Sevsen Şair
TT

Her zaman iş işten geçmiştir

Filistinliler bugün Arap Barış Girişimi’ne bağlı kalıyor ve barışa bir giriş kapısı olarak bu hususta ısrar ediyorlar.
Ancak bu girişim onlara kırk yıl önce Suudi Arabistan tarafından sunuldu. Suudi Arabistan’ın 1981'deki bu girişimi hakaret ve küfürle karşılandı.
Gazi el-Kusaybi, “Refakatçi Bakan” isimli kitabının 179 ila 193’üncü sayfaları arasında bunun ayrıntılarına yer veriyor.
Kusaybi’nin aktardığına göre Kral Fahd, Filistinli liderleri 1981 yazında Riyad'a çağırdı.
O sıra Veliaht Prens olan Fahd, onlara 8 maddeden oluşan bir barış planı sundu.
İsrail'in tamamen geri çekilmesinden, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinden ve bölge ülkelerinin bir arada yaşaması gibi meselelerden bahsetti.
Filistinlilerin girişime destek olacaklarına ikna olmasının ardından Suudi medyasını topladı ve girişimi duyurdu.
Ardından Fas'a özel bir ziyaret gerçekleştirdi. Girişimin duyurulmasından sonra dünya çapında tepkiler yağdı. İsrail projeyi şiddetle reddettiğini açıklarken, ABD projenin incelenmeye değer olduğunu söyledi.
Bazı Arap ülkeleri projeyi destekledi, bazıları ise reddetti.
Endişe verici birtakım durumlar ortaya çıktı. Bunlardan ilki düzenlenen Körfez Zirvesi’ydi. Zira Kuveyt, projeye dair tutumunun belirsizliğiyle birlikte Filistinlileri etkileyen herhangi bir konuya aşırı duyarlılığı nedeniyle projeyi reddetti.
Körfez İşbirliği Konseyi, Krallığın projeyi Fas’taki Arap Zirvesi'ne sunması yönünde ucu açık açıklamalar yaptı. Filistinlilerin bir kördüğüm olan tutumu ortaya çıktı. Projenin ilan edilir edilmez onlar tarafından desteklenmesi bekleniyordu. Fakat bu olmadı. Filistinliler hızlıca projeyi eleştiren açıklamalarda bulundular. Yaser Arafat her zamanki gibi onlarca çelişkili beyanlarda bulundu. Suudi Arabistan’a gelir, projeyi tamamen desteklediğini söyler; sonrasında ayrıldığında şahsi görüşünün önemli olmadığını, asıl önemli olanın FKÖ liderliğinin görüşü olduğunu söylerdi.
Kral Fahd’ın Arafat’tan kesin ve açık bir tutum sergilemesi yönündeki tüm girişimleri başarısız oldu.
Fas’a varıldığında herkes projeyle ilgili konuşuyordu. Kral Fahd şaşırmıştı. Arap ülkelerinin çoğunluğu projeyi desteklerken, Suriye ve Filistin çekimserdi. Kral Fahd, Filistin heyetinden bazı üyelerin projeye nahoş ifadelerle saldırdığını ve projeyi ortadan kaldırmak adına Suriyeliler ile Filistinlilerin yoğun çaba sarf ettiklerini işitti.
Kusaybi kitabında, bazı Arap ülkelerinin konferansta nasıl kaos yaratmaya çalıştıklarından bahsediyor. Kral Hasan buna rağmen oturumu kararlı bir şekilde idare etmiş ve ülkeye yönelik herhangi bir saldırıyı mümkün olduğunca önlemişti. Ancak bir sonuca varamayacağı belliydi. Kral Fahd şunları söyledi:
“Suudi Krallığı girişimde bulunmadı ve kimseye bir şey dayatmaya çalışmadı. Suudi Basın Ajansı'na Krallığın bakış açısını ifade eden bir açıklama yaptım. Bunun bir Arap projesi olduğunu söylemedik ve kimsenin benimsemesini istemedik. Ancak dünyadaki bazı ülkeler hızlıca bunu desteklediklerini açıkladılar. Bazı kardeş Arap ülkeleri bunu konferansta sunmamızı istediler ve biz de kabul ettik. Süper güç veya süper güç olmayan ülkelere hiçbir şey taahhüt etmedik. Hiçbir şeye ve kimseye bağlı değiliz. Buraya tartışmak için geldik. Buraya hakarete uğramak için gelmedik. Krallığa karşı hiçbir hakareti kabul etmiyorum ve Suudi projesini kalıcı olarak gündemden çekiyorum! Artık ne istiyorsanız onu yapın!”
Kral Fahd’ın bu sözleri -böyle bir şeyle karşılaşacaklarını ummayan- katılımcılar arasına bir bomba gibi düştü. Böylece Fes’deki zirve yaklaşık yedi saat süren bir oturumun ardından sona erdi.
Sonra Kral Fahd, Marbella’ya gitti. Çok fazla hayal kırıklığı yaşamıştı. Sürekli sarayında kaldı ve oradan yalnızca bir kez çıktı. Kırgınlık ve ümitsizlik içerisinde Arapların tutumundan bahsediyordu. Kral Fahd şöyle derdi:
“Topraklarımız işgal edilmedi ve halkımız yerlerinden edilmedi. Onlar için yapacağımızı yaptık. Fakat sonuç ne oldu? Hakaret!”
Kral Fahd, Filistin delegasyonunun bazı üyelerinin salonun dışında söylediklerini yineliyordu: “Halkın yerinden edildiğini ve topraklarının işgal edildiğini söylüyorlar. Böyle bir durumdalar ve buna rağmen barış istemiyorlar! Krallık neden buna dahil olsun? Bu insanlarla bir anlaşmaya varmak nasıl mümkün olabilir?”
Bu, Kral Fahd’ın barış projesi hikayesinin kısa bir özetidir. Kral Abdullah 20 yıl sonra projeyi yeniden gündeme getirdi. O zamanlar Filistinliler daha önce reddettikleri şeyi kabul ettiler. Araplar bu kez uzlaşı sağladılar, fakat aradan geçen yirmi koca yılın ardından. BAE ve Bahreyn, ilk girişimden kırk yıl sonra, Araplar ve İsrailliler arasındaki durgun suların bir kısmını hareket ettirdiler.
Sonuç ne oldu? Her zaman olduğu gibi hakaretlerle karşı karşıya kaldılar. Reddettiğimiz bir şeyi kabul etmemiz için iş işten geçmesi mi gerekiyor?