“Ticaret, ekonomi ve politika, kültür ve güvenlik sektörlerinde ortak olan iki eski Asya kültürü, sahip oldukları benzer bakış açısı ve çok taraflı çıkarları ile birlikte diğer stratejik ortaklıklara yönelecek.”
New York Times tarafından yayınlanan 18 sayfalık sızdırılmış bir belgenin girişindeki bu cümleler, İran muhalefetinin, ‘ekonomik zayıflık ve uluslararası bir tecrit döneminde İran'ı Çin'e satmak için gizli bir anlaşma yapıldığı” yönündeki iddialarının boyutlarını ortaya koyuyor.
İran parlamentosu tarafından imzalandığı iddia edilen ve İran’ın bütünüyle Çin’e teslim olduğunu ortaya koyan bir belgenin taslağının boyutlarını yazmak için alanımız dar. Bu belge, çıkarlarını en üst düzeye çıkarmaya ve Washington'la yüzleşmeye hazırlanmaya çalışan Pekin’in planın bir parçasıdır. Son yüzyıl içerisindeki dünyanın gördüğü en büyük biyolojik felakete neden olan Çin, her geçen gün artan yaptırımlardan korkuyor. Yaşamış olduğu en büyük endişelerden biri de ekonomisini canlı tutmak için ihtiyacı olan yakıt konusunda sıkıntı yaşayacak olmasıdır.
Görünüşe göre Çin uzun zamandır gözlerini İran’a dikmiş durumda. İranlıların kendisini memnuniyetle karşılayacağına ikna olmuş görünüyor. Washington'la kur yapma aracı olarak büyük ihtimalle kasıtlı bir şekilde İranlılar tarafından sızdırılan bu taslak anlaşma ve yaptırımlara son verilmemesi halinde Pekin'in alternatif olacağı söylemi, İran'ın Pekin'e 25 yıl boyunca ham petrol tedarik edeceğini ve bu süre zarfında küresel piyasa fiyatının yüzde 32'si kadar bir indirim yapacağını söylüyor.
Ancak Çin hükümetinin ne yapması gerekiyor?
Anlaşmada, İran petrol satışlarından elde edilen getirilerin çoğunluğunun diğer sektörlere yatırılması ve Çin'in istediği şeyi istediği zaman yapabileceği kaydediliyor. İşbirliği alanları, bir yandan bölge ülkeleri diğer yandan ise Doğu Asya'daki uzun vadeli ABD stratejisi için gerçek anlamda bir sorun oluşturuyor. Çin, bu anlaşma ile Sovyetler Birliği'nin Soğuk Savaş sırasında hayal ettiği şeyleri fark ediyor olabilir. İran, Umman Denizi'ne bakan Mekran sahilini geliştirmek ve orada büyük bir sanayi kenti inşa etmek için Çin'i dört gözle bekliyor. Ayrıca Pekin, Hürmüz Boğazı sahilini geliştirmeyi ve limana uzun vadeli endüstriyel yatırım yapmayı planlıyor.
Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad başta olmak üzere İran muhalefetini seslerini yükseltmeye sevk eden felaket, taslak anlaşmanın “iki İran adası üzerindeki Çin kontrolünden ve Çinlilerin herhangi bir şart olmaksızın adada balıkçılık yapmalarından” bahsediyor oluşudur. Bu bağlamda şu sıra bu soru gündeme geliyor:
“Çin, Washington için stratejik ve hayati olduğu bilinen bir bölgedeki Amerikan varlığını sona erdirmek için İran'da bir Aşil topuğu olduğunu mu düşünüyor?”
Meselenin iç yüzünden haberdar olan kimseler, İran’da gerçekleşmesi muhtemel olan bu gibi durumların yeni olmadığının farkındadırlar. Nitekim Çinliler, Hint Okyanusu boyunca yakıt ikmal istasyonlarından oluşan bir liman zinciri inşa ettiler. Görünüşte ticari nitelikteki Çin limanları, Çin askeri üslerinin bir alternatifidir. Bu, Çin donanmasının orta vadede ABD’nin Altıncı Filosu ile mücadele etmeyi göze almış olması demektir. Bu, Pekin-Washington arasında süregelen kutupsal rekabet bağlamında anlaşılabilecek doğal bir durumdur.
Anlaşma içerisinde çok ciddi konular var. Bunların içinden belki de en önemlisi, Çin’in İran hükümetine elektronik bir güvenlik duvarı sağlaması, hatta anti-virüs programları geliştirmesidir. Bununla birlikte özellikle havacılık alanında işbirliğinin yanı sıra ülke altyapısına ilişkin çeşitli projeler önemli birtakım noktalardır. Fakat İranlılar tarafından merak konusu olan şöyle bir soru var: Çin, İran'ın balistik füze ve nükleer programıyla ilgili ne düşünüyor?
Çin’deki araştırma ve istihbarat merkezlerinin İran’ın karmaşık bir teolojik devlet olduğunun bilincinde olduğu açıktır. Bu, Pekin ile olan birlikteliğin zemininde yalnızca pragmatizmin bulunduğu anlamına geliyor. Çin bu programlar için teşvik edici mi yoksa caydırıcı bir rol mü üstlenecek? İran'ın nükleer bir ülke olması Çin'in stratejik çıkarlarıyla uyuşur mu?
Yeni anlaşma İran sosyal dokusu için yeni bir tehdit noktası olacak. İran’ın genç nesli, Afrika ve Asya ülkelerindeki Çin deneyimlerinin farkında. Çin bu ülkelerin büyümesi ve gelişmesi üzerine olumsuz bir etki yarattı. Önce bu ülkelerin kaynaklarını sömürdü, sonrasında onları milyonlarca dolar borcun altında bıraktı. Ekim ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik silah ambargosuna devam etme kararı konusunda şiddetli bir mücadeleye tanık olacağız. Çin muhtemelen ABD'nin kararına karşı veto hakkını kullanacak.
Bu, Çin ve Amerika arasında bir Thukydides Tuzağı’nın yakın olduğu anlamına mı geliyor?
TT
İran'ı gizlice Çinlilere satmak
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة