Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Suudi Ronaldo

Eğer bireysel ölçekte küçük bir başarın varsa, çoğu zaman bu başarıyı olabildiğince çok insana anlatmak istersin. Üstelik bundan doğrudan maddi bir kazanç beklemezsin bile. Bu, insan doğasının temel bir yönüdür.

Peki ya elinde bir hizmet, ürün veya istisnai bir başarı hikâyesi varsa ve insanların buna yönelmesi sana hem yüksek gelir hem de hak ettiğin güzel övgüler kazandıracaksa? O hâlde bu başarıyı duyurma isteğin kat kat artar.

Dikkat et, artık yalnızca şirketler değil, devletler bile kendilerini ‘kazandıran bir marka’ olarak pazarlıyorlar. ABD’den dünyanın en küçük ülkelerine kadar durum böyle.

Bugün Suudi Arabistan, tarihinin en dinamik ve genç dönemlerinden birini yaşıyor. Ülkede turizmden gayrimenkule, spordan kültüre kadar her alanda yeni bir atılım, yeni bir enerji var.

Bu kalkınma hamlesinin sesini dünyaya duyurmanın yolu ise, milyonlarca insanın güvendiği ve örnek aldığı küresel yıldızlar aracılığıyla mümkün olur. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz, futbolun yaşayan efsanesi Cristiano Ronaldo. Ronaldo sadece sahadaki başarılarıyla değil, adını ve imajını dünya çapında bir marka hâline getirmesiyle de benzersiz bir figür.

Ronaldo, 2022 yılında Manchester United’dan ayrıldıktan sonra, Al Nassr kulübüyle iki buçuk yıllık bir sözleşme imzalayarak Suudi Arabistan’a transfer olmuştu. O günden bu yana, yalnızca bir futbolcu olarak değil, adeta Suudi dönüşüm projesinin bir parçası olarak bu ülkeye entegre oldu.

Portekizli yıldız, geçtiğimiz salı günü Riyad’da düzenlenen TOURISE 2025 Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan’a taşınma kararının ardında ülkenin potansiyeline olan inancının yattığını söyledi. “Buraya geldiğimde herkes bunun doğru bir karar olduğunu gördü” dedi ve Suudi Arabistan’ın büyük kalkınma projesinin bir parçası olmaktan gurur duyduğunu ifade etti.

Ronaldo konuşmasında, “Artık kendimi Suudi hissediyorum” ifadesini kullandı. Daha önce de, hayatının geri kalanını Suudi Arabistan’da geçirmeyi planladığını, çünkü burayı ‘barış ve güven içinde yaşanacak harika bir ülke’ olarak gördüğünü açıklamıştı.

Ronaldo zaten Suudi Arabistan’a gelmeden önce zengin bir iş insanıydı; ülkeye yalnızca futbol kariyerini değil, iş dünyasındaki vizyonunu da genişletmek için geldi. Ancak onun Suudi yaşam tarzı, güvenlik ve refah hakkındaki içten sözleri, parayla ölçülemeyecek kadar değerli. Çünkü o sözler, samimi bir kişisel deneyimden doğuyor ve milyonlarca insan onu inançla dinliyor.

Suudi Arabistan’ın dünyayla böylesine iç içe olması hem kendisi hem de küresel toplum için büyük bir kazanç. Evet, ülke Ronaldo’ya hayatında yeni bir dönem açtı ama bu, karşılıklı bir fayda ilişkisi. En önemlisi de onun sayesinde Suudi Arabistan’ın dünyaya yansıyan güzel imajı.