Rıdvan Seyyid
Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde İslami ilimler profersörü
TT

Kritik olaylar ve dünya düzeninin değişmesi

Yeni tip koranavirüsün (Kovid-19) tüm dünyayı kasıp kavurmasının üzerinden bir ay geçtikten sonra şu ifade oldukça popüler bir hale geldi: “Korona’dan sonra dünya bir daha eskisi gibi olmayacak.” İfadenin anlaşılmasında ve yorumlanmasında birtakım farklılıklar var. Bazıları sorunlarla mücadelede başarısız olunmasın ötürü yeni bir yönetimin gerekli olduğunu ifade ederken, diğer bazı kişiler ise salgının küresel aktörler arasındaki şüpheleri ve endişeleri artıracağını ve bu durumun da daha büyük çatışmaların ortaya çıkmasına sebep olacağını düşünüyor. Dolayısıyla değişimin gerçekleşeceğinin kabul edilmesinin yanı sıra bu değişimin daha iyiye ve daha güzele mi yoksa daha kötüye mi doğru olacağı konusunda ihtilaf var.
Öyleyse ister politik bir savaş isterse bir salgın olsun bu devasa olay dünyanın çehresini değiştirecektir. Değişimin büyük ve elle tutulur bir şey olması için birinci ve ikinci dünya savaşları gibi geniş kapsamlı olması gerekiyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Milletler Cemiyeti, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler (1945) kuruldu. Bunu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948) izledi. İronik bir şekilde 1919 yılında patlak veren İspanyol gribi hiçbir şekilde değişimin sebepleri arasında yer almıyor. Oysa bu gribin 50 milyondan fazla insanın hayatına mal olduğu söyleniyor. Nitekim bu rakam, Birinci Dünya Savaşı'nın kurbanlarından çok daha fazla.
Değişimin yeni dünya düzenini (güvenlik, ekonomi, sağlık ve beslenme açısından) korumada ne kadar başarılı olacağı bir kenara iki savaşın ardından yapılanlar büyük güçler arasındaki işbirliğini artırmaya yönelikti. Amaç ise savaşların önlenmesi, barışın desteklenmesi, insan haklarının gözetilmesi, halkların bağımsızlığı ve sürdürülebilir kalkınmaydı. Sadece ekonomi (Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu) değil, sağlık ve beslenme gibi sorunlar da (Dünya Sağlık Örgütü ve Gıda ve Tarım Örgütü) ciddi bir ilgi görmüştür.
Halihazırdaki dünya düzeninin teorisinin ve ilkelerinin (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi) ABD ve Avrupa tarafından ortaya konulduğu açıktır. Diğer yandan harcama gerektiren güvenlik ve organizasyon kararları ABD’nin elindeyken, Rusya ise sahip olduğu veto hakkıyla Güvenlik Konseyi’nin işleyişini felç edebiliyor ve anlaşmazlıklar herhangi bir çözüme kavuşturulmaksızın olduğu yerde duruyor.
Bu düzen 4 aşamadan geçti: Rus vetosu (Soğuk Savaş döneminde), Çin’in denkleme girmesi, ABD’nin hegemonyası ve birçok kişinin ‘belirsizlik aşaması’ olarak adlandırdığı mevcut durum!
Dünya düzeni her zaman iki taraftan itirazlarla karşı karşıya kaldı: Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin tarafı (son yıllarda Çin’in de dahil olduğu taraf) ile dünya sistemini ve ekonomisini yeni yeni etkileyen ülkeler (Çin, Hindistan, Brezilya, Almanya, Japonya, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi). Taraflardan biri, kendi aralarında ayrıntılı bir mutabakat olmaksızın yeni kutuların ve dolayısıyla daha adil ve dengeli bir düzen arayışında oldu. Diğer taraf gıda, hastalık, çevresel yolsuzluk, aşırı yoksulluk ve göç gibi küresel konularla ilgilenen uluslararası sivil toplum olarak biliniyor. Aralarında büyük ekonomik düşünürlerin, barış savunucularının, dini kutupların ve uluslararası şirket sahiplerinin bulunduğu bu taraflar, salgınlar ve depremlerin yanı sıra çevre felaketleri, deniz sorunları ve artan çölleşmeyle birlikte sorunların devam etmesi halinde küçük ve orta çaplı savaşların artacağını ve dünya düzeni üzerinde baskı oluşturacağını düşünüyorlar.
İkinci Dünya Savaşı'nda muzaffer olan batı ülkelerinin omuzlarında yükselen dünya düzeni, bugün batı ülkeleri ve ABD’den kaynaklı büyük zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Trump başta olmak üzere yeni popülist liderler, Batı dünyasının ve özellikle de ABD’nin 70 yıl veya daha uzun süredir dünya düzeni tarafından omuzlarına yüklenen maddi yükleri karşılayamayacağı görüşündeler. Avrupa'da görece ılımlı olan kimseler ise Çin, Hindistan ve diğer birçok ülkeden -özellikle de petrol devletlerinden- daha fazla katkıda bulunmalarını istiyorlar. Başkan Trump ve bazı yeni Avrupalı lider ise bütün dünya düzeninden ayrılarak ülkelerine çekilmek istiyorlar. Başkan Trump Çin, Brezilya, Kanada, Meksika ve Avrupa ile ciddi sorunlara yol açtı. Paris iklim anlaşmasından ve Filistin konulu uluslararası anlaşmalardan çekildi. Suudi Arabistan ve Avrupa ülkelerinin salgınla mücadele yaptığı gibi hiçbir şekilde takım çalışmalarına katılmak istemiyor ve işbirliği yapmıyor.
Gerçek şu ki ABD’liler, dünya düzeninin tüm taraflarının bütçelerinin yaklaşık yüzde 40'ını ödüyorlar. Ekonominin ve nüfusun gücüne bağlı olarak bunu yüzde 20'ye düşürmek istiyorlar. Eğer bu iki standart göz önünde bulundurulursa Çin ve Hindistan’ın Avrupa’dan çok daha fazla ödeme yapmaları gerekiyor. Yaklaşan seçimlerde Trump’ın yerine demokrat bir başkan gelirse belki bu yük bir miktar azabilir.
Ancak sorun daha derin ve daha büyük. Zira ABD ve Avrupa'da misyoner, liberal ve insancıl eğilimler azalmaktadır. Bu nedenle dünya düzeni yakında teorik temelinden yoksun kalacaktır. Yaklaşık 20 yıldır ‘Post-American World’ başlığı altında birçok çalışma yayınlandı. Fakat Çin, Hindistan ve Japonya başta olmak üzere onlarca küresel ekonomi tarafından kaydedilen ilerlemeler göz önünde bulundurularak, bu çalışmaların dayanağını ‘ekonomi’ oluşturmuştur. Ancak bu taraflar, küresel sistem için yeterince para ödediklerini ve daha fazla ödeyemeyeceklerini söylüyorlar. ABD’ye koruma karşılığında ödeme yapan Avrupalılar buna hazır değiller.
Bu tür kritik olaylar ve korona benzeri vakalar farkındalık açısından çok önemlidir ve kendisiyle birlikte küresel olması gereken pek çok değişim çağrısını da getirir. Bu çağrıların küresel çapta olması gerekiyor, çünkü sorunlar küreseldir. Fakat maliyeti kim ediyor? Bir diğer husus: Mesajı kim taşıyor?
Koronavirüs krizi dolayısıyla yaşanan durumda olduğu gibi dünyanın sorumlu tarafları, ahlaki ve maddi olarak büyük bir krize sürükleniyor. Eğer öyleyse mevcut küresel sürecin mantığı daha fazla işbirliği ve dayanışma mı?