Bülent Şahin Erdeğer
TT

İslam’da cariyelik ve muta nikahı var mı?

Kur'an'da önemli bir yer tutan cariyelik konusunun bugüne kadar akıl ve Vahyin insaf ölçüleri dairesinde irdelenmesi gerekmez miydi? Bu büyük boşluğu doldurma çabalarından biri olarak kaleme alınan nadir çalışnmalardan biri olarak Ali Rıza Demircan hoca cariyelik ve etrafında geliştirilen muharref algıları çok isabetli biçimde ortaya koymakta. (Yazımızın sonunda daha detaylı çalışmalara atıfta bulunuyorum)
Kur'an'ın temel değerlerinden 30 yıl içinde yeniden cahiliye değer ve kavramlarına rücu eden Müslüman toplumu gerek erkek savaş esirleri gerek cariye yani kadın savaş esirleri hakkında Kur'an'ın getirdiği yenilikleri maalesef geliştiremedi.
"Cariye"lerle yani savaş esiri kadın ve kızlarla geliştirilecek insani ve ailevi hukuk ile mut'a nikahı gibi hukuki düzenlemeler birbirinden kopartıldı. Birbirinden kopartılan bulmacanın kopuk parçaları da başka tablolara yama biçiminde kullanıldı...
Meseleyi bu sebeple kadın hakları bağlamında değil Kur'an'ın değer ve kavram sistematiğinin bozulması Kur'an'ın hedeflediği değişim çizgisinin sekteye uğratılması bağlamında değerlendirmek lazım.
Makasıd-ı Kur'aniyye'de (Kur’an’ın hedeflerinde) kaldırılması hedeflenen köleliğin kaldırılmayıp zaten haram değil denerek devam ettirilmesi zahirciliğin/lafızcılığın dinin esprisinin önüne geçmesi sebebiyledir.
Genel olarak ulaştığım nokta odur ki, Savaşta esir düşen kadınlar ve erkekler askerler arasında paylaştırılırlar.
Askerler kadınlarla evlilik ya da hizmetçilik gibi şartlarla belirli bir antlaşma yaparlar. Bu antlaşma (yemin) savaş koşulları/dönemi içinde geçerlidir/geçicidir ve savaş bittiğinde kadın ya da erkek eski hayatına dönme ya da yeni hayatında devam etme hakkına sahiptir.
İşte bu antlaşma Nisa 4/24'te ve sahih rivayetlerde anlatılan mut'a nikahının da konumunu da tanımlar.
Kur’an bağlamında mut’a nikahı, ne Sünnilerin dediği gibi tamamen yasaklamış ne de Şiilerin dediği gibi tamamen her zaman zarfında serbest bırakılmıştır. Şiilerin iddia ettiği gibi normal hayat içinde herhangi bir kadınla geçici evliliği helal görmek fuhşu dini kılıfa sokmak anlamına gelir. Sünnilerin geçici evliliğin her şartta yasaklandığına dair delil getirdikleri rivayetlerin bağlamı ise şudur: Savaş sırasında Yahudilerle barış anlaşması imzalayan Resulullah’ı dinlemeyen bazı askerler kadınlara esir muamelesi yaparak muta yapmışlar. Resulullah da devlet başkanı olarak barış anlaşmasına aykırı olarak bu işi yapanlara karşı ilgili sözleri söyleyerek yaptıkları geçici evliliklerin geçersiz olduğunu belirtmiş ve bu hareketlerini yasaklamıştır.
Kur’an’daki savaş hukuku, savaş dönemi bağlamında hem esirin hayat ve barınma hakkını korur hem de bir “yaşam için tebliğ” metodudur. Bu dönem boyunca esirler o toplumun ve ailenin bir parçası olurlar. İsterlerse evlenebilirler isterlerse başka türlü hizmet ederler vs.
Kur’an’a göre savaş esirleriyle nikahsız cinsel ilişki kurulamaz. Nikah da rızaya dayalı karşılıklı bir antlaşma/sözleşmedir. Aksi durumu meşru görmek savaşlarda sıklıkla başvurulan tecavüz silahını da bilerek ya da bilmeyerek meşrulaştırmak demektir.
Konuyu daha detaylı araştırmak isteyenler için okuma listesi
Mevzunun Müslümanların tarihi ve mezhepler açısından tarih içerisinde nasıl algılandığı ve konuyla ilgili görüş çeşitliliği için daha detaylı şu çalışmalara müracaat edilmelidir:
Doktora tezi: "Kur'ân âyetleri ışığında savaş esirlerinin durumu", Doktora tezi, Haşim Özdaş, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2019, 236 s.
Makale: "İslam'ın Köle ve Cariye Sorununa Yaklaşımı", Prof. Dr. M. Zeki Duman, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Fakültesi Dergisi Sayı:12, yıl: 2011/1 (1-54)
Kitap: "Kur'an ve Sünnet Işığında Cariyeler ve Sömürülen Cinsellikler", Ali Rıza Demircan, Ensar Neşriyat, 2014
Selam ve dua ile