Bülent Şahin Erdeğer
TT

Doğru yol hangisi? -1-

Akıl baliğ çağına gelmiş genç biri olduğumuzu düşünelim, Anne ve Babamız bizi gerçekten etki altında bırakmadan yetiştirmiş olsun. Bu eğitimden sonra bizi hayatın hakikati ve gidilecek yok konusunda hiçbir zorlamaya tabi tutmaksızın kendi kimliğimizi seçmekte özgür bıraksınlar ve biz de dünyadaki gerçek yolun hangisi olduğunu bu özgür araştırma şevkiyle araştırmaya başlayalım.
Karşımıza insanlık tarihi boyunca milyonlarca görüş ve yol çıkacaktır.
Peki hangisi doğru? Hanginin gerçekten doğru olduğunu nasıl bileceğiz?
Kimliğimizi ve yönümüzü nasıl seçeceğiz yeryüzünde Allah’ın gerçekten varolup olmadığını ve eğer varsa o Tanrı’nın tek olup olmadığını eğer tekse o tanrının yolunun hangisi olduğunu nasıl bileceğiz?
İşte önünüzde sizi kendisine çağıran yüzbinlerce din, ideoloji, akım, mezhep, ekol...
Akli deliller ve kainattaki işaretler varlığın yokluktan ortaya çıktığını/yaratıldığını gösteriyor. Bu yaratılış’ı/ortaya çıkışı kimin ya da kimlerin yaptığını araştırdığımızda yaratanın da tek ve mutlak kudrette bir varlık tarafından yapılması akli ilkeler açısından zorunlu. Öyle değil mi ama? Kendisi tasarladığı varlıktan zayıf olan biri nasıl o varlığı yaratabilir?
Böylelikle Tek bir yaratıcının varlığı konusunda ana bir yol belirledik ama durum bununla da bitmedi. Çünkü kendisini bu tek yaratıcının yolu olarak tanıtan birçok din ve yol bulunmakta. Bunların başında kuşkusuz Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam geliyor. Tek bir tanrının nasıl bir varlık olduğu da bizi bu alanda yönlendirebilir.
Akletmeye devam ediyoruz, Evet gerçekten bu varlık dünyası/kozmozlar Tek bir yaratıcı tarafından yaratılmıştır ve onu yaratanın yaratılmış olan herşeyden mutlak surette ayrışması gerekir hiçbir şekilde yarattığı hiçbir şeyle hiçbir konuda benzeşmemesi gerekir. Eğer böyle bir benzeşme olursa böyle bir varlık yaratıcı olamaz. Bu açıdan Aklımız “tenzih” gerçeğine ulaşır.
Tenzih gerçeği karşısında bizi Tek bir Tanrının gerçek yolu olduğunu söyleyen Hristiyanlık teslis doktriniyle sınıfta kalmaktadır. O halde Yaratıcının hem mutlak düzeyde yaratılandan farklı olduğunu söyleyip hem de bir insan suretine girebildiğini söyleyen kim olursa olsun Akli açıdan tutarlı ve doğru bir yola çağırmıyor demektir. Geriye Yahudilik ve İslam kalıyor.
Akletmeye devam ettiğimizde ırksal üstünlüğün ilahi adalete aykırı bir şey olduğu sonucuna ulaşırız. Eğer Herşeyi yaratan varlık adilse ki adil olmalıdır o halde Yahudilik bizi onun hakiki yoluna çağırmıyor demektir. Ana akım Yahudiliğin dışında da yorumlar var. Oraya bakalım dediğimizde de kaynak problemiyle karşılaşıyoruz. Yani hangi kolu olursa olsun bizi Tek Tanrıcı Yahudiliğe çağıran söylemlerin rehber kabul ettiği metinlerde Tek Tanrı tasavvurunu aşındıran pek çok bölüm vardır.
Ve sonunda İlah anlayışları açısından aklettiğimizde geriye İslam seçeneği kalmaktadır.
Bizi doğru yola çağırıyor olmaları onları doğru yapmıyor bunu anladık. Bu İslam adına bizi doğru yol olma iddiasındaki mezhepler için de geçerli elbette.
Şimdi başka bir yolla bu üç seçeneği değerlendirelim. Eğer bu üç söylemden birisi doğru seçenekse onların çağırdıkları yolun Allah’a ait olduğunu gösteren işaretler olması gerekir.
Bu işaretler (ayetler) onların tutundukları Allah’tan olduklarını söyledikleri metinleridir. Yahudilerin metinleri tarihen bize ulaşmada (isnadda) kesinlik arzetmemekle birlikte iç bütünlük açısından da çelişkilerle doludur.
Hristiyanlar hem bu bahsettiğimiz metinleri kabul etmekle birlikte “Yeni Ahid” dedikleri metinlere tutunmaktadırlar. Onlar da hem tarihi ulaşım (isnad) hem de içbütünlük açısından sağlıksızdırlar. Dolayısıyla bu açıdan da doğru yol olamazlar. Bu yolla da düşündüğümüzde geriye İslam kalmaktadır. Ama kendisini doğru gerçek İslam olarak tanıtan en az 72 yol bulunmakta...
Hangisi gerçek İslam?
Yukarıdaki düşünme sistemimizi yolumuzun geri kalan kısmında da devam ettirmeliyiz: Tevhid - Tenzih - İlahi Adalet - Metin tutarlılığı  
Aklımız Tevhid ve tenzihte ve hatta adalette bize yol göstermekteyken metin tutarlılığı konusu Aklımızın bizi nakle yönlendirmesiyle açıklığa kavuşmaktadır. Böylelikle birbirine yönlendirerek hakikat dairesinin içerisinde kalmamızı sağlayan Akıl ve Nakil’in rehberliği bizim önümüzü aydınlatan yegane ışıktır. Yaratanın varlığı ilk adımımızdı ve doğru düşünce ve sorgulama yöntemi bizi eleye eleye İslam’a kadar ulaştırdı.
Hangi yol? Sorusuna Din cevabı verdikten sonra Hangi Din? Sorusuna  İslam cevabını veriyoruz.
Peki Hangi İslam? Bu soruya da diğer sorulara cevap ararken izlediğimiz yöntemle doğru cevabı bulabiliriz.
Her sorunun cevabı bir önceki sorunun cevabının açılımı olduğundan hiçbir cevap ve soru birbiriyle çelişmemeli.
İşte bu tutarlılık zincirini koruyabilen bir cevap Hangi İslam? Sorusuna doğru cevap olacak.
İslam’ın pekçok farklı yorumu ve ekolü kendisini “hak” olarak takdim ediyor. Şimdi bu takdimleri test edelim:
Doğru İslam öyle bir İslam yorumu olmalı ki:
*Allah-Nübüvvet-Din Tasavvuru Tevhidi olmalı
*Allah tasavvuru onu yaratılmış olan hertürlü nitelikten tenzih etmeli
*İlahi Adalet’le tam tamına uyumlu olmalı
*Ve İslami metinler olarak sunduğu “nass”lar hem tarihen hem içtutarlılık olarak yüzde 100 kesinlikte, çelişkisizlikte ve sağlamlıkta olmalı.
Bu temel ilkeler ışığında tarihte ortaya çıkmış, yaşayan ve gelecekte ortaya çıkacak olan tüm İslam yorumlarını sınayabiliriz.