Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Dünya hükümeti

Kronik sorunların, hayal gücüne dayalı teoriler dışında bir çözümü yok gibi görünüyor. Sorun ne kadar büyük ve karmaşık olursa, çözümü o kadar kolaylaşıyor. Yüzlerce yıl boyunca Avrupa, savaşan devletlerden oluşan bir topluluktu. Her nehirden kavga, nefret ve kan dökülüyordu. Sonra düşmanlar müttefik oldu ve sonunda tek bir devlet oluştu. Küçük çözümler etkisizdir ve kinleri silmez. İngiliz bilim insanı H.G. Wells, dünyamızın tek bir hükümete ve tek bir ekonomiye sahip olması gerektiğini, herkesin faydalarından pay alması, yüklerini taşıması ve maliyetlerini paylaşması gerektiğini önermişti ve o zaman gezegenin sakinleri arasında mutluluğun hakim olacağını söylemişti.

Ortak yaşam, iyi ve kötü zamanları paylaşmayı sağlar, içgüdüleri dizginler ve eşitliği pekiştirir. Açgözlülüğü bastırır. Küçük ruhları terbiye eder. Ve uluslar arasında mutluluğu yayar.

Peki, bunun alternatif nedir? Parçalanmış hükümetler ve sıkıca kenetlenmiş kabileler. Şahit olduğumuz her şeye rağmen, İngiliz bilim insanı H.G. Wells ve Alman filozof Immanuel Kant'ın öngördüğü gibi, dünya bir gün “dünya devleti”ni kuracaktır. Kant buna örnek olarak ABD’yi gösterir. Bu grubun 50 bağımsız devletten oluştuğunu bir hayal edin.

Kant, kültürlerin ve oluşumların yakınlaşmasını ve birçok alanda entegrasyonun yolunu açan Sanayi Devrimi'ni dünya hükümeti için en önemli deney olarak görür. Otomobiller, uçaklar ve diğer tüm ilerleme tezahürleri bir yana, mavi kot pantolon, spor ayakkabı, fast food ve Hollywood filmleri gibi modern alışkanlıklar ve yaşam tarzları insanları otomatik olarak bir araya getirdi.

Mevcut mülteci krizine rağmen, sınırlar da neredeyse ortadan kalktı. Turizm artık en büyük endüstri. Bu, Fransız hükümetinin 1936'da çalışanlara zorunlu yıllık izin verme kararıyla başladı. Modern topluma yönelik davranışsal standardizasyonun çoğu da Fransa'da ortaya çıktı.

Arap devletlerinin birleşme deneyleri, bileşenlerinin doğasına rağmen başarısız oldular. Yarım asırdır varlığını sürdüren Körfez İşbirliği Konseyi dışında kimse başarılı olamadı. Ülkelerimizde içsel birliğin tüm unsurları mevcut, ancak bunlar tarihsel bir başarı korkusuyla kuşatılmış durumda. Gelişme bunları mümkün kılacaktır.