Fas gibi bir Arap ülkesinin yükselen ülkeler kulübüne girmesi mümkün mü? 20 yıl içerisinde kişi başına düşen milli geliri 10.000 dolar düzeyine çıkarmasını sağlayacak rasyonel bir planlama yapmak için gerekli bileşenlere sahip mi? Bu amaca ulaşmak için ekonomi ve kalkınma modelini değiştirmesi gerekiyor mu? 20 yıllık derin siyasi, ekonomik ve sosyal reformlardan çıkarabilecek dersler nedir?
Bütün bunlar Fas’taki politikacıları, ekonomi ve kalkınma uzmanlarını rahatsız eden, kaygılandıran sorular. Bu kişiler, ülkenin arzu edilen ekonomik atılımı gerçekleştirmesi için gerekli olan 20 yıl boyunca yıllık % 5 büyüme oranını aşan sürekli büyümeyi sağlayacak çözümler ve yaklaşımlar bulmaya çalışıyorlar. Nitekim Kral 6. Muhammed de defalarca şimdiye kadar kabul edilen kalkınma modelinin yeniden düşünülmesi, eskisinden gerçekten ayrılan, geleceğe dönük daha cesur, öngörülü, derin stratejik bir anlayış taşıyan yeni ve gelişmiş bir yaklaşım düzenlenmesi çağrısında bulunmuştu.
Fas’ın reform, modernleşme, demokrasi, sosyal eşitsizliklerle mücadele, yoksulluk, işsizlik ve marjinalleştirmeyi ortadan kaldırma yolunda büyük mesafeler katettiği doğru. Aynı şekilde Kral 6. Muhammed’in 1999 yılından itibaren başlattığı dinamik reformlar ve sektörel politikalar sayesinde kişi başına düşen gelirin üç kat artmış olduğu doğru. Yine endürstri politikasının meyvelerini vermeye başladığı ve Fas’ın Afrika kıtasında otomotiv, uçak parçaları üretimi, gıda ve kimya ürünleri sanayisinde birinci sırada yer aldığı da doğru. Buna ek olarak; Fas’ın, hem Arap dünyasında hem de Afrika kıtasında turizm, tarım, yenilenebilir enerji ve lojistik alanında öncü bir ülke haline geldiği de doğru.
Ancak yine de Fas ekonomisinin yıllık büyüme oranı 3.9’u geçmiyor. Bu oran ise kronik ve derin bir toplumsal endişe kaynağına dönüşen gençler arasındaki işsizlik sorununu çözmek için yeterli değil. Dünya Bankası’nın “2040 Ufkunda Fas: Ekonomik Kalkınmayı Hızlandırmak İçin Maddi Olmayan Sermayeye Yatırım Yapmak” başlığı ile 2018 yılında yayınladığı rapora göre Fas’ta 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı şehirlerde % 20’ye ulaşırken kırsal kesimlerde % 40’a ulaşabiliyor. Her yıl işgücü piyasasına katılan on binlere iş fırsatı sağlayabilmesi için Fas ekonomisinin 20 yıl boyunca en az % 5 oranında büyümesi gerekiyor.
Dünya Bankası’nın söz konusu raporuna göre Fas ekonomisini 15 yılda mütevazı büyüme oranları kaydetti. Bunun nedeni de her yıl sadece bir puan artan üretime, diğer ülkelere göre düşük kalan işgücü piyasasının genişletmeye güçlü bir şekilde dayanmaktan çok (iç üretimin % 5.6’sını oluşturan) sabit sermayeye yani yatırıma dayanmasıdır. Fas’ta vatandaşların sadece % 46’sı işgücü piyasasında çalışırken kadınlar arasında bu oran % 23’te kalmaktadır. Fas ekonomisinin yatırımlara (sabit sermaye) dayanması sürdürülebilir büyüme fırsatlarını azalttı. Girişimcilikte rekabete, verimliliği desteklemeye, işgücü piyasasını açmaya, düzenlemeye ve küreselleştirmeye sınırlı bir şekilde odaklanılmasına yol açtı.
Fas’ın 2040 ufkunda, iç üretimi ikiye katlayacak yeni bir ekonomik modele yatırım yapması için iyi fırsatları var. Bunların ilki; Kral 6. Muhammed’e sunulan Ellinci Rapor ile Dünya Bankası Raporu’nun işaret ettikleri demografik fırsat penceresidir. Bu da demografik piramitin temelinde 15- 59 yaşları arasındaki kişilerin bulunduğu yani nüfusun çoğunluğunun ekonomik olarak aktif gruptan oluştuğu anlamına geliyor. Ancak bu pencere, 21. yüzyılın otuzlu yıllarında ve toplumun yaşlanması ile kapanmaya başlayacak.
İkincisi; AB ile gelişmiş bir ortaklıktır. Bu ortaklık ticari ve ekonomik olanın ötesine geçerek kapsamlı bir siyasi diyaloğu kapsıyor. Buna ek olarak; Fas ürünlerinin (özellikle de sanayi ürünlerinin) Avrupa pazarlarına girişini kolaylaştırmak için Fas’ın sanayi ile ilgili yasa ve düzenlemelerinin Avrupa ile uyumlu olmasını da içeriyor. Ayrıca bu gelişmiş ortaklık, “Altyapıyı desteklemek, hava ve deniz seyri ile bilimsel ve teknolojik işbirliği yoluyla bağlantıyı güçlendirmek, girişimciliği ve KOBİ’leri, sağlık, eğitim ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemeyi” de kapsıyor. (Yunus Belfalah “Gelişmiş durum: Sonuçlar, güvenceler ve geleceğe dair umutlar”) Fas ekonomisinin Avrupa ekonomik sistemine (özellikle de güney Avrupa ülkeleri) entegrasyonu Fas ekonomisinin modernleşmesi ve daha rekabetçi hale gelmesi için bir fırsattır.
Üçüncüsü; Fas’ın Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi sıralamasında gözle görülür bir şekilde yükselmesidir. Bu da yatırımın ve girişimciliğin önündeki engel ve problemlerin kademeli ve hızlı bir şekilde kaldırıldığı anlamına geliyor. Dünya Bankası raporunun dile getirdiği başka fırsatlar da var. Bunlardan biri de sürekli bir şekilde artan şehirleşme oranları. Rapora göre, Fas’ta gelecek 10 yıl içerisinde şehirlerin nüfusu % 70 artacak. Bunun yanında öğrencilerin sayısı da artacak. Öyle ki Fas’ta gelecek 10 yıl içerisinde okuma yazma bilmeyen hiç kimsenin kalmayacağı tahmin ediliyor.
Ancak bu fırsatlar, Fas’ın yükselen ülkeler kulübüne girmesi için hâlihazırda benimsenen modelin gözden geçirilmesini gerektiriyor. Bu da ancak kurum ve sistemlerin yönetişimini güçlendirmek, üretim verimliliğini desteklemek, becerileri geliştirmek, istihdama erişimi kolaylaştırmak, kadın ve gençleri ekonomik döngüye entegre etmek, Ar-Ge ve icatların desteklenmesi ile mümkün olabilir.
Dünya Bankası’nın maddi olmayan sermaye adını verdiği şey de tam olarak budur. Yani ekonominin verimliliğini güçlendiren ve işgücü piyasasına daha fazla kişinin entegrasyonunu sağlayan kurumsal, sosyal ve insani sermayedir. Kurumsal düzeyde Fas; sermaye, gayrimenkul ve banka finansmanına eşit erişimi ve gerçek rekabetçiliği desteklemeli yargı sistemi ile denetleme kurumlarının tarafsızlığını güvence altına almalıdır. Sosyal düzeyde; daha esnek, kadın ve gençleri daha kapsayıcı olması için iş yasalarını ve düzenlemelerini değiştirmelidir. İnsani düzeyde eğitim, sağlık, sosyal koruma sistemlerindeki reformları, yoksulluğu ortadan kaldırma ve orta sınıfı destekleme politikaları başarılı olmalıdır.
Bunlara ek olarak; Dünya Bankası raporuna göre Fas’ın, küresel ekonomiye ve küresel değer zincirlerine daha fazla entegre olmaya çalışması gerekiyor. Nitekim bunun ilk adımlarını da Avrupa ile gelişmiş ilişkileri (özellikle de güney Avrupa ülkeleri), gönüllü olarak Afrika’ya (özellikle de Batı Afrika ülkeleri) ve Arap ülkelerine açılması (Agadir anlaşması ve Körfez ülkeleri), ABD, Türkiye ve diğer ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları ile atmış bulunuyor.
Fas’ın teknolojik ve endüstriyel buluşları teşvik eden uzun vadeli bir stratejiyi benimsemesi, KOBİ’leri Ar-Ge çalışmalarına yönelmeye teşvik etmesi, buluşları ve bunların patentini almaya katkıda bulunması gerekiyor. Teknoloji ve dördüncü sanayi devrimi için gerekli altyapıyı oluşturması, idare, üniversite ve okulları dijitallleştirmesi gerekiyor. Bunları yapmadan Fas’ın bilgi ve bilime dayanan bir toplum ve akıllı alanlar için gerekli sağlam bir temele sahip olması mümkün değil. Bunların hepsi de büyüme, istihdam ve servet üretimine fayda sağlayan ve ek katma değerleri garanti eden hususlardır.
Evet, Fas 20 yıldan kısa bir süre içinde yükselen ekonomiler kulübüne girme potansiyeline sahiptir. Ancak bunun için herkesin istihdama katılımını sağlamayı, işgücü becerisini arttırmayı, üretimi yükseltmek için maddi olmayan sermeyeyi geliştirmeyi temel alan uzun vadeli gönüllü bir politika benimsenmesi şarttır. Aynı şekilde yönetişim sisteminin iyileştirilmesi de önemlidir. Bunların hepsi elbette çevre faturalarını kabartmayan, iklim değişikliklerine ve çevresel sorunlara karşı uygun koruyucu önlemleri alan sürdürülebilir bir yaklaşım çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.
*Lahcen Haddad; Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu Parlamento Ağı'nın yönetim kurulu üyesi ve eski Fas turizm bakanıdır.
TT
Fas ve yükselen ülkeler kulübü: Nasıl bir gelecek vizyonu?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة