Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya ve devlet başkanı seçimi

Libya şu anda devlet başkanını ya Libyalıların istediği gibi doğrudan halk arasından ya da siyasal İslam içerisinde temsil edilen bir azınlığın arzusu gibi parlamentodan seçme sorunu ile karşı karşıya. Devlet Başkanlığı pozisyonunun kaybedilmesinin ve yetkilerinin Parlamento Başkanlığı, hükümet ve Yüksek Yargı Konseyi arasında çekişme unsuruna dönüşmesinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra Libya’da sıra devlet başkanına yetkilerinin ve sorumluluğunun olmadığı fahri bir başkanlık unvanı verilmesine geldi. Devlet başkanının fahri bir pozisyonda olması, Libya krizinin önemli bir parçası oldu.
Arapça’da “başkan” kelimesinin kökü “baş”a dayanır. Baş; yani devlet başkanı her şeydir. Devleti, hükümet sistemine göre kendi katılımıyla veya temsilcileri aracılığıyla dünyanın geri kalanının önünde temsil eden otoritedir.
Tarih boyunca Devlet başkanı, teokratik sistemlerde kilise atamasından verasete kadar, hizipsel seçimlerden sonra doğrudan seçime ulaşıncaya dek pek çok yön değiştirdi.Bazı seçimler doğrudan olmayan bir seçim sistemine dayanır. Burada halk oylaması yapılmaz veya halk oylaması seçim sürecinin yalnızca bir parçasını oluşturur. Bu seçimlerde nihai oylama bir seçim kurulu aracılığıyla yapılır.
Libya Siyasi Diyalog Forumu’ndan (LSDF) oluşturulan hukuk komitesi ülkenin durumu ve önümüzdeki Libya seçimlerinin anayasal temeli ile ilgili sorunu görüşmek üzere bir araya geldi. Ancak komite, devlet başkanını halkın seçmesi hakkına hakkına bağlı kaldıktan sonra, doğrudan halktan veya parlamentodan seçme mekanizması konusunda anlaşmazlık yaşanması sebebiyle anayasal temel üzerinde uzlaşmada başarısız oldu. Zira çoğunluk halkın kendi başkanını seçmesinde ısrarcı olurken siyasal İslam'ı temsil eden üyeler başkanı parlamentodan belirleme ve halkı kendilerini kimin yöneteceğini seçme hakkından mahrum etme taraftarıydı. Halkın seçmediği bir başkan halkı temsil etmeyecek. Hatta yalnızca oy hakkını tekeline alan partinin ve grubun temsilcisi olacak ve böylece iradesi sınırlanarak bu grubun kontrolü altında tutulacak.
Libya, devrimin devam etmesi, devletin gecikmesi, kaosun sürmesi ve denetim ve hesap verme zorunluluğu olmaması, ülkenin parasının sürekli gasp edilmesine yol açarken siyasal İslam ve İhvan Örgütü (Müslüman Kardeşler) destekçileri kendilerini temsil edecek devlet başkanı için gerekli yüzdeyi almak amacıyla oylara sızmalarını kolaylaştırmak için başkanlık seçiminin doğrudan halk tarafından yapılması yerine parlamentoda düzenlenmesini kabul ettirmeye çalışıyor. Ancak Libya Parlamentosu daha önce 2014 yılında devlet başkanının halk tarafından doğrudan, genel ve gizli oylama yöntemiyle seçilmesini öngören 5 sayılı kararını yayınlamıştı. Dolayısıyla LSDF’den oluşturulan hukuk komitesinin, uluslararası misyon tarafından seçilmiş bir komitenin seçtiği otoritenin yasama kararını aşması mümkün değil ve buna hakkı da olamaz. Şu ana kadar kimse otoritenin hangi kriterlere göre seçildiğini bilmiyor.
İhvan Örgütü’nün yapmaya çalıştığı gibi devlet başkanının parlamentodan seçilmesi, halktan ziyade kendisini parlamento içerisinden seçen grubu ve güçleri temsil eden bir başkan ortaya çıkmasına yol açacak ve böylece halkı temsil etme meşruiyetini kazanamayacaktır.
Libya'nın bugün halkın gerçek iradesini ifade eden bir devlet başkanı seçmesi gerekiyor ve bu ancak doğrudan halk oylamasıyla gerçekleştirilebilir. Böylece, ülkede ikamet eden yerli anne-babadan olma her Libya vatandaşı devlet başkanlığına aday olabilir.
Libya'da herhangi bir halk tabanı bulunmayan siyasal İslam hareketi, uluslararası vekilleri aracılığıyla tüm gücü, hilekarlığı ve kurnazlığı ile devlet başkanının parlamentodan seçilmesi için çalışıyor. Zira onlara göre altı milyon Libyalının atlatılmasından ziyade 200 üyenin atlatılması daha kolay.