Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Yeni teknolojik devrim

Bir hafta önce uluslararası medya, Apple Şirketi’nin tüm işaret ve renklerinin yer aldığı harika bir cam kürenin güzel bir fotoğrafını yayınlayarak şirketin, Singapur Limanı'nda ilk yüzen mağazasını açtığını müjdeledi. Denizin üzerindeki bu mağaza ile birlikte Apple’ın Singapur’daki mağaza sayısı 3’e ulaştı. Yüzen mağazanın açılış gününde ABD’nin Houston şehrinde bulunuyordum. Apple’ın bu şehirde bulunan ve yine camdan yapılmış 3 fiziksel mağazasını da kapatmış olduğunu keşfetmek beni epey şaşırttı. Yüzen mağazanın açılışının yanı sıra Apple ile ilgili başka gelişmeler de var. Bunların başında da şirketin yeni bir rekor kırarak piyasa değerinin 2 trilyon dolara ulaşması geliyor.
Meşhur “Mısri el-Yevm” gazetesinde “Apple:1 triyon dolar!” başlıklı yazım bundan sadece 2 yıl önce, 19 Ağustos 2018’de yayınlanmıştı. Yazıda, bu inanılmaz değere eriştiği için kendisini kutlamış ve bu yeni servet çıtasına yaklaşan diğer şirketleri de zikretmiştim: Google (Alphabet), Amazon ve Microsoft. Yalnızca 2 yıl içinde bu şirketler 1 trilyon hedefine ulaştılar. Apple ise bunun da ötesine geçerek, 2 trilyon dolara giden yolda diğer şirketlere öncülük etmeye başladı. Bir trilyon dolara ulaşması büyük teknoloji şirketinin birkaç on yılını aldı ama 2 trilyona ulaşması sadece 2 yılını aldı.
İki yıl önce Apple’ın piyasa değeri, ABD’de ilk 5’te yer alan bankalardan, dünyadaki tüm büyük otomobil üreticisi şirketlerden, ABD’de bilinen silah şirketlerinden ve büyük medya şirketlerinden daha değerliydi. Geçen yüzyıl sona erip 3’üncü binyıl başladığında, dijital şirketlerin ve gerçek değerlerinin üretim güçleri ve insanlık üzerinde, en az geçmişte Mısır ve Irak’ta gerçekleşen tarım devrimi, Avrupa ve Kuzey Amerika’da başlayan Sanayi Devrimi kadar etkili bir devrimi temsil ettikleri olgusu kademeli olarak pekişti. Apple, insan ırkını değiştirdi. Bunun söylememizin nedeni, diğer benzer şirketlerle birlikte insanlığa kişisel bilgisayarı ve kendisine eşlik eden ürün ve iletişimleri sunmasının yanı sıra insan veya makine “zekası” ya da ikisi arasındaki ilişkide bir devrim yaratmasıdır.
Bu yazının amacı tabi ki ne Apple’ın reklamını yapmak ne de ABD’deki fiziksel mağazalarının kapanmasına üzülmek değildir. Dünyanın koronavirüs krizinin ortaya çıkardığı baş döndürücü gelişmelere tanıklık ettiği bu yılda (2020), bütün bu olup bitenlere rağmen, başkalarının tüm insanlığı başka, yeni ve yaratıcı yönlere götürmesinden duyulan şaşkınlığı ifade etmektir. Dikkatinizi çekmek isterim ki, Apple’ın petrol ya da doğalgaz kuyuları, elmas, altın, demir, bakır veya uranyum madenleri yok. Yine bilindiği gibi, başlangıçta farklı türde bilgisayarlar üreten şirketin şu anda birincil gelir kaynağı, mobil uygulama satışlarının yüzde 80'ini oluşturan sanal mağazası "Apple Store"dur. Müzik alanındaki satışları ise gelirinin üçte birini oluşturmaktadır. Google’un her 10 kullanıcısından 9'unun kullandığı bir mekanizması var. Facebook’u 3 milyar kişi kullanıyor. Amazon’un ABD’lilerin e-alışveriş harcamalarındaki payı yarıya ulaşıyor ve kendisinin insanlığın tanıdığı en büyük pazar olduğuna şüphe yok. İlginç olan, şimdi Apple’ın içinde bulunduğumuz on yıla büyük bir yenilenme süreci ile başlamış olmasıdır. Bunun bizi nereye götüreceğini hiç kimse bilmiyor.
Ürünlerinden birini beklenmedik bir biçimde yenilemek ya da dünyanın daha önce bilmediği yepyeni bir ürün üretmek gibi yeni bir sürprizle karşımıza çıkması muhtemelen uzun sürmeyecektir. Apple’ın bugünlerde neler yaptığından bahseden gazete haberleri şirketin 3 yönde ilerlediğini dile getiriyor. Birincisi; şirketin istediğini elde ederek ihtiyaç duyduğu tüm işlemleri, “Intel” veya “Samsung” gibi diğer firmalara güvenmeden kendisinin yerine getirmesi ya da gerekli uygulamaları kendisinin üretmesi. İkincisi, tüm uygulama ve cihazlarının yeni iletişim sistemi 5G’ye tamamen uygun olması. Üçüncüsü, Apple gerçekten “küresel” bir şirkettir ve kitlesi de dünyadır.
Singapur'daki yüzen mağaza, küçük devletlerin en önemli devletleri oluşturduğu yeni bir dünyanın işareti olabilir. Geçmişte bu ülkeler, şüpheli işler yapan bankaların merkezi olmakla ünlüydü. Ancak şimdi, tek ihtiyacı kendisine bağımsız bir faaliyet, üretim ve ihracat alanı sağlanması olan şirketlerin merkezi olma fırsatına sahip. ABD ve Çin her zaman tercih edilen yerler olmaktan çıktılar. Apple’ın yeni imajı (sürekli bir yenilenme içinde olan bir şirket için yeni sözcüğünü kullanmanın uygun olup olmadığından doğrusu emin değilim)  göründüğünden çok daha geniş bir fenomeni ifade ediyor olabilir. Koronavirüsün neden olduğu büyük küresel kriz ortasında yaşananların püf noktası; bulaşma ve yayılma yeteneği zamanla güçlenen bir virüs ile başta Apple olmak üzere hem kendi hem de hissedarlarının servetlerini, hız, genişlik, depolama ve küçük ama eşit derecede yetenekli şirketleri satın alma kapasitelerini katlayarak artıran teknoloji şirketleri arasındaki büyük ve çılgın yarıştır.
İspanyol Gribi’nden (1918-1922) bu yana dünyanın tanık olduğu birçok sağlık krizi ve otuzlardaki Büyük Buhran’dan daha sert ekonomik krizlerle ortaya atılan “küreselleşmenin sona erdiği”ne ilişkin tüm görüşlere rağmen, bu aktivizmin pratikte durmadığı kanıtlanmıştır. Yeni teknolojiler sadece Singapur sularında değil, dünya sularında yüzmeye de yelken açıyor.
Koronavirüs krizi başlangıcında diğerleri gibi biz de bu köşede, dünyanın tepetaklak olup değişeceğini mi yoksa bu yaşananların Çin'in yükselişinin ön plana çıkmasıyla devam eden derin değişikliklerin ortaya çıkardığı bir durum mu olduğunu sorgulamıştık. Ne var ki durum, her ikisinin de ötesinde olabilir. Amazon ve Tesla gibi teknoloji şirketlerinin artık dünya ile yetinmemesi, birincisi Ay’da bir koloni kurmaya hazırlanırken ikincisinin dünya dışında gezegenler arasında seyahat için uzay gemileri inşa etmeye başlaması tesadüf değildir.
Yeryüzü ile gökyüzü arasında, çok sayıda araştırma ve geliştirme çalışmaları, insanlığı daha iyi hale getirecek ürünlerin üretimi yapılıyor. Sürücüsüz elektrikli otomobilin üretimi, bunun ilk adımı olabilir. Marksizmi incelemiş olanlar, sınıf mücadelesinin tarihin dinamiklerinden biri olmadığını artık biliyor olmalıdırlar. Sınıf mücadelesi bir sonuçtur. Sınıflar ve uluslar arasında sosyal sınıflandırmaya götüren ise bu araçlar, güçler ve motiflerdir. Acaba, yeni devrim bize ne yapacak?