Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Yeni devlerin imparatorlukları

Amazon şirketinin kurucusu ABD’li iş adamı Jeff  Bezos, geçen hafta bir gün içinde 13 milyar dolar kazandı. Evet, bir günde içinde kişisel servetine 13 milyar dolar eklendi. Böylece serveti 180 milyar dolara yükseldi ve lisetede ikinci sırada yer alan, serveti yaklaşık 113 milyar dolar olarak tahmin edilen Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e büyük bir fark atarak tartışmasız bir şekilde dünyanın en zengin insanları listesinin ilk sırasına geçti.
Bezos’un servetindeki bu büyük artışın nedeni, Amazon’un hisselerinin değerinin korona krizi sırasında kendi platformunda ve genel olarak online alışveriş oranlarının yükselmesi ve şirketin tanık olduğu genişlemenin ışığında talebin artması ile bir günde yüzde 8 artmasıdır. Bloomberg’e göre Bezos’un kişisel serveti bu yılın başından itibaren 74 milyar dolar arttı. Bu oran, bu kadar kısa sürede bir kişinin servetinde kaydedilen en yüksek artıştır.
Bunun sonucunda, Amazon’un kurucusu 56 yaşındaki Bezos’un  serveti, Macaristan, Ukrayna ya da Katar gibi ülkelerin GSYİH’nı aşan, hatta neredeyse Lübnan, Ürdün, Sudan, Bahreyn, Tunus ve Moritanya'nın toplamının GSYİH’na eşit bir orana ulaştı. Geçen yıl boşandığı eşi MacKenzie Scott bile boşanma anlaşması kapsamında Amazon hisselerinin yüzde 4’ne sahip olduğu için şirketin ve hisselerinin değerinin yükselmesi sayesinde 62 milyar dolar olarak tahmin edilen bir servet edindi. Dünyanın en zengin kadınlarından biri oldu.
Bezos tarafından 1994 yılında kurulduğunda e-kitap satışı yapan küçük bir şirket olan, daha sonra e-ticaret dünyasında genişleyen, 1,5 trilyon doları aşan piyasa değeri ile en büyük sanal mağaza haline gelen Amazon’un şaşırtıcı büyümesi, geleceğin alışveriş modelinin online olacağını yansıtıyor. Ancak bu büyüme aynı zamanda şirketin muazzam gücü, Bezos’un muazzam serveti ve nüfuzu, ekonomiye ve rekabet ilkesine etkisi, hatta Bezos’un 2013 yılında 250 milyon dolar karşılığında Washington Post gazetesini satın aldığı göz önüne alındığında politik yansımaları hakkında da birçok soru işareti doğurmaya başladı. Kimisi Amazon’un küçültülmesi çağrısında bulunurken kimisi de hükümetlerin ve sıradan vatandaşların korona krizinden kaynaklanan dev mali baskılar ve sorunlar ile yüzleştiği bir zamanda şirketlere ve zenginlere daha yüksek vergiler getirilmesi konusunun yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor.
Amazon, bu tür sorgulamalara ve tartışmalara maruz kalan tek şirket değil. İnternet ve gelişmiş teknoloji alanına hakim diğer tüm dev şirketler de buna maruz kalıyor. Buradan yola çıkarak ABD Kongresi dün tarihi olarak nitelenen bir oturuma tanık oldu. Bu şirketlerden dördünün üst yöneticileri ABD Temsilciler Meclisi Yargı Komitesi'nin Antitröst (tekelleşme karşıtı) Alt Kurulu’na ifade verdi. Amazon, Apple, Facebook ve Google’ın CEO’ları Jeff Bezos, Tim Cook, Mark Zuckerberg ve Sundar Pichai her ne kadar oturum korona salgını nedeniyle video konferans yoluyla gerçekleştirilse de ilk kez Kongre’deki bir oturuma bir arada katılarak ifade verdiler. Bezos için bu bir ilkti. Cook ve Pichai daha önce birer kez daha Kongre’de ifade verirken Zuckerberg, Kongre’ye bağlı komitelere bundan önce 3 kez ifade vermişti. Bu, Facebook’un büyük etkisine, hakkındaki artan tartışmalara, ABD’nin kendisi de dahil olmak üzere birçok ülkenin seçim kampanyalarını etkilemeye çalışan partiler ve ülkeler tarafından kullanılması konusundaki karışıklığa işaret ediyor.
Komite üyeleri ve yardımcıları 13 ay devam eden soruşturma sırasında 1,3 milyondan fazla belge topladı. Yüzlerce saat süren görüşmeleri dinledi. Dört şirket ve ticari uygulamaları hakkında çok sayıda soruyu, rekabeti ortadan kaldırdıklarına, gelişip pazardan pay alabilecek, potansiyel bir rakibe dönüşebilecek küçük şirketleri ele geçirerek yuttuklarına, dolayısıyla tüketicilere zarar verdiklerine dair suçlamaları görüştüler. Amazaon, Apple, Facebook ve Google’ın piyasa değerleri 4,85 milyar dolara ulaşıyor. Bu da onlara, büyük güçlerin ekonomilerine meydan okuma imkanı tanırken kendileri ile rekabet etmeye çalışan bütün şirketlerin de yanlarında küçük kalmalarına yol açıyor.
Ne var ki, söz konusu şirketlerin CEO’ları şirketlerini savundular ve ekonomiyi canlandırmaya katkıda bulunduklarını, rekabeti ortadan kaldırıp piyasayı tekelleştirmediklerini söyleyerek ticari uygulamalarını haklı göstermeye çalıştılar. Sözgelimi Jeff Bezos, "Amazon" un büyüklüğüne rağmen 25 trilyon dolara ulaşan küresel perakende pazarının sadece küçük bir yüzdesini temsil ettiğini, şirketin ABD’nin en büyük online perakendecisi olabileceğini ama yerel perakende pazarının yalnızca yüzde 4’nü temsil ettiğini savundu. Örneğin Walmart’ın Amazon’dan iki kat büyük olduğuna dikkat çekti.
Amazon ayrıca üçüncü taraf satıcıları barındıran bir mağaza ve platform rolünü kötüye kullandığı suçlamalarına da, platformuna üye olan satıcıların operasyonlarının geçen yıl Amazon’un kendisinin doğrudan tüketicilere yönelik satışlarını aşarak yüzde 26 oranında arttığı karşılığını verdi. Bu şekilde küçük şirketlere yardım ettiğini ve pazarlama ile yaygınlık konusunda kendilerine büyük fırsatlar sunduğunu savundu. Nitekim iki milyondan fazla şirket ürünlerini satmak için Amazon platformunu kullanıyor. Bu da ekonomiyi ve işgücü piyasasını desteklemeye yardımcı oluyor.
Apple, Facebook ve Google şirketleri de piyasayı tekelleştirdiklerini veya güçlerini haksız yere kullandıkları iddialarını kabul etmediler. Bu şirketler de Donald Trump yönetiminin kendisine karşı sert bir ticaret savaşı yürüttüğü Çin kartını kullanmaya çalıştılar. ABD’li internet ve teknoloji devlerini zayıflatmanın, akıllı telefon satışlarında ABD ile güçlü bir şekilde rekabet eden ve TikTok gibi uygulamaları piyasaya süren Çinli şirketlerin daha da güçlenmesine kapı aralayabileceğini belirttiler.
Kongre’de dün yapılan oturum büyük bir heyecan yaratarak medyanın geniş ilgisini çekmiş olabilir. Ancak teknoloji, finans ve iş dünyasındaki yeni devlerin imparatorluklarını sarsması beklenmiyor. Çünkü bu şirketlere yöneltilen tüm suçlamalara, uygulamalarına ve güçlerine yönelik şikayetlere, tekelcilik ve vergi kaçırma konusunda bazıları haklarında açılan davalara rağmen Kongre’deki oturumların kendilerine yönelik herhangi bir dramatik adım atması ya da küçültülmeleri çağrılarına karşılık vermesi olası değil. Bu şirketler, Çin’in güçlü rekabeti, Batılı müttefiklerin, özellikle de Avrupa’nın ABD’nin liderliğine yönelik güvenlerinin gerilemesi karşısında egemenliğini ve konumunu korumaya çalıştığı bir dönemde ABD’nin vurucu güçlerini temsil ediyorlar. ABD’deki yasa koyucular bu dev şirketleri yasallaştırmaya, ekonomik ve siyasi etkilerini sınırlamaya çalışsalar bile büyük olasılıkla bu girişimlerin büyük bir getirisi olmayacak. Çünkü bu şirketlerin bazıları artık hükümetlerden bile daha güçlüler.