Güney Lübnan'da, onlarca yıldır çatışmalara tanıklık eden bölgelerin derinliklerinde, Hizbullah, sessizce gerçekleştirilen ve sonuçları bir süre sonra görülecek karmaşık bir ameliyata benzeyen titiz bir yeniden yapılanma süreci yürütüyor. 2023 yılında Gazze çatışmasıyla eş zamanlı olarak gelen savaşın ardından Hizbullah, eşi benzeri görülmemiş kayıplarla karşı karşıya kaldı; askeri liderliği acı verici darbeler aldı, cephaneliği eridi, tesisleri bombalandı. Öyle ki, Genel Sekreteri suikasta kurban gitti ve liderlik yapısının önemli bir kısmı çökertildi. Silahlı tarihinde koca bir dönemin sonu gibi görünen bu sahneye rağmen Hizbullah, uzun yıllara dayanan baskı altında çalışma deneyiminden ve bizzat Tahran'daki ekonomik çöküşe rağmen devam eden İran desteğinden yararlanarak, yavaş yavaş yeni bir güç dengesine doğru ilerlemeye başladı.
Bu yeniden yapılanma sürecinin ilk adımı, her karmaşık askeri yapının omurgası olan paraydı. Son aylarda Washington, Lübnan'ın kırılgan para sistemi aracılığıyla İran paralarını Hizbullah'ın kasasına aktarma konusunda uzmanlaşmış finans ağlarına bir dizi yaptırım uyguladı. Bu sistemde döviz büroları, para transfer ofisleri ve ticari merkezler, milyonlarca doları aktarmak için paravan olarak kullanılıyor. Bu paralar, savaşçıların maaşlarını ödemek, tesisleri yeniden inşa etmek, mühimmat ve insansız hava aracı üreten küçük fabrikaları finanse etmek için kullanılıyor. Artan baskıya rağmen Hizbullah, Afrika ve Güney Amerika'da kendisine döviz cinsinden nakit para sağlayan geniş bir destekçi, kaçakçı ve tüccar ağına güveniyor. Bu da kesintiye uğrayan tedarik hatlarını yeniden canlandırmasını sağlıyor.
Ancak askeri süreç en tehlikelisi. Özellikle ileri birliklerinden binlerce savaşçısını kaybeden Hizbullah, şimdi tam ölçekli bir savaşa sürüklenmeden düşük yoğunluklu bir tehdit oluşturma gücünü sürdürmek için kuvvetlerini yeniden yapılandırmaya çalışıyor. Güvenlik ve askeri odak noktasının, daha önce sınırdan sızma operasyonlarıyla görevlendirilmiş elit kuvvetlerden unsurlarla takviye edilen Litani Nehri'nin kuzeyinde konuşlu Bedir Birliği'ne kaydığı açıkça ortaya çıktı. Bu birlik, yeniden eğitilerek ve yeniden donatılarak “kalıcı tehdit” stratejisinin temel taşı haline getirildi. Böylece Hizbullah tam ölçekli bir çatışmanın kıvılcımını yakmadan İsrail'i sürekli gergin tutabilir.
Yeniden konuşlanmanın yanı sıra Hizbullah, Beyrut'un güney banliyösü ile Bekaa Vadisi'ndeki gizli üretim atölyeleri ağını da genişletiyor. Bu atölyeler, İran insansız hava araçlarını yeniden monte ediyor, kısa menzilli füzeler geliştiriyor ve doğrudan denetime tabi olmayan yollarla gelen kaçak elektronik bileşenleri ve diğer malzemeleri kullanarak eski mühimmatları daha yüksek isabet oranına sahip olacak biçimde modifiye ediyor. Bu atölyelerden onlarcasının dağınık bir şekilde faaliyet gösterdiği ve bu nedenle hedef alınmalarının zor olduğu tahmin ediliyor. Hizbullah, eski cephaneliğinin yalnızca küçük bir kısmını geri kazanmış olsa da yeni silahlarının niteliği “akıllı oyalama” konseptine daha uygun; keşif ve uzun menzilli uçuşlar yapabilen hafif İHA'lar ve tarlalar veya sivil binalar arasında gizlenen füzeler, bunların tespitini ve takibini herhangi bir karşıt askeri plan için önemli bir zorluk haline getiriyor.
İran destek ağı, Tahran'da başlayıp güney Lübnan köylerinde sona eren, Irak ve Suriye'den geçen çok kollu bir eksene yayılıyor. İsrail'in konvoyları, depoları ve kara yollarını hedef alan saldırılarına rağmen, Tahran hassas ve önemli malzemeleri halen deniz yoluyla taşıyıp ulaştırabiliyor. İHA motorları, patlayıcılar ve güdüm sistemleri içeren sevkiyatları taşıyan İran gemileri, sivil kargo gemileri görüntüsünün arkasına gizleniyor. Suriye limanlarında mallar boşaltılıyor ve ardından izlenmesi zor dağlık yollar boyunca küçük kamyonlarla taşınıyor. Bu rota, saldırılarla hedef alınmış olsa da kesilmedi, aksine hava saldırılarından kaçınmak ve hem Lübnan hem de Suriye devletlerinin gevşek denetiminden yararlanmak için akıllıca yeniden yapılandırıldı.
İç stratejik açıdan bakıldığında, Hizbullah, ayakta kalma kabiliyetinin temelini oluşturan toplumsal tabanına güvenmeye devam ediyor. Ekonomik çöküş derinleştikçe, Şii toplumunun büyük bir kesimi, devletin hizmet eksikliklerine karşı Hizbullah’ın sunduğu hizmetleri bir can simidi gibi görüyor. Bu hizmetler arasında ücretsiz klinikler, eğitim ağları, gıda yardımı ve hatta askeri bölgelere ulaşımı kolaylaştırmak için dış fonlarla inşa edilen yollar sayılabilir. Bu toplumsal yapı, destek tabanının kenetlenmiş kalmasını sağlıyor ve özellikle ağır kayıpların ardından gücünü yeniden inşa etme aşamasında Hizbullah’ın ihtiyaç duyduğu sadakati yeniden üretiyor.
Siyasi düzeyde, yeni kurulan Lübnan hükümeti gerçek bir değişim dayatma konusunda yetersiz görünüyor. Hizbullah, atamaları engelleyebilen veya konumunun tehdit altında olduğunu hissettiğinde kasıtlı olarak bir güç boşluğu yaratabilen en güçlü aktör olmaya devam ediyor. Artan uluslararası desteğe rağmen, Lübnan ordusu özel mülklerde veya yerleşim bölgelerinde bulunan silah depolarına ulaşmasını sağlayacak operasyonel kapasiteye sahip değil. Bu, herhangi bir silahsızlandırma veya silahı kontrol etme projesinin teorik olarak kaldığı, silahın kontrolü konusunda silahlı bir örgüt ile devlet arasındaki ikiliğin devam ettiği anlamına geliyor.
İsrail, Hizbullah'ın yeniden canlanmasını uzun vadeli stratejik bir tehdit olarak görerek bu durumu büyük bir hassasiyetle takip ediyor. Bu nedenle, hava operasyonlarını yoğunlaştırarak silah sevkiyatlarını, geliştirme merkezlerini ve insansız hava araçlarını yenileyen atölyeleri hedef alıyor. Ancak bu baskının sonuçları kesin ve belirleyici değil, çünkü Hizbullah gizlenme sanatında ustalaşmış ve küçük, coğrafi olarak dağınık birimler şeklinde hareket ediyor; bu da İsrail'in uzun vadede gücünü ve kapasitesini çökertecek bir saldırı gerçekleştirmesini zorlaştırıyor.
Bu aşamanın tehlikesi, bölgenin ne savaş ne de barış olan “kademeli bir çatışma”nın eşiğinde durması. Bu sınırlı saldırılar, keşif İHA'ları, nokta saldırılar ve hesaplı yanıtlar demek. Bu model, Hizbullah'ın İsrail'in yeteneklerini test etmesine ve İran'ın tam ölçekli bir çatışmanın bedelini ödemeden güç gösterisinde bulunmasına olanak tanıyor. Öte yandan İsrail, bu birikimi görmezden gelmenin daha sonra öngörülemeyen sürprizlere yol açabileceğinin farkında.
Kısacası, aldığı darbelere rağmen Hizbullah, üç temel üzerine kurulu bir örgütsel yeniden yapılanma sürecinden geçiyor; gizli finansman, yerel üretim ve askeri altyapısının yeniden yapılandırılması. Lübnan devleti kronik bir boşluktan muzdaripken, Hizbullah iç kırılganlıklardan ve İran'ın sürekli desteğinden yararlanarak yavaş yavaş gücünün bir kısmını geri kazanıyor. Böylece, siyasi zayıflığın askeri güçle bir arada var olduğu ve bölgenin her an alevlenmeye müsait, ancak aynı zamanda yıllarca uçurumun kenarında asılı kalabileceği, ucu açık bir gerilim döngüsüne hapsolduğu yeni bir gerçeklik şekilleniyor.