Cuma Bukleyb
TT

Libya: Yağma, bölgeselcilik ve ikisi arasında iyimserlik

Ruh sağlığı uzmanlarının dediğine göre genel olarak iyimserler, daha uzun ömürlü olur ve diğer insanlara göre daha rahat yaşarlar. Çünkü iyimserlik, sahibinin tünelin karanlığında aydınlık noktayı görmesini, azıcık sabır, azim ve bilgelikle yakında ve kesinlikle yaşadığı çileden kurtulup açık gün ışığının sıcaklığının tadını çıkaracağını anlamasını sağlar. Ne var ki, nerede olursa olsun, özellikle siyaset dünyasında iyimserlik, siyasi gerçekliğin doğası ve karmaşıklığı, toplumun farklı grupları arasındaki rekabetçi çıkarlara ilaveten, bireyler arasında şan kazanmak ve tarihe geçmek için sürdürülen rekabet ve mücadeleyle güçlü bağı nedeniyle farklıdır. Bu, tartışılmaz bir özellik ve kabul görmüş bir hedeftir, ancak çoğu durumda bunu başarmak, mevcut ve meşru barışçıl yolların kullanımının ötesine geçer.
Son zamanlarda Libya arenasına, krizi çözmek ve onu uzlaşma, anlaşma ve barış yolunda ilerletmek amacıyla birkaç Arap, bölgesel ve Avrupa başkentinde ve çeşitli düzeylerde görülen siyasi hareketlenmeden kaynaklanan belirgin bir iyimserlik dozu verildi. Bu doz, küçük boyutuna rağmen, özelde Libyalıların ve genel olarak Libya sorunuyla ilgilenenlerin kalplerine yeni bir umut aşıladı. Bazı tarafların pozisyonlarındaki sertlik ve inatçılığın arkasındaki faktörler sanki biraz gevşemiş, içine sızmak ve onları nispeten uzun bir süredir siperlenmiş oldukları konumdan oynatmak mümkün gibi görünüyor, ki bu kesinlikle, olumlu gelişmeler kategorisindendir ve büyük umutlar uyandırmaktadır. Özellikle de Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez es-Serrac’ın, canlı olarak yayınlanan açıklamasında, 2015’te varılan ve Başkanlık Konseyi ile diğer organların meşruiyetinin temeli olan Suheyrat Anlaşması sonrası geçiş dönemine ve bu dönemdeki siyasi değişimlere sahneyi hazırlamayı kolaylaştırmak için ekim ayı sonunda istifasını sunmaya hazır olduğunu deklare etmesinde etkili oldu.
Bu sürpriz ve hızlı olaylar, birçok soru işareti uyandırdı. Ama bu sorulara yanıt bulmak, şeffafsızlık ve sığ bir siyasi miras ile karakterize edilen, silahın karar mekanizmasını kontrol ettiği, yüzyıl ve daha fazla bir süre hüküm süren sosyal sözleşmenin dağıldığı bir ortamda zordur. Bütün bu faktörlere ayrıca Libya’nın kararının bağımsızlığını kaybetmiş olması ekleniyor. Kaldı ki Libya’daki yabancı müdahaleler herkes tarafından biliniyor. Dolayısıyla, son siyasi hareketlenmeler, neden oldukları iyimserliğe rağmen, gizli koşularla ve Libya dışında kapalı kapılar ardında ve birçok dış taraf arasında gerçekleşen gizli müzakerelere boyun eğmektedir. Çıkarları çatışan bu dış rakipler ve taraflar, Libyalı tarafları kendi aralarında vardıkları anlaşmaları imzalamaları için uçakla bir başkentten diğerine taşıyabilecekleri, büyük bir satranç tahtasında istedikleri gibi hareket ettirebilecekleri piyonlardan ibaret saymaktadırlar. Tüm bunlara rağmen, şimdiye kadar hiç kimse sesini yükseltip de şu soruyu sormaya cesaret edemedi: Çeşitli şekillerde ve farklı bayraklar altında Libya topraklarının tamamına yayılmış ve hiçbiri müzakere sonuçlarını destekleyen bir bildiri yayınlamamış silahlı grupların varlığında, son müzakerelerde varılan mutabakat nasıl uygulanacak? Keza şu soru da sorulmadı; Serrac’ın sahneyi terk etmeye hazırlanma kararı almasının arkasındaki koşullar nedir?  Libya arenasındaki siyasi gelişmeleri takip edenler, Serrac'ın kararının, özellikle şu anda özgür ve tam iradesi ile almış olduğu bir karar olmadığını anlıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda, zamanların ve koşulların arenayı terk etmesi için daha elverişli olduğunu ve bunu gerektirdiğini, ancak onun, kalmakta ısrar ederek bu koşullara meydan okuduğunu da biliyorlar. Bu da onları, Serrac’ın bunu yapmaya zorlandığı ve ayrılmak mecburiyetinde bırakıldığı sonucuna ulaştırıyor. Bu nedenle şunu soruyorlar; bunun arkasında kim var ve karşılığı nedir? Tozu dinmeyen, ganimet ve kazanımlar için ölümüne bir yarışın ve rekabetin döndüğü bir arenada Serrac’ın yerine önerilen alternatif kimdir?
Bir Arap ülkesinin - Lübnan'ın - 1973'teki iç savaş ile patlak veren ve bugüne kadar da devam eden, kendisini felç edip yıkıma uğratan, halkını güven, uyum ve barış içinde yaşamaktan mahrum eden çileden kurtulmasını engelleyen bir lanet ve felaket olan mezhepçi kota sistemi, hafif değişikliklerle, yani bölgeselci bir kisve altında şimdi Libya’ya taşınıyor. Lübnan gibi şimdi Libya da uluslararası tanınırlığa sahip sınırlar içinde tek bayrak ve tek milli marşa sahip ama gerçekte, bölünmüş, ölümcül kanser hücreleri gibi gelişen ve yayılan bölgesel, ideolojik ve haydut milislerin kaderini yönettiği ve kontrol ettiği bir ülke. Milislerin tek amacı ise, kamu malını ve parasını yağmalamak, yolsuzluk, öldürmek ve yakıp yıkmaktır. Haberler ve sızıntılar doğruysa ve çatışan taraflar arasındaki son anlaşma yürürlüğe girecek olursa, silahlı gruplar feshedilecek ve ülkenin petrol kaynaklarından elde edilen gelir, Trablus ve Barka bölgeleri arasında eşit olarak paylaştırılırken Fizan bölgesi bu paylaşımın dışında tutulacak. Ayrıca hükümet ve diğer egemen ve ekonomik kurumlardaki pozisyonların ve düzenlemelerin kota sistemine göre paylaşılmasına da gerçekten karar verildi hatta bu pozisyonlara getirilecek isimler belirlendi.
Peki, bu tür haberler iyimserliğe neden olabilir mi ve nasıl?