Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Öğrencilerin beyinlerinin kötürümleştirilmesi

Aşağıdaki hikayeyi bilgisayarların tarihi hakkındaki bir belgeselde konuşan genç bir kadından duydum. Bir gün öğretmenleri bilgisayardaki ‘ram(bellek)’ hakkında 1000 kelimelik bir araştırma ödevi veriyor ve konu hakkında iyi bir çalışma yaptıkları takdirde dersten tam not alarak geçeceklerini söylüyor. Genç kadın meslektaşlarına, daha sonra babasına ve annesine konuyla ilgili sorular soruyor fakat evde, okulda ve işte sürekli kullanmalarına rağmen hiçbirinin ‘ram’ hakkında bir şey bilmediğini görüyor. Sonrasında 50 soruluk bir tablo oluşturuyor ve ödev için okumalara başlıyor. Yaklaşık bir ay kadar süren çalışmanın ardından 1000 kelimelik bir özet ve açıklaması sadedinde de 6 bin kelimelik bir yazı yazıyor. Açıklama kapsamında güç dalgalanması olduğunda veri kaybını önlemeye yönelik öneriler de yer alıyor.
Bu genç kadın sonraki on yıl boyunca da ‘ram’ konusuyla ilgileniyor ve lisansüstü çalışmaları sırasında da buna odaklanıyor. Bugün kendisi bu alanın önde gelen uzmanlardan biri. Sunucu kendisine hikayeyi neden sevdiğini sorunca şu cevabı veriyor:
“Bu, çoğu ebeveynin bilmediği eğitim fikrinin özünü içeriyor. Eğer bunu bilselerdi, çocuklarına okulda aldıklarından daha fazlasını öğretirlerdi.”
Basitçe ifade etmek gerekirse, bu genç kadının öğretmeni öğrencilerinde ‘öğrenme merakı’ uyandırmak ve karşılarına çıkan herhangi bir şeyi geçiştirmemelerini, üzerine düşünmelerini istemişti. Bu öğretmen öğrencilerine, dahilerin diğer insanlardan daha büyük beyinleri olmadığını, ancak onları ayrıcalıklı kılan şeyin merak ve hayal gücü olduğunu söylüyordu. Zira dehanın başı etraftaki her şeye dikkat kesilmektir. Sıradan bir insan her gün karşılaştığı ve alıştığı şeylere dikkat etmez. Çünkü genellikle tuhaf şeyler bizde merak uyandırıyor. Ayrıca bir şeyler hakkında düşünmeye alışmadığımız için genellikle duygusal bir etkileşim içerisine giriyor ve duygusal tepkiler veriyoruz.
Burada sevgili öğretmenlerimize birkaç öneride bulunmak istiyorum. Öğrencilere evlerindeki klimaların teknik detayları hakkında sorular sorsunlar. Onlardan klimanın modeli, üretildiği yıl, üreten firma, enerji verimliliği, kapladığı alan, ilgili terimlerin anlamları, nasıl geliştirilebileceği vs. hakkında araştırmalarda bulunmalarını istesinler. Benzer şekilde öğrencilerine arabalar hakkında sorular sorsunlar. Bir arabanın gücünün nasıl ölçüldüğünü, 200 beygir olmanın ne anlama geldiğini, elektrikli araba ile normal bir araba arasındaki farkın ne olduğu hakkında araştırmalar yapmalarını istesinler. Bu sorular öğrencilerin zihnini harekete geçirecek ve daha fazla merak edip okumalarını sağlayacaktır. Öyle ki onlara rehberlik edecek kimseler bulunduğu takdirde gelecekte makine ve araba dünyasına yeni fikirlerle girebilirler.
Çocuklarımızın çoğu genellikle bir arabanın sadece markasını bilir. Buzdolabı, klima, evin duvarı, kapı, telefon, masa, kitap ve lamba için de aynı şey geçerlidir. Sürekli bunlara maruz kalırlar fakat bu onlarda hiçbir zaman bir merak uyandırmaz ve düşünmeye sevk etmez. Kültürümüzde sıradanlık bir alışkanlık değildir. Kim iki tip insanı birbirinden ayırmak istiyorsa önünden geçip gittiği herhangi bir şeyin önünde dursun ve gözünün gördükleri ile görmediklerini düşünsün. Çünkü göz bir şeyleri görür ve sonra sizden gizler. O zaman ‘düşünenler ile düşünmeyenler’ arasındaki farkı anlayacaksınız.