Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Neval es-Saadavi’nin savaşı kadınlarlaydı

İnsanların Neval es-Saadavi’nin yokluğunda, varlığındaki gibi ikiye bölünmeleri bekleniyordu. Sert kişiliği, cesur üslubu ve 70 yıllık dayanıklılığı ona karşı orta bir yol sağlamadı. Hiç şüphesiz ne Mısır’da ne de başka bir ülkelerdeki feminist hareketlerde onun gibi birine rastlanmadı. Zira Arap dünyasındaki feminist hareketler sosyal mesajlardan ayrılmadı ve bazı kozmetik haklar için erkeklerle birlikte hareket etti. Ya da bireysel bir edebi eserde veya genelde hiçbir anlamı, kıymeti ve kalıcılığı olmayan yapay “bir cüretkarlık” içerisinde kendini gösterdi.
Kadınların varlığı ve hareketinin Mısır’da başladığı kabul ediliyor. Aynı şekilde bunun “ortaya çıkışı” da Mısır’da başladı. Kadınlar zamanında tiyatro, sanat ve üniversiteden men edildikten sonra tüm bu alanları tek bir seferde işgal etti. Bu yüzden, şu anda hükümette 8 kadın bakanın olması tartışmaya kapatılmış normal bir şey gibi görünüyor. 1960’lı yıllardan sonra Mısır gazeteleri, yalnızca kadın meseleleri, kıyafetleri ve yemekleri hakkında değil, tüm ulusal, politik ve sosyal konulardan söz eden kadın yazarlarla dolmaya başladı.
Mısır’da Fatıma el-Yusuf gibi büyük bir gazeteci veya Mey Ziyade gibi Doğu’daki ilk edebiyat salonunun sahibi olan kadınlar ön plana çıktı. İkisinin de Lübnan asıllı olması hiç önemli değil. Nitekim Mısır’ın parıltısı olmasaydı saçtıkları ışık Trablus ya da Beyrut’un bir mahallesinde, özellikle de Lübnan’ın yerel bir ülke olduğu o dönemde dar bir alana sıkışıp kalırdı.
Neval es-Saadavi feminist hareketi başka seviyelere ve sahalara taşıdı. Saadavi aynı zamanda bir doktordu ve tıp sadece vücutta otopsi yapılmasına izin vermiyor. Varlık nasılsa öyle. Kocakarıların bize öğrettiği gibi değil. Bu yüzden Dr. Neval kadınların sadece seçimlere katılma hakkını değil, aynı zamanda pagan kızların sünnet edilmesinin de kaldırılmasını talep etti. Evinde oturup kocasının “ev masraflarını” karşılamasını beklemek yerine çalışan bir kadın olarak evliliğinde olduğu gibi boşanmasında da hayat müşterektir yaklaşımını benimsedi. Üç kez evlendi. Meslektaşı Ahmet Adnan ile Elaph gazetesine verdiği uzun röportajdan anlaşılacağı üzere zavallı olan kocalardı. Neval söz konusu röportajında “Suçlu hissetmezken bana ihanet etmesi için kocamdan hediye almak istemiyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Dr. Saadavi’nin sağlık durumu son iki yılda kötüleşti ve hastaneye yatırıldı. O sırada kendi kendime hastalığın bu yanardağın ateş toplarını dindireceğini düşünmüştüm. Ancak O, hasta yatağından El-Mısri El-Yevm Gazetesi için her hafta yazı yazmaya devam etti. Hem de bu sefer daha gözü pek, sert ve katı bir tavırla. O, ateş toplarından kimse kaçamadı. Saadavi’nin Mısırlı kadın yazarlar üzerinde büyük bir etki bıraktığına inanıyorum. Mısır’ın yetenekli kadın yazarları da cesaretli, kültürlü ve profesyonel bir şekilde insani duygularla bu mesleğin ön saflarında yer alıyor.
Neval es-Saadavi elinden kağıt ve kalem düşene kadar susmadı. Ne kimseye benziyordu ne de bir hareketin parçasıydı. O, feminist hareketinin ta kendisiydi. Kırsal kesimin keskin bronzluğu ve kar gibi bembeyaz saçları ile dik başlı kadınsı bir dış görünüşe sahipti. Asıl savaşı erkeklerle değil, önündeki kırgın kadınlarlaydı.