Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Ford’un hikayesi

Tarih boyunca yaşamış olan önemli girişimciler söz konusu olduğunda, American Ford Motor Company'nin kurucusu Henry Ford'dan bahsetmek gerekir. Ne büyük serveti ne de sanayi imparatorluklarının yüzyıldan fazla bir süredir devam etmesi nedeniyle tarih boyunca diğer işadamlarından bir farkı yoktu. Ancak Ford'un otomobil endüstrisinde yaptıkları, bu endüstriyi etkiledi ve bugünkü haline dönüştürdü. Sonuç olarak, dünya çapında hareketlilik biçimini değiştirdi.
Henry Ford, 1863 yılında ABD’nin doğusunda Detroit şehrinin dışındaki bir çiftlikte dünyaya geldi. Küçük yaşlardan beri tarıma ilgisi yoktu. Aksine çocukluğundan beri makinelere büyük ilgi duyuyordu. Kol saatlerinin söküp takmayı severdi. Çiftlik araçlarının nasıl çalıştığı onu büyülerdi. Buhar makinesi onun için bir ilham kaynağıydı. 20’li yaşlarında Detroit’e taşındığında Edison Elektrik Fabrikasında mekaniker olarak çalıştı. 30’lu yaşlarının başında başmühendislerden biri oldu. Bir Alman mühendisin yakıt motoru hakkında yazdığı bir makaleyi okuduğunda, bu teknolojilerin geleceğe hakim olacağını anladı. Bir gün bisiklet lastiklerinin yardımıyla ilkel bir araba yapana kadar kendi motorunu geliştirmek için çok çalıştı. Yaptığı ilk arabanın frenleri yoktu ve geriye gidemiyordu. Motorunda da sık sık aşırı ısınma problemi görülüyordu.
Ford, araba üretmek üzere bir şirket kurdu. Yeteneklerine inanan yatırımcılar tarafından finanse edildi. Ancak çalışma şekli, müşterilerin büyük bir bölümü olan zenginleri hedefleyerek şirket getirisin olabildiğince çabuk maksimize etmek isteyen yatırımcılara uygun değildi. Ancak Ford, otomobillerinin kalitesini arttırma ve üretim maliyetini düşürmekle ilgileniyordu. Yalnızca yüzde 15'lik bir paya sahip olduktan sonra, yatırımcılar tarafından kurduğu şirketten uzaklaştırıldı. Ancak Ford pes etmedi, diğer yatırımcıların ilgisini çekmek için motor geliştirmeye devam etti. Yarış arabaları üzerine yoğunlaştı. Yarışmalardan birine de kendi yarış aracıyla girip yarışı kazanmayı başardı. O zamana kadar hiçbir yarışta araba kullanmamıştı. Yarışı kazandıktan sonra yatırımcıların ilgisini çekmeyi başardı. Ancak bu kez kendi özel şirketi ve kendi şartlarıyla…
Henry Ford, kendi şirketinde birçok araba modeli üretti. Ürettiği bu modelleri alfabetik isimler verdi. Her model bir öncekinden daha üst oluyordu. İngiliz alfabesindeki yirminci harf olan ‘T’ modelde ürettiği araç düşük maliyeti ve yüksek kalitesi ile ön plana çıktı. Daha sonra bu araba Amerikan çevrelerde popüler hale geldi. Hatta birçok Amerikalının sahip olduğu ilk otomobil oldu. Ford, zenginler yerine orta sınıfı hedefleyen bu modelle amacına ulaşmış oldu. Ford, Ekim 1908'den Mayıs 1927'ye kadar yirmi yıl boyunca Model T'yi üretmeye devam etti. Bu süre içerisinde 15 milyondan fazla otomobil satıldı.
Ford, ilk yıllarda önemli ölçüde tek bir otomobilin üretim maliyetini düşürmeye ve üretim süresini kısaltmaya odaklandı. Seri üretim ilkesine öncülük etti. Ayrıca otomobil fabrikalarında montaj hattı yöntemini benimseyen ilk kişi oldu. Montaj fikri, arabaların montaj birimleri arasında hareket etmesidir. Her birim, tüm araçlarda bir görevi yerine getirir. Bu yöntemle otomobilin üretim süresini 12 saatten sadece 6 saate indirebildi. Ford, bu şeklide üretim maliyetini düşürmeyi başardı. Rakipleri araçlarını yaklaşık 2 bin dolardan satarken, Ford, Model T’yi 850 dolardan satışa sunuyordu. Bu modelin pazar payı, tüm rakip otomobil şirketlerininkine eşitti! Diğer otomobil fabrikaları da, ufak farklılıklarla bugün hala kullanılmaya devam edilen o yöntemi izlemeseydi, karşısında rekabet edemeyeceklerdi.
Henry Ford, Amerikan endüstrisinin çehresini değiştirmeyi başardı. Amerika'yı otomobil endüstrisinin haritasına yerleştirebildi. Otomobilleri ortalama bir Amerikalının hayatının bir parçası haline getirdi. Ondan önce arabalar sadece zenginler için mevcuttu. Bu, seyahat sorunlarına bir çözümden çok sosyal bir alakaydı. Vizyonu, karizmatik kişiliği, sebatı ve kararlılığı sayesinde otomotiv endüstrisinde ismini global bir marka haline getirmeyi başardı. Yüzyıldan fazla bir süredir arabaları dünyayı işgal etti ve yaşam tarzının bir parçası oldu. Ford'un arabaları hayatın önemli bir parçası yapma konusundaki ısrarı olmasaydı, bu yöntem insan yaşamının kalitesini yükseltmede çok gecikmiş olurdu. Ford, şirketin başlangıcında finansal getirileri önemsemedi. Bunun yerine her zaman hizmet ve kaliteye odaklanılması gerektiğini söyledi. Kârlar ise bu kalitenin sonucudur. Geçtiğimiz yüzyılın ilk yirmi yılında Ford şirketinde kaydedilen başarılar da bunun kanıtıdır.