Abdurrahman Şalkam
TT

Akdeniz ve Büyük Sahra’nın mayını Libya

Bugünlerde Akdeniz suları üzerinde silah sesleri yükseliyor. Türkiye’nin öfkesi patlıyor ve şiddeti yükseliyor. Bir zamanlar üstünde ve çevresinde bulunanların çoğuna sahip olduğu efsanevi denizin suyu altındaki zenginliklerde payı olduğunda ısrar ediyor. Deniz dalgaları üzerindeki kavga çok fazla baş dönmesi tehlikesi taşıyor. Türkiye’nin NATO ortağı Fransa, deniz gücünü Akdeniz'e taşıyor, iki taraf arasında sürtüşme eksik olmuyor. Peki, önümüzde sıcak bir çatışma mı var?
Kartlar karıştı ve hatlar birbirine girdi. Tüm olasılıklar mümkün hatta zorlayıcı. Avrupa’da bölünme artıyor ve genişliyor. Kimi Yunanistan ve Fransa, kimi de Türkiye ile birlikte? Almanya, Şansölye Merkel aracılığıyla bir silahlı çatışmanın patlak vermesini engellemeye çalışıyor. Kayıp İtalya, Akdeniz ve çevresinde yüzenlere yönelik politikası için bir sensör arıyor. Akdeniz artık geçmişte Roma imparatorları ve şairlerinin adlandırdıkları gibi bir İtalyan denizi değil.
Roma’nın Afrika eyaletinin Leptis Magna şehrinde doğan, daha sonra Roma imparatoru olup Avrupa ve Akdeniz’in en güçlü adamı olan Septimius Severus’tan itibaren Libya, Akdeniz dalgaları arasında hep yer aldı. Eski Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi, İtalya’nın çekilmesinden sonra Libya’da kalan İtalyan azınlığı kovduğunda, İtalya’da hükümetten, iktidara gelmesinin üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmemiş olan Kaddafi rejimine karşı tavır alınmasını isteyen aşırılık yanlısı sesler yükselmişti. Ancak, o dönemde Hristiyan Demokrat Parti’nin lideri olan İtalyan politikacı Aldo Moro, “Libya, siyasi dalgalardan daha büyüktür” diyerek krizi soğurmak için cesur adımlar atmıştı. Bugün Libya, her zaman olduğu gibi yeniden Akdeniz’in hem kavurucu hem de soğuk dalgalarını harekete geçiriyor.
Mısır, Yunanistan, Fransa, Türkiye ve GKRY, Akdeniz’in suları altındaki doğalgaz ve petrol rezervleri için çatışıyor. Libya’nın Akdeniz sınırı ise 1750 kilometredir. 1982'de imzaladığı münhasır ekonomi bölge (MEB) anlaşmasından sonra, anakaranın kuzeyinde 200 mil derinliğinde bir uzantı elde etti. Böylece Libya, denizde hayal bile edilemeyecek bir rezervin deposu oldu. Topraklarının altında bulunan doğalgaz, petrol ve diğer maden rezervleri, Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinde bulunan rezerve kıyasla küçük bir yüzde teşkil eder hale geldi. Bugün Akdeniz’de Fransa, Yunanistan ve Türkiye arasındaki çatışma sesleri Akdeniz’in zenginlikleri başlığı altında yükseliyor ama su üzerinde hareket eden akışkan ekonomik coğrafya kilometre veya mil cinsinden ölçülmüyor. Hırsların gerek su üstünde gerekse altında farklı bir ölçütü vardır. Türkiye tarihi hatırlatıp, Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Yunanistan ile arasındaki sınırları belirleyen Sevr Anlaşmasına itirazlarını yeniliyor. Nitekim, 1974 yılında Yunanistan’ı yendikten sonra Kuzey Kıbrıs’taki varlığını silah zoruyla kabul ettirmeyi başarmıştı.
Akdeniz’in efsanevi suları üstünde Türkiye, Fransa ve Yunanistan arasında savaş patlak verecek mi, bu savaşın Libya topraklarında uzantısı olacak mı? Mesele, birçok gücün faaliyetlerinin, hırslarının ve özlemlerinin bir araya geldiği Libya'daki askeri ve siyasi gelişmelerin gidişatına bağlıdır. Türkiye, Libya’daki askeri varlığını gizlemiyor ve ülkedeki siyasi gidişata dair vizyonunu yüksek sesle dillendirmekten geri kalmıyor. Fransa'ya gelince, Sahel ve Sahra ülkelerinde geniş bir askeri, mali ve kültürel varlığı bulunduğu için Libya'da askeri, siyasi ve ekonomik olarak olup bitenler onu şiddetli bir şekilde kendine çekiyor. Fransa, özellikle Nijer, Mali ve Burkino Faso’da terör örgütlerine karşı geniş çaplı bir savaş yürütüyor. Geçen hafta Nijer’de birkaç Fransız öldürüldü. Ondan önce de Mali’de öldürülmüştü. Birkaç gün önce yine Mali’de askeri bir darbe gerçekleşti. Askerler yönetime el koyarak Cumhurbaşkanı ve kurmaylarını alıkoydular.
Fransız politikacılar, Libya’da ülkenin güneyini kontrol altına alacak ve Libya’dan Sahel ve Sahra ülkelerine silah akışını engelleyecek güçlü bir rejim kurulmadıkça Büyük Sahra Çölü bölgesinde terör örgütlerinin yayılmasının önüne geçilemeyeceğini düşünüyorlar. Fransa aynı zamanda, Türkiye'nin bölgede hem deniz hem de karada büyük bir planı olduğunu, bu planın Libya’nın kara ve deniz sınırlarını aşarak, kendisi için hayati öneme sahip bölgede ifade bulduğunu düşünüyor. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’deki askeri gerilimin kaçınılmaz olarak her an alev alabilecek tehlikeli akisleri olacaktır. Çünkü haritanın ipleri uzun, iç içe geçmiş ve birbirine karışmıştır.
Mısır, Yunanistan ve GKRY, Doğu Akdeniz sularında çıkarlarına hizmet ettiğini düşündükleri anlaşmayı düzenleyip imzaladılar. Türkiye de bu anlaşmaya şiddetli bir tepki gösterdi. Mesele aynı zamanda, o bölgede üretilen doğalgaz ve petrolü Avrupa'ya taşıyacak güzergahı da ilgilendiriyor. İsrail de Türkiye karşıtı bloğun saflarına katıldı. Rusya, çatışan taraflar arasında arabuluculuk rolünü mü üstlenecek yoksa bir müttefiki belirleyip ona mı katılacak? Avrupa’nın suyun üzerinde ve altında yüzen çıkarlar ile zaman arasında gidip gelen dalgalı pozisyonu ne olacak? ABD’nin pozisyonu ise, belirsizlik ve tereddütle takviye edilmiş, hatta iradeler ve yüzen menfaatler savaşında kayıtsızlık kertesine varmış bulunuyor.
Daha önce de belirttiğimiz gibi patlama her an yaşanabilir. Libya ise doğrudan çatışmayı ateşleyecek kıvılcımdır. Çözüm, Libya krizine gerçekçi bir çözüm bulmakla başlıyor. Alman Dışişleri Bakanı'nın Trablus'a yaptığı son ziyarette dile getirdiği Libya'daki aldatıcı sakinlik, Doğu Akdeniz sularının üzerinde yüzenlere de uzanıyor. Libya topraklarına her yönden, her gün ve durmaksızın akan silahlar, Kuzey Afrika, Güney Avrupa ve Doğu Akdeniz'deki bölgesel ve uluslararası çatışmanın, ekonomik nüfuz üzerinden askerileştirilmesi ve genişletilmesi anlamına geliyor. Libya, Doğu Akdeniz ve Büyük Sahra’nın mayınıdır. Mayını parçalayacak araçlara sahip olduklarını düşünen bazı taraflar, araçlarının da mayınlı olduğunun farkında olmayabilirler.