis cezası verilmesinden itibaren Mervan Bergusi, cezaevindeki hücresinde İkinci İntifada'nın doğrudan saha liderliğinden, halk liderliğine geçiş yaptı.

O zamandan bugüne, anketlerde zirvede yer aldı ve halk nezdindeki itibarı hiç azalmadı; hatta “Filistin'in Mandela'sı” olarak anılmaya başlandı.

Oslo'dan önceki hayatı, sayısız hapis cezası, aktif öğrenci hareketlerine liderlik ve yurt dışına sürgün edilme arasında geçti. Her durumda, büyüdüğü ve yakından tanıdığı sahada çalışmayı hiç bırakmadı. Tunus sürgünü sırasında, işgal altındaki anavatanda Filistin liderliğinin gözü ve koluydu.

Halkını işgalden kurtuluşa götürecek bir barış ışığının belirmesiyle hayatında büyük bir dönüm noktası yaşandı. O ışık, Oslo Anlaşmaları ve mutabakatlarının imzalanması ve Filistin liderliğinin Yaser Arafat önderliğinde anavatana dönmesiydi.

Mervan, ilk geri dönenler arasındaydı ve barış süreci ile ilgili en hevesli ve azimli kişilerden biriydi. Bu gelecek vaat eden projeye dahil olması doğaldı. Güçlü ve etkili varlığıyla, Filistin Ulusal Otoritesi'nin en önemli kurucularından, barış sürecine ulusal ve militan bir güvenilirlik kazandıran en önemli halk liderlerinden biri haline geldi. İlk Yasama Konseyi'ne seçildi ve Konsey'de meslektaşı olduğum dönemde, uluslararası alanda bile en aktif üyelerden biri olduğunu hatırlıyorum. Uluslararası seminer ve konferanslara sayısız ve etkili katılımıyla, barış ve adalet, halkının özgürlük ve bağımsızlığa layık olduğu fikrinin seçkin bir temsilcisiydi.

Oslo Anlaşması'nın potansiyel başarısının ilk belirtileri, onun hayalini ve süreci arzuladığı şekilde tamamlama çabasını körüklüyordu. O, bu süreci işgalden kurtulup bağımsız bir Filistin devleti kurmak için ciddi bir ulusal girişim olarak görüyordu. İlk yıllarında umut vadeden bu süreç, her şeyi altüst eden bir olay yaşanıncaya kadar umut vaat etmeyi sürdürdü. Vaat edilen barışın işaretleri değişip, İsrail darbesi onları tamamen aksi bir yöne çevirdiğinde, Filistinlilerle barış fikrini ve projesini yok etme sloganı atanlar iktidara geldi.

İdam cezasına benzeyen Rabin suikastı ve Şaron'un Mescid-i Aksa'ya önceden planlanmış ziyareti, bir bütün olarak bu deneyimi havaya uçuran fitildi. Bu, özgürlük ve bağımsızlık hayalleri kuran Mervan'ı, hayallerini ve umutlarını yerle bir eden sert bir şok ile karşı karşıya bıraktı.

Ülkede, Oslo Anlaşması’nın taşlarını döşeyen “Taş İntifada”sından farklı bir halk intifadası patlak verdi. İkincisi birincisinden farklıydı, çünkü tüfek ve patlayıcı kemer ile silahlanmıştı. Bu gelişmeden sonra Mervan, işgal, tutuklamalar ve kovuşturmalar dönemindeki haline geri döndü. Mirası, özgür ve bağımsız bir devlette sıradan vatandaş olmayı hayal etmesine rağmen, İkinci İntifada'da onu Fetih’in faaliyetlerinin saha komutanı olmasına sevk etti.

Mervan, Oslo deneyiminin sağladığı görece istikrarı izleyen dönemde liderlik görevini üstlendi. Yaşanan, ele alınabilecek ve kendisi için çizilen orijinal yola geri döndürülebilecek bir müzakere deneyiminin çöküşü değildi. Aksine, cehennem ikilisi Şaron ve Netanyahu'nun liderliğindeki acımasız İsrail askeri gücü tarafından gerçekleştirilen radikal bir darbeydi.

Barış deneyinin çöküşü sırasında Mervan kendini dar ve tehlikeli bir geçitte buldu: ya tutuklanma ya da ölüm. İkisinden birine karar verilmeden önce, Mervan ordunun ve İsrail güvenlik teşkilatının tüm kol ve kurumlarının birincil hedefi haline geldi.

Mervan, 15 Nisan 2002'de tutuklandı. O gün, tek bir gün bile durmayan destansı yolculuğunun sonu değildi. Aksine azmi, gücü ve duruşmalar sırasında ve hücre hapsindeyken verdiği mesajlarla, bir halkın ve bir davanın hayatındaki en güçlü ve etkili liderlerden biri haline geldi. Bir tutukluyken bile, özgür olanlardan daha etkili ve nüfuzluydu.

İşgalin, başkalarına yaptığı gibi onu serbest bırakmaktan kaçınmasının sırrı, sadece yaptıkları için bir ceza değil, aynı zamanda yapabileceklerini yapmasını da engellemektir.

Sonunda Başkan Trump, Mervan’dan da bahsetti. Kimse serbest bırakılması konusunda ciddi olup olmadığını ve bu konuda İsrailli liderlere iradesini dayatıp dayatamayacağını kesin olarak bilmiyor. Bunu önümüzdeki günlerde öğreneceğiz.