Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Washington ve Husiler: Açmaz mı yoksa strateji mi?

Yeni ABD yönetimi, Trump yönetiminin Yemen'deki insani durum dolayısıyla Husilerin terör örgütleri listesine alınmasına dair sunduğu karar taslağını iptal etti. Ancak ABD Dışişleri Bakanı, Washington'un Yemen'de barışı, güvenliği ve istikrarı tehdit eden eylemlerde bulunduklarından ötürü Husi liderlerinden Abdülmelik el-Husi, Abdülhalık Bedrettin el-Husi ve Abdullah Yahya el-Hakim'e yönelik yaptırımların sürdürülmesine karar verildiğini açıkladı. Ayrıca Bakan, Husilerin ve liderlerinin faaliyetlerini yakından izlemeye devam edileceğini söyledi.
Burada akla şu soru geliyor: “Husilere yönelik yaptırımların kaldırılması seçim vaatlerine bağlılığın bir sonucu muydu yoksa bir stratejinin mi?”
Birkaç nedenden dolayı bu soruya cevap vermek zordur. Bunlardan ilki yeni yönetimin, eski yönetimin son on gününde Husilere uygulanan yaptırımları kaldırmaya karar vermesidir.
Trump yönetiminin Husi örgütünü terör listesine koyma kararının yeni yönetimi zor bir duruma sokmak amacıyla aldığına inanılıyor. Belki de bu yüzden yeni yönetim hızlı bir şekilde söz konusu yaptırımların kaldırıldığını duyurdu. Ancak Washington şimdi örgüt liderlerine yönelik yaptırımları uygulamaya karar verdi. Bu karar, Biden yönetiminin sopayı ortadan tuttuğu anlamına geliyor. Bununla Biden yönetiminin taahhüt ettiği üzere bir diplomatik çözüm arayışını kastediyorum. Fakat soru hala ortada duruyor: Biden yönetiminin yaptırımları kaldırması bir seçim taahhüdü mü? İki yönetim arasında bir çatışma mı? Yoksa bir strateji mi?
Eğer bir anlaşmazlıksa, Husi liderlerine yönelik yaptırımlar neden kaldırılmadı? Eğer bir stratejiyse yeni yönetimin bir müzakere ve diploması yönetimidir. Burada İran’a bir mesaj vardır. Öyleyse Washington’ın Suudi Arabistan'ı ve Körfez'i, yirmi günde geçtiğimiz dört yıldan daha fazla savunacağı sözü vermesinin ne anlamı var?
ABD Dışişleri Bakanı, Husilerin acımasızlığı ve kötülüğüyle ilgili şu altı hususu zikretti: Yemen'in geniş bölgelerinin güçle kontrol altına alınması, ABD’nin Körfez'deki ortaklarına saldırılması, müttefiklerinin ve kendisinin vatandaşlarının kaçırılıp işkenceye maruz kalmaları, insani yardımların kaçırılması, Husi kontrolü altındaki bölgelerdeki insanlara baskıyla ve zorbalıkla muamele edilmesi ve 30 Aralık 2020’de Yemen'deki meşru hükümete karşı ölümcül saldırı.
Ayrıca Bakan, Husilerin eylemlerinin ve çıkarmış oldukları sorunların çatışmayı uzattığını ve ağır insani maliyetler doğurduğunu söyledi. Şüphesiz burada akla şu soru geliyor: Husilerin eylemlerinin ağır insani maliyetler doğurduğunu itiraf etmek, Husilere yönelik yaptırımların kaldırılmasının insani nedenlerden kaynaklandığını söylemekle nasıl bağdaşır? Dolayısıyla Washington'un, seçim taahhütleriyle mi yoksa bir stratejiye göre mi hareket ettiği açık değil. Ancak kesin olan şey şu ki, yeni yönetim, artık göz ardı edilemeyecek şekilde mevcut gerçekliğin aksine hareket ediyor. Zira Husiler teröristtirler. Washington İran’la ‘medeni’ bir şekilde müzakere imkânı olmadığını çok yakında fark edecek. Çünkü İran, yalnızca gücün dilinden anlıyor.
Washington için en önemli soru şudur:
“İran'ın terörist Kasım Süleymani'nin öldürülmesine tepkisini hatırlıyor musunuz?”
Buradan başlayın.