Bu hafta gözler, araştırmacılar ve tarihçiler için uzun bir süre boyunca malzeme olarak kalacak seçim dizisinin kalan bölümlerini izlemek için yine ABD’ye yönelmişti. Seçimler hile, manipülasyon, dürüst olmamak, hatta darbe girişimleri ve anayasayı zayıflatmak gibi yerleşik demokrasilere aşina olmayan ifadeleri duymamıza neden oldu.
Nadir görünen bir şekilde ülkenin ordusunu siyaset bataklığına sürüklemenin tehlikesine karşı uyarıda bulunan ABD’nin 10 eski savunma bakanı şu ifadeleri kullandılar:
“ABD seçimleri ve bunun sonucunda gerçekleşen barışçıl iktidar devir teslimi demokrasimizin ayırt edici özellikleridir. Diğer tüm savaşlarımızın toplamından daha fazla ABD vatandaşının hayatına mal olan trajik bir vaka dışında (1860'da Abraham Lincoln’ün başkan seçilmesi ve bunu izleyen Amerikan İç Savaşı olayları) ABD, 1789'dan beri bölücü çatışmalar, savaş, salgın hastalık ve ekonomik bunalım dönemleri dahil olmak üzere bu tür barışçıl geçişlerin kesintiye uğramadığı bir sicile sahip. Bu yıl bir istisna olmamalı.”
Dick Cheney, Ashton Carter, William Cohen, Mark Esper, Robert Gates, Chuck Hagel, James Mattis, Leon Panetta, William Perry ve Donald Rumsfeld’tan söz konusu bakanlar grubu, 3 Ocak'ta Washington Post gazetesinde yayımlanan, kamuoyuna yönelik alışılmadık açık mektuplarında şunları söylediler:
“ABD silahlı kuvvetlerini seçim anlaşmazlıklarının çözümüne dahil etmeye yönelik devam eden girişimler bizi tehlikenin, hukuksuzluğun ve anayasa ihlallerinin hakim olduğu bir ortama sürükler. Bu gibi adımları yönlendiren ya da gerçekleştiren sivil ve askeri yetkililer, cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmak da dahil, atacakları adımların ülkemiz üzerindeki ciddi sonuçlardan sorumlu tutulacaktır.”
Eski bakanların mesajı, Başkan Donald Trump'ın protestoları bastırması için orduya sokaklara inme baskısı yaptığına dair haberlerin ardı ardına geldiği, Başkan’ın aşırı sağcı destekçilerinin şiddet olaylarının karıştığı gösteriler planladığına dair söylentilerin olduğu bir zamanda yayınlandı. Söylentilere göre bu şiddet olayları, Başkan’a ordudan sokağa inmesini isteme yetkisi verip iktidar devrini geciktirmek için kullanacağı bir argüman sağlayarak olağanüstü hal ilan etmesine zemin sağlayacak. Bu tür senaryolar birçok kişinin gözünde bir fanteziydi. Ancak Trump’ın seçimleri sorgulaması, başkan seçilen Joe Biden'ın göreve başlamasını durdurmaya yönelik umutsuz girişimleri nedeniyle artık hiç kimse hiçbir şeyi göz ardı etmiyor. Eski bakanları bu mektubu yayınlamaya iten de buydu.
İnsanlar henüz bu mektubun etkisinden kurtulamadan Trump'ın Georgia eyaletinin en üst düzey seçim yetkilisi ile yaptığı, Seçiciler Kurulu tarafından onaylanmasından sonra dahi başkanlık seçimlerinin sonuçlarını değiştirmek için kendisine baskı uyguladığı görüşmenin kayıtları gündeme düştü. Bu, şiddetli bir reaksiyona neden oldu. Ayrıntılarına geniş çapta yer verilen ve tüm dünyaya yayılan bu konuşma nedeniyle ABD’de güçlü sesler, bunun bir darbe girişimi olduğu ve Amerikan demokrasisini baltaladığı düşüncesiyle Trump'ın yargılanması, seçim sonucunu sorgulama girişimlerini destekleyen Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin de cezalandırılması çağrısı yapmaya başladı. Büyük medya kuruluşları, dün Kongre’deki seçim sonucunun onaylanması oturumunda karşı oy veren Cumhuriyetçi Kongre üyelerini eleştirdiler ve eylemlerini demokrasinin tüm ana dayanaklarından bir sapma, milyonlarca Amerikalının oylarını iptal etme girişimi olarak tanımladılar. Yaptıkları şeyin, ABD demokrasisinde derin yaralar bırakacağı uyarısında bulundular ve bunun aynı zamanda Biden'ın başkanlığını itibarsızlaştırmaya yönelik haksız bir girişim olduğunu vurguladılar.
New York Times gazetesi, editör kadrosu tarafından hazırlanan başyazısında Trump'ın tekrar Kongre'de yargılanmasını ve siyasi çalışmalarını sürdürmesinin engellenmesini talep etti. Seçim sonuçlarına müdahale etme çabalarına, özellikle de Georgia eyaletinin üst düzey seçim görevlisini eyalette düzenlenecek seçim sonuçlarını değiştirmeye, seçimin kazananı olması için gereken 11 bin 780 oyu sağlamaya ikna etme girişimine atıfta bulundu. Gazete yazıda ayrıca şu ifadelere de yer verdi:
“Sadece kayda geçirmek amacıyla şunun altını çizmek istiyoruz; hem federal hem de eyalet yasalarına göre sonuçlarla oynamak veya başka bir kişiyi buna azmettirmek suçtur ve kesinlikle azli gerektirmektedir. Görevinin sona ermesine yalnızca iki hafta kalmasına rağmen (bu süre zarfında devlet Kovid-19 salgınıyla yüzleşmeye odaklanmalı) belki de ülke tarihinin yasalara en çok karşı çıkan ve en yetersiz başkanı olan Bay Trump'ın Kongre önünde ikinci kez yargılanmakla kalmayıp aynı zamanda suçlu bulunmasını ve bir daha bir kamu görevi üstlenmekten mahrum bırakılmasını gerektiren güçlü bir argüman var.”
Kongre’de dün başkanlık seçimlerinin sonucunu onaylamak için düzenlenen oturum, seçilen başkanın 20 Ocak'ta yemin etmesi ile sona erecek sürecin düzenlemelerinin tamamlanması için anayasal prosedürler çerçevesinde yapılmış sembolik görüşme olacaktı. Fakat dramatik seçim oyununun bir başka bölümüne dönüştü. Oturumdan önce Trump, bir dizi eyaletin seçim sonuçlarını kabul etmeyi geciktirmek veya reddetmek, böylece Biden lehine olan oylarını iptal etmek için makamı gereği oturuma başkanlık eden yardımcısı Mike Pence'e baskı yapmaya çalıştı. Kongre’deki oturumun öncesinde Twitter’dan paylaştığı mesajında, başkan yardımcısının oylama sonuçlarının Biden lehine manipüle edildiği iddia edilen eyaletlerdeki Seçici Kurul üyelerinin oylarını reddetme yetkisine sahip olduğunu yazdı. Kongre oturumuna gölge düşüren bu sözlerin anayasal bir desteği yok. ABD anayasasında yapılan 12’inci değişiklik şöyle: “Senato’da düzenlenecek oturumun başkanı, Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin huzurunda sonuç belgelerini açar ve ardından oy sayımı yapılır.”
Bu, başkan yardımcısı olduğu için oturuma başkanlık edecek Mike Pence’in görevinin, her eyaletin Seçiciler Kurulu’nun oylama sonuçlarının yer aldığı zarfları tek tek açmak, oyları saymak ve ardından üyelerin onayına sunmak olduğu anlamına geliyor.
Mike Pence’in yardımcıları dünkü oturumdan önce medyaya, başkan yardımcısının seçim sonucunun onaylanmasını reddetme yetkisine sahip olmadığı açıklamasını yaptılar. Ancak bu, bir grup Cumhuriyetçi Kongre üyesini, gerek Senato gerekse Temsilciler Meclisi’ndeki sandalyelerini kazanmalarını sağlayan seçim sonuçlarına karşı oturumu popülist bir siyasi gösteriye dönüştürmekten alıkoymadı. Bu üyeler, Biden’ın zaferine şüpheyle yaklaşırken kendilerinin aynı yöntem ve aynı seçim kartlarıyla seçimlerde elde ettikleri zafer konusunda sessiz kalıyorlar. İroniktir ki neden oldukları kargaşa, Senato'daki iki koltuk için Georgia eyaletinde düzenlenen ikinci tur seçimlerde seçmenlerin çoğunluğunun Demokrat adaylara oy vermesine yol açarak bir darbe daha almalarına katkıda bulundu. Bu yazı yazılırken, Demokrat aday Raphael Warnock’un Cumhuriyetçi Senatör Kelly Loeffler’e karşı zaferi kesinleşmişti. Böylelikle Warnock, Georgia eyaletinin Senato’daki iki koltuğundan birini kazanan ilk siyah, Amerikalı oldu. Diğer koltuğa gelince; genç Demokrat aday Jon Ossoff rakibi Cumhuriyetçi Senatör David Perdue'nin önüne geçmiş durumda. Sonuç beklendiği gibi onun lehine sonuçlanırsa Demokratlar hem Temsilciler Meclisi hem de Senatoyu kontrol edecek ve Biden yönetimine programlarını uygulaması için güçlü bir yetki verecek.
ABD demokrasisi, Trump ve partisi ile seçmen tabanındaki bazı fanatiklerin neden oldukları bir zorluk ve absürt bir an yaşıyor. Bu krizin yönetilme biçiminin birçok sonuçları olacak. Trump ve yandaşları girişimlerinde başarısız olmuş olabilirler ancak özgür dünya liderliğiyle övünen bir ülkede demokrasinin temellerini baltalayacak siyasi oyunu daha iyi yönetip başarılı olacak başka bir başkanın gelmeyeceğinin garantisi nedir? ABD kendi seçim dramına, demokratik sürecinin önemli yönlerinde ortaya çıkan ve onarılması gereken eksikliklere bu kez göz yumamaz.
TT
Amerikan demokrasisinin kusurları
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة