Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

DEAŞ ve Libya çöllerinde kaybolmak

DEAŞ’ın yenilmesinin ardından kalıntılarının Libya çöllerinde kaybolması ve örgütten geri kalanların arada bir ortaya çıkarak aranan Bağdadi’ye olan biatlerini yenilemeleri ya da çölde izole kontrol noktalarına saldırması; örgütün Irak ve Suriye’de ardı ardına aldığı yenilgiler ve Libya’daki bölünmüş durumunun devam etmesinin ışığında beklenen bir olgudur. Bu da Libya’da kaosun sürmesini isteyen ve bunun için DEAŞ’ı kullanan ülkeleri; örgütü geri dönüştürmek ve yeniden yetiştirmek için El-Kaide’nin Libya kolundan ajanlar aracılığıyla Irak ve Suriye’deki DAEŞ unsurlarını Libya’ya taşınmasını finanse etmeye itmiştir.
Buna ayrıca Hasan el-Bennacı ve Seyyid Kutubçu Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütü de büyük oranda yardımcı olmuştur. Hatta Türk hükümeti bile bu işe karışmıştır. Bütün bu taraflar, Sirte çölünde örgütten geriye kalan unsurların varlığından yararlanarak onları dağılmış örgütün saflarını yeniden düzenlemek için bir temel gibi kullanmak istemektedir.
DEAŞ’ın uğradığı büyük yenilginin ardından vahşi ve kudurmuş örgütün yalnız kurtları aracılığıyla terör saldırıları düzenleyeceği ve özellikle de kaos, çatışma hatta demografik boşluktan muzdarip olan diğer bölgelerde saflarını yeniden düzenlemeye hazırlanacağı tahmin ediliyordu.
Nitekim örgüt; sert coğrafi koşullara sahip ve 6 ülke arasında rahatça dolaşmasına imkan veren kapılara sahip Batı Sahra gibi bir bölgede varlığını pekiştirmeye başladı. Buna karşılık bazı devletler bölgesel güvenliğe katkıda bulunmak ya da ortak olmak yerine iç güvenlik adı verilen kabuklarına çekilmeyi seçti.
Bu yüzden Libya ordusu, bazı komşu ülkeler gevşeklik gösterirken özellikle Libya’nın güneyinde DEAŞ’ın kalıntılarının peşine tek başına düşmek zorunda kalmıştır.
Örgüt, bilinen şeytani araçları ile tekrar faaliyete geçecektir. Nitekim dünyanın farklı bölgelerinde örgütün yalnız kurtlarının şu anda yaptıkları da budur. Bu da kendisini tamamen ezmek ve ortadan kaldırmak için ortak bir çaba harcanmadıkça DEAŞ tehlikesine karşı güvenli bir yer olmadığı anlamına gelmektedir.
Libya’da istikrarı sarsma ve kaosu sürdürme çabalarına aralarında Türkiye ve Katar’ın olduğu birçok taraf katılmıştır.
Türkiye ve Katar, kaos ve teröristlerin Libya’ya yerleşmesi projesinin başındaki ülkelerdir. Bunu da DEAŞ vb. örgütlerden militanları Libya’ya taşımak gibi farklı araçları  kullanarak gerçekleştirmektedirler.
Nitekim Rusya Devlet Başkanı da Suriye’nin İdlib kentindeki terörist unsurların Libya’ya taşındığını zikretmişti. Aynı şekilde; Libya İslami Mücadele Grubu (El-Kaide’nin Libya kolu) liderlerinin İdlib’teki savaşçıları Türkiye üzerinden Libya’ya taşınmasında şüpheli bir rol oynadıklarına yönelik raporlarda bulunmaktadır.
Siyasal İslam grupları, DEAŞ’ın yayılmasına katkıda bulunarak onun varlığından yararlanmaya çalıştılar. Bazı Libya şehirlerindeki gerilim bölgelerinde hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olacak askeri bir müttefik olarak onun güçlenmesine izin verdiler. Ona silah ve para yardımı yaptılar. Varlığına göz yumdular hatta saflarına katılmaları için kendisine savaşçılar ve paralı askerler taşıdılar.
Libya çöllerinde  DEAŞ’ın yeniden üretilmesi sadece Libya için bir tehdit değildir. Özellikle Libya çöllerinin geniş bir bölgeyi kapladığı ve DAEŞ unsurlarının burada takip edilmelerinin zorluğu göz önüne alındığında aynı zamanda bölgesel, küresel açıdan da bir tehlike ve tehdit oluşturacaktır. DEAŞ unsurlarının Tibesti dağlarında ve engebeli arazilerde kendilerine korunak ve sığınaklar bulmaları halinde; Libya hükümetinin fiili olarak zaten kontrol etme gücüne sahip olmadığı uzun sınır bölgesinde cirit atan insan, silah ve uyuşturucu kaçakçıları çeteleri, DEAŞ’a her yolu deneyerek elde etmeye çalıştığı finansman konusunda yardımcı olmakta tereddüt etmeyecektir.
Libya krizinin ilk dönemlerinde ; askeri bir gücü olmayan “davetçi” bir gruptan ibaret olduğunu iddia eden ama aslında sonuncusu DAEŞ olmayacak çeşitli yüzlere ve isimlere sahip farklı milis güçlerin arkasına sığınarak askeri eylemlerini gerçekleştiren Müslüman Kardeşler gibi bazı taraflar, siyasi sahneye sızmak, güç ve nüfuz bölgeleri elde etmek için DAEŞ’i bir Truva Atı gibi kullandılar.
Ancak vahşi uygulamalarından medyayı kullanarak yaydığı korku söylemlerine kadar bütün çabalarına rağmen DEAŞ, tamamen ortadan kaldırılana kadar coğrafi ve ideolojik kaybolmuşluk arasında gidip gelmeyi sürdürecek ve sonu çok yakında Libya çöllerinde olacaktır.