Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Yaratan Rabbe kulluk etmek

İnsanın zihni inşa edilirken üzerinde durulan önemli bir konu da Allah’ın “hâlık/yaratan” olmasıdır. Zira birine kulluk edilecekse yaratana kulluk edilmelidir. Birbirine denk ve aynı güce sahip olanların veya kendisinden daha zayıf olan birilerine kulluk etmelerinin bir yararı olmadığı gibi bir anlamı da yoktur. Bu yazıda vahyin Yaratıcı olarak Allah’ı nasıl tanıttığı ve kulluğun neden yaratıcıya yapılması gerektiği üzerinde durulacaktır. Öncelikle yaratma kavramının anlamına kısaca değinelim.
Yaratma kelimesinin Arapça karşılığı ‘halk’tır. Sözlükte “yaratmak, meydana getirmek, bir şeyden yeni bir şey icat etmek, imal etmek, ölçüp biçmek (takdir)” ve mecazen “yakıştırmak, uydurmak” gibi anlamlarda masdar, “yaratılmışlar, insanlar” manasında isimdir. Aynı kökten hilkat “yaratılış, fıtrat, tabiat”, hâlik ve hallâk “yaratan”, mahlûk “yaratılan”, hulk/huluk “tabiat, huy, karakter, ahlâk” anlamına gelir.[1]
Yaratmanın farklı yönlerine dikkat çekmek için Kur’an’da yaratmayla ilgili ibdâ‘/yoktan var etme,[2] ber’/canlıyı var etme,[3] zer’/var etme, çoğaltıp yayma,[4] fatr/yaratma, ortaya çıkarma,[5] sun‘/yapma, hayat verme, ustalık,[6] inşâ’/yaratmaya başlamak,[7]  tasvîr/şekil verme,[8] tekvin/oluşturmak, yaratmak,[9] ca‘l/ bir şey yapmak, icat etmek, bir şeyden başka bir şey meydana getirmek, bir nesnenin durumunu değiştirmek[10] gibi kavramlar da yer almaktadır.
Halk/yaratma Kur’an’ın en çok dikkat çektiği ve vurguladığı kavramlardan biridir. Kavramın özellikle üzerinde durulan yönü bu eylemin Allah’a has olmasıdır. İlk indirilen ayetlerde hemen bu husus ortaya konmuş her türlü okumanın “Yaratan Rab adına/adıyla”[11] gerçekleştirilmesi istenmiştir.
İnsanı yaratanın kendisi olduğunu vurgulamakla işe başlayan Allah Teâla, yerde ve göklerde var olan her şeyi[12] hatta yeri ve gökleri[13] kendisinin yarattığına dikkat çekerek kendisinden başka bir yaratıcının olmadığını[14] ifade eder. Yaratma iradesinin bir sınırının olmadığını ifade ederek dilediği her şeyi yaratan[15] olarak kendini niteler.
Evrendeki yaratmanın insan odaklı bir yaratma olduğunu ifade etmek mümkündür. Zira genelde “halk,[16] zer’[17] inşa[18] ve ca’l[19]” gibi kavramlarda bu işin insan için yapıldığı vurgusu ön plana çıkmaktadır.
Her konuda olduğu gibi Halk/yaratma konusunda da Allah Tela kendisine ortak koşulmasına rıza göstermemekte ve Allah’tan başka ilahların neyi yarattıklarının ortaya konması için meydan okumaktadır: “De ki: ‘Allah’tan başka yakarıp çağırdığınız ve Allah’a ortaklarınızı bir düşünsenize: Gösterin bana, yeryüzünde ne yaratmış bunlar! Yâhut onların, göklerin yaratılıp yönetilmesinde bir ortaklıkları mı var?’…” (Fatır 35/40)[20]
Her şeyin kendisi için yaratıldığı insan ise kulluk etmek için yaratılmıştır: “Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat 51/56)
Yaratıcıya ibadet etmek bütün insanlara açık bir çağr.ı olarak sunulmuştur: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb’inize kulluk edin ki, takvaya eresiniz/korunabilesiniz.” (Bakara 2/21).
Bütün insanlığa yapılan bu çağrı biraz daha detaylandırılarak özel bir tarzda iman edenlere kurtuluşa ermenin reçetesi olarak sunulur: “Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin ve yalnızca Rabbinize kulluk edin, bir de iyi ve güzel işler yapın ki gerçek kurtuluşa eresiniz.” (Hac 22/77)
Hakikati kabul eden kuldan, Yasin suresinde elçilere inanıp destek olan yiğit adamın dile getirdiği şu itirafı ifade etmesi beklenir:
“Hem bana ne oluyor ki, beni Yaratan'a kulluk etmeyecekmişim? Zaten siz de O'na döndürüleceksiniz.” (Yasin 36/22)
[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/yaratma. 24.01.2021.
[2] Bakara 2/117;En’am 6/101
[3] Haşr 59/24
[4] Mü’minun 23/79; Mülk 67/24
[5] İsra 17/51
[6] Neml 27/88
[7] Hud 11/61
[8] Haşr 59/24
[9] Bakara 2/117; Yasin 36/82
[10] Bakara 2/22;  En’am 6/97, 165; Nahl 16/72; Fatır 35/11;
[11] Alak 96/1-2.
[12] En’am 6/102; Zümer 39/62
[13] En’am 6/1, 72
[14] Fatır 35/3
[15] Maide 5/17; Kasas 28/26; Rum 30/54
[16] Bakara 2/29; Rum 30/21
[17] Nahl 16/13
[18] Mü’minun 23/19, 78
[19] Bakara 2/22;  En’am 6/97; Nahl 16/72
[20] Vakıa 56/59