Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Trump’ın intikamı

Eski ABD başkanı Donald Trump’ın Senato’daki yargılamada aklanması beklenen bir sonuçtu. Ama Trump suçsuz olduğu için aklanmadı, zira yargılanmasını gerektiren olaylar herkesin gözü önünde ve bilgisi dahilinde yaşandı. Aklandı, çünkü partiler arasındaki kutuplaşma en yoğun, Amerikan toplumu içindeki bölünme en tehlikeli aşamalara ulaşmış durumda. Senato’daki duruşma Trump’ı beraat ettirdi, fakat Cumhuriyetçi Parti’nin çoğunluğu eski başkanın yanında yer aldığı için kınandı. Partinin Trumpizm olgusu ile ikileminin boyutunu, ABD içinde ve dışında pek çok kişiyi kaygılandıran popülizmin yayılması, aşırı ve ırkçı sağcılığın yükselişi ile ABD’nin yaşadığı krizi ortaya çıkardı.
Seçim ve siyasi partisel hesapları nedeniyle Kongre’de Trump’ı suçlamaya cesaret edemeyen Cumhuriyetçiler, başkalarının başlatacağı kovuşturmalarla kendisinden kurtulmayı umuyorlar. Cumhuriyetçi Parti’nin Senato Lideri Mitch McConnell, Trump’ın aklanması lehine oy verdikten sonra yaptığı savunmasında bunu açıkça belirtti. Konuşmasında eski başkanı kınadı ve onu Kongre baskınına yol açan kışkırtmadan pratik ve ahlaki açıdan sorumlu tuttu. Bazı insanların ona karşı davalar açarak peşini bırakmayabileceğini ifade etti. Ancak Cumhuriyetçi liderlerin umutları bu kadar kolay gerçekleşmeyebilir, çünkü asıl sorunları Trump’ın kendisi değil,  partiye musallat olacak ve ABD'yi belki de uzun süre endişelendirecek bir olgu olan Trumpizmdir. Trump, her halükarda, partisi için bir öcü olarak kalacak çünkü arenayı terk etme niyetinde değil. Geri dönmeyi ve belki de kendisini hayal kırıklığına uğrattıklarını veya ona karşı "komplo kurduklarını" düşündüğü kişilerden intikam almayı planlıyor.
Bir sonraki savaşın ilk kurşunu, önceki gün atıldı. Eski başkan, McConnell'e karşı şiddetli bir kampanya başlatarak, onu başarısız bir politikacı olarak niteledi ve partinin Senato'daki grubunun liderliğinden azledilmesi çağrısında bulundu. Kendi üslubunu taşıyan öfkeli açıklamasında Trump, McConnell’den “zayıf ve somurtkan” diye bahsetti. Cumhuriyetçi Parti’nin Senato’daki liderliğine aday olmak isteyen rakiplerini destekleme sözü verdi ve partinin “McConnell gibi liderlerle saygın ve güçlü olamayacağı” ifadesini kullandı. Ama bu noktada durmayıp savaşın sınırlarını genişletti. Partinin liderliğinde kalma niyetinde olduğunu ima etti. Halk tabanı ile kendi gündemini, hareketinin "Önce ABD" sloganını destekleyecek adaylara yardım edeceğine işaret etti.
İşte Cumhuriyetçi liderlerin asıl sorunu bu. Kamuoyu yoklamalarına göre Trump, Cumhuriyetçi seçmenlerin yaklaşık yüzde 70’nin desteğini almayı sürdürüyor. Bu, parti ve Kongre üyelerine, özellikle de önümüzdeki yıl seçimlere girecek olanlara baskı yapabilmesi için eline güçlü bir koz veriyor. Cumhuriyetçi politikacıların Trumpizm korkusu, Kongre'de onun suçlu bulunmaması lehine oy vermeleri sırasında belirgin bir biçimde görüldü. Partinin Temsilciler Meclisi ve Senato'daki üyelerinin çoğununun onun arkasında sıraya girmelerinin nedeni, onu sevmeleri ve desteklemelerinden ziyade, ona karşı durmanın bir daha seçilme fırsatlarını ortadan kaldırabileceğini ve siyasi hayatlarını sona erdirebileceğini düşünmeleri. Nitekim bu, geçmişte ona karşı çıkan bazılarının başına geldi ve son seçimlerde kaybettiler. Hatta bazıları hayatları için endişelendiklerini açıkça dile getirdiler. Eski başkanın destekçileri arasındaki aşırılık yanlısı tabana mensup bazılarının web siteleri, Trump’a karşı komploya katıldıklarını düşündükleri kişilere karşı nefret ve kışkırtma mesajlarıyla dolu. Dolayısıyla, gerek Temsilciler Meclisi’nde gerekse Senato'da onun aleyhine oy veren sınırlı Cumhuriyetçi grup gerçekten de inanılmaz bir cesaret gösterdi. İlkeleri diğer tüm hesaplardan üstün tuttular. Trump ile karşı karşıya gelmemeyi, demokrasinin merkezine yapılan bariz saldırının ardından güçlü bir mesaj vererek büyük ve genel menfaati korumak yerine partisel menfaat ve hesaplarını önde tutmayı seçen partilerinin liderlerini ifşa ettiler.
Cumhuriyetçi liderler şimdi, ister New York'taki vergi usulsüzlüğüyle ilgili suçlamalar, ister seçim sürecini etkileme girişimine yönelik yürütülen soruşturmalar sonucunda Trump aleyhine açılabilecek davalara umut bağlıyorlar. Nitekim, Trump’ın eyaletin en yüksek seçim yetkilisi ile yaptığı ve kendisini başkanlık seçimlerinde oylamanın sonucunu değiştirmeye, Biden’ın kaybedip kendisinin kazanması için 12 bin adet oy pusulası bulmaya ikna etmeye çalıştığı telefon görüşmesi kaydına dayanarak Georgia’da başlatılmış bir soruşturma var. Trump hakkında Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin açıkladığı bir soruşturma daha yürütülüyor. Soruşturmayı yürütmek ve Kongre baskını olaylarını incelemek için bağımsız bir özel komisyon kuruldu. Bu soruşturma, eski başkanı suçlu bulup baskına yol açan kışkırtmaların sorumluluğunu ona yükleyecek şekilde sonuçlanabilir.
Ne var ki Trump, bu soruşturmalardan ve davalardan herhangi birinden suçlu bulunsa da, kurtulmayı başarsa da sorun olmaya devam edecek. Zira siyasi arenada kalmak ve rol oynamakta kararlı. 2024'te başkanlığa aday olma niyetinde olduğunu da açıkladı. Bir televizyon kanalı ile geri dönme seçeneğini incelediği hatta yeni bir parti kurmayı düşündüğü söylendi. Hakkında başlatılan soruşturmalardan ve açılması beklenen davalardan herhangi birinden mahkum olsa bile Trump, pek çok kişisel yönden kendisine benzediği eski İtalya başbakanı Silvio Berlusconi gibi, siyasi arenada şu ya da bu şekilde etkili olmayı umuyor olabilir. Berlusconi, skandallara ve hapis cezasına çarptırıldığı davalara rağmen ülkesinde siyasi bir rol oynamaya devam etmeyi başardı.
Önümüzdeki aylarda eski başkanın başına ne gelirse gelsin, Trumpizm Cumhuriyetçiler ile ABD'yi huzursuz etmeye devam edecek. Trump’ın etrafında toplanan popülist ve aşırılık yanlısı hareket onun icadı değildi, bu hareket zaten mevcuttu, ama onda Washington'daki siyasi kurumlara ve siyasi elitlere karşı çıkışını ifade eden güçlü bir ses buldu. Aynı şekilde kırsal bölgelerde ve “Pas Kuşağı”nda yaşayan diğerleri de “Önce ABD” ve göçü durdurmak için duvar inşa etme gibi sloganlarını gizli öfkelerinin ifadesi olarak gördüler. Bunlar, Trump'ın muhaliflerine karşı silahı olarak kalacaklar. Cezaevine girdiği veya siyasi olarak tecrit edildiği için siyasi arenada bulunmasa bile, Washington'daki "bataklığı kurutma" sloganlarını benimseyecek başka bir “popülist kahraman"ı beklemeye devam edecekler. Kaldı ki Cumhuriyetçi Parti içinde de Trumpizmin tabanını kendi çıkarları için kullanmayı isteyenler var ve bunlardan bazıları, siyasi savaşları yönetmekte eski başkandan daha akıllı ve tehlikeli olabilirler.
Öte yandan, Trumpizmin destekçileri arasında, silaha sarılmaya ve şiddeti tehlikeli düzeylere yükseltmeye hazır, aşırı beyaz milliyetçiler ve ırkçılar, akılsız popülistlerden oluşan bir akım da var. Yıkılmasına katkıda bulunmak istediği federal hükümete karşı verdiğini düşündüğü savaş kapsamında, 1995’te Oklahoma’daki bir federal binaya saldırı düzenleyen Timothy McVeigh örneği, uzak değil ve hala hafızalarda. Geçen ayki Kongre baskınına katılanlar arasında da siyasi kuruma karşı aynı fikirleri benimseyenler, silahlı şiddete başvurma eğiliminde olanlar vardı.
6 Ocak'taki Kongre baskını olayları sırasında, Capitol Binası’nı basan ve tahrip eden güruhun şok eden görüntülerinin bastırdığı ve birçok kişinin fark etmediği bir olay meydana geldi. Polis, baskın olaylarının arifesinde, biri Cumhuriyetçi Ulusal Komite ofisinin bulunduğu binanın, ikincisi  Demokratik Ulusal Komite ofisinin bulunduğu binanın yakınına yerleştirilmiş iki adet boru tipi bomba buldu. Bu iki bina Kongre'den uzak olmadıkları için, Federal Polis, bu olay ile kesinlikle rastlantı olmayan kongre baskını planı arasında bir bağ olduğunu düşünüyor.
Pek çok kişiye göre aşırılık yanlıları, Kongre baskını ile yetkililere daha güçlü bir şekilde meydan okuma konusunda daha da cesaretlenmiş olabilirler. Washington’daki keskin siyasi kutuplaşma ve ABD’de artan toplumsal bölünmeyle birlikte bu, şiddet riskini yükseltiyor. Bu endişeler, Başkan Joe Biden'ın oylamanın Trump'ı aklayan sonucunun ardından yaptığı açıklamada da kendisine yer buldu. Biden, “Tarihimizin bu hüzünlü dönemi bize demokrasinin kırılgan olduğunu hatırlatıyor” diyerek, şiddet ve aşırılığın ABD’de yeri olmadığını vurguladı.
Kongre baskını, ABD’yi ileride zor zamanların beklediğinin, Trumpizmin sadece Cumhuriyetçi Parti için değil, tüm ABD için büyük bir sınav olacağının habercisi.