Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Nahda Hareketi’nin iflası ve hileleri

“Nahda, adam öldürmekten daha kötüdür.”
Bu, farklı siyasi renkleri ile Tunus halkından göstericilerin Nahda Hareketi’ne karşı düzenlenen gösterilerde atılan ve “Fitne adam öldürmekten kötüdür” (Bakara 2/191) ayetine gönderme yapan sloganlardan biriydi.
Çünkü bazı göstericilere göre Nahda, devletin varlığı ve istikrarı için bir tehdit oluşturuyor.
Öte yandan, suikastlardan sorumlu gizli bir organı (her ne kadar kendisi bunu hep inkar etse de) olduğuna dair suçlamalar dahil birçok kriz nedeniyle iç ve dış güvensizlik krizleri ile yüzleşen Nahda içinde kuşak çatışması da yaşanıyor.
Nahda, iki yaşlı kurucu liderinin arasında bölünmüş durumda. Fikir babası Abdulfettah Moro, bir yandan davet çalışmaları ile politik faaliyetleri birbirinden ayırmak gerektiğini söylüyor, diğer yandan, dava ve davetin anlamına dair yenilikçi yorumlar ile politikayı birbirine karıştırıyor.
Siyasi lideri Gannuşi ise, “siyasi çalışmalarda uzmanlaşmaktan” bahsediyor ama davranışları ile uzun bir siyasi partiler deneyimine sahip ve modern Tunus toplumunu şok ediyor.
Tunus Anayasası’nı ihlal edecek şekilde cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerine paralel uygulamalarda bulunuyor.
Nahda’nın Tunuslaşması ya da Tunus’un İhvanlaşması (Müslüman Kardeşler), Nahda’nın kesin bir yanıt vermeyerek ertelediği ve kaçmaya çalıştığı zor seçenektir.
Gannuşi, meclis başkanlığı makamının beklenti ve emellerinden çok daha küçük olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. Bu yüzden, Tunus’un paralel cumhurbaşkanı olma girişiminde bulundu.
Fakat, Gannuşi ve davranışlarını haklı göstermeye çalışan Nahda ve ortakları dışında Tunuslu partiler ve vatansever seçkinler bunu kabul etmeyip karşı çıktılar.
Özgür Anayasa Partisi Genel Başkanı Abir Musa, Raşid Gannuşi’nin parlamentoyu İhvan’ın Mağrip (Kuzey Afrika) bölgesine yönelik ajandasını uygulamanın bir aracına dönüştürdüğünü söyledi ve şunu ekledi: “Parlamento, Müslüman Kardeşlerin özel ve kişisel çiftliğine dönüştü”.
Gannuşi bir örgüt ya da hareket lideri olma sıfatından vazgeçip, tüm Tunusluları temsil eden bir meclisin başkanı olarak yeni görevine entegre olamadı, çünkü Müslüman Kardeşlere üye olanların ettikleri ve kutsal sayılan yeminini inkar edemezdi.
Örgüte üye olmak için şu yemin edilmeliydi: “Zorluk ve rahatlıkta, iyi ve kötü her durumda emirlerine itaat edeceğime söz vererek kendimi liderliğin emrine veriyorum. Gizliliği koruyacağıma, malımı ve canımı feda edeceğime yemin ediyorum. Bu yemini bozar veya sırrı açıklarsan, artık örgütten değilsin. Sonun cehennem olacaktır. Bu ne kötü bir sondur”.
Nahda düşünsel olarak Uluslararası Müslüman Kardeşler (İhvan) Örgütü ile bağlantılıdır. Bu örgüt, dini açıdan bidatçi, politik açıdan iflas etmiş, din ile devlet işlerini birbirine karıştıran bir örgüttür. Bu nedenle, Nahda ya da İhvan’a bağlı herhangi bir grup, kendisi ile bağlarını kopardığını söylese de bu şüpheyle karşılanmaktadır. Nahda’nın yaşlı liderlerinin, siyasi olarak iflas etmesine ve sarsılmasına rağmen Müslüman Kardeşler ve uluslararası örgütüne bağlı kalmalarının, bağlarını koparmamalarının, ondan kopamamalarının nedeni, başka seçeneklerinin olmamasıdır. Zira imajlarını ne kadar parlatmaya çalışırlarsa çalışsınlar, maskeleri düştü ve halk gerçek yüzlerini görerek onlara güvenmemeye başladı. Bu nedenle, seçmenlerini kaybetseler de varlıklarını korumak için bu uluslararası örgütle bağlarına sıkı sıkı tutunuyorlar. Örgütlenmeye dayalı olan İhvan ise din ve takvayı, yaltaklanma, aldatma ve sahtekarlık için kullanan bir örgüttür.
Kavramlarla oynamak ve halden hale geçmek bu grubun alışılagelmiş yöntemidir.  Nitekim Nahda’nın iki numaralı ismi Moro, “Siyasetten el çekmeye ve kamusal işlerle ilgili diğer meşguliyetlerle ilgilenmeye karar verdim” diye bir açıklama yaptı. Ama bizler, siyaset dışında “kamusal işler” kavramının Moro için ne ifade ettiğini bilmiyoruz. Acaba çıkarlar söz konusu olduğunda siyasete geri dönmek için kapıyı aralık bırakmak demek olabilir mi? Zira Moro, Nahda’nın  eski Tunus cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali ile çatıştığı 1991 yılında istifa etmiş ama Arap Baharı ile geri dönmüştü.
Moro geri çekilirken Gannuşi, bölünmeler, istifalar ve kendisine karşı toplanan imzaların ışığında Hareket’in kendi içinde azımsanmayacak sayıda bir grup ona karşı olmasına rağmen hala makamına sıkı sıkıya tutunuyor. Nahda Hareketi “İhvan” cübbesi altından çıkacak mı yoksa biat ettiği örgütün cübbesi altında kalmak için takiyye yöntemine mi başvuracak?
Yurt dışındaki bir örgüt için Tunus’taki ulusal akıma karşı kürek çekmenin, Nahda’nın çıkarına olmayacağını düşünenlerin, Gannuşi’nin üçüncü liderlik dönemine karşı çıkmalarından kaynaklanan bölünmelerin işaretleri görülse de, mevcut yaşlı liderlerinin esiri oldukça Nahda’nın İhvan’dan kurtulmasının kolay olacağını zannetmiyorum.