Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Bay Martin Husiler için endişeli!

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi İngiliz Martin Griffiths endişeli… Ki bu, herhangi bir endişeden ziyade ABD’nin Husi milislerini terör örgütü olarak sınıflandırma kararının etkileri hakkında duyduğu büyük bir endişe...
Bu, Griffiths’in BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifing sırasında ortaya çıktı. Griffiths, kararın geri çekilmesi için çağrıda bulunan BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreteri’ne destek verdiğini vurguladı. Griffiths Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Bu kararın tarafları bir araya getirme çabalarını baltalamasından korkuyoruz” ifadelerini kullandı.
Bay Martin, “kabadayılar” gibi sert bir adım atarak, BM Haberleri sitesinde yer alan bilgilere göre sınıflandırılmış olsun ya da olmasın Husiler de dahil olmak üzere tüm taraflarla iletişim kurma taahhüdünü vurguladı. Yani Pompeo’nun ve başkanı Trump’ın sözlerinin “bir önemi yok”. Elbette, “herkesin” artık Trump'a ve adamlarına karşı cesur olmasına binaen gecikmiş bir cesaret!
Her halükârda BM ve onun temsilcisinin ve pek çok batı ülkesinin bu “omurgasız” -bu en düşük vasfı- duruşu yeni bir şey değil. Bu, Yemen’deki çözümü “engellemek” için bilinçli bir yaklaşım. Ancak bu karşı koyma neden? Bu sorunun birkaç cevabı var ve bunun çoğu öngörü ve beklenti dünyasına bazıları ise gerçek dünyaya ait.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo daha önce yaptığı bir açıklamada ABD’nin Husi örgütüne karşı attığı “geç” adımı değerlendirerek, “Sınıflandırma, Husileri sivil nüfusu, altyapıyı ve ticari taşımacılığı tehdit eden sınır ötesi saldırıları başta olmak üzere terör eylemlerinden sorumlu tutmayı amaçlamaktadır” dedi.
Yani daha açık bir ifadeyle söylemem gerekirse Aden Körfezi, Umman Körfezi ve Kızıldeniz’deki uluslararası deniz ticaret geçişlerine musallat olan İran destekli Husi belası uluslararası bir mesele olarak ele alınması gereken bir konu. Bu birincisi. İkincisi de Yemen, İran karargahına dönüşmüş bir vaziyette ve ayrıca İran rejimi ile el-Kaide ve benzeri örgütlerin “ittifak” halinde olduklarını ve birlikte çalıştıklarını da biliyoruz. Dolayısıyla bu da uluslararası bir mesele ve küresel bir sorun teşkil ediyor. El-Kaide çeteleri ve İran hücrelerinin faaliyetlerinden en çok zarar görenler Batı ülkelerinin ta kendisi. Baylar, gerçekten nasıl düşünüyor ve hangi siyasi ve “ahlaki” ölçü ile meseleleri tartıyorlar?!
Hatırlatmak için; Husi örgütüne karşı atılan bu siyasi ve kanuni adımlar yeni değil. Zira 2015 yılının Nisan ayında Washington ve BM Güvenlik Konseyi, 2216 sayılı BM kararı uyarınca Abdulmelik el-Husi’yi, mali ve diğer yaptırımlar listesine almıştı. Aynı zamanda yaptırımlar Ebu Ali el-Hakim ve Abdulmelik el-Husi’nin kardeşleri Abdulhalık ve Yahya gibi diğer Husi liderlerini de içeriyordu.
ABD tarafından mesele bu şekilde. Diğer taraftan 2019 yılının haziran ayında Arap Parlamentosu Husi milislerini terör örgütü listesine alarak BM ve Arap Birliği ülkelerinden de aynı şeyi yapmalarını istemişti.
BM Yemen Özel Temsilcisi İngiliz Martin Griffiths’in ABD’nin Yemen’deki İran destekli Husi örgütünü terör listesine alma kararı karşısındaki isteksizliği, öfkesi ve endişesi, uluslararası hasarın derinliğini ve Yemen meselelerindeki yıkıcı rolünü özetliyor.