Hamad Macid
TT

Fransa: ‘Özgürlükler ve Baskılar Ülkesi’

Bugünlerde Müslüman Fransız vatandaşların özgürlüklerine getirilen kademeli kısıtlamalar bizi şaşırtıyor.
18. Yüzyılda zorlu bir ihtilalin doğumundan mustarip olan ve adalet rüzgarlarından pay alabilmek ve vatandaşlarının asli insan haklarından faydalanabilmesi için yüz binlerce özgürlük aşığı vatandaşını feda eden Fransa, 21. Yüzyılda bireysel özgürlükler açısından ters istikamete yönelip geriledi.
Fransız Senatosu (aşırı sağcı partiler değil), herhangi bir millet veya dinle çatışmaya girmeyen, özgürlük ve haklarla zıtlaşmayan dini kılık kıyafet uygulamasındaki yasakları genişletti. Eklenen maddeler arasında 18 yaş altındaki Fransız kızlarına başörtüsü takma yasağı, Fransız Müslüman ebeveynlerin çocuklara okul gezilerinde eşlik ederken görünür dini semboller takması yasağı, bir yüzme elbisesi olup vücudu büyük oranda örten İslami haşema giyme yasağı vardı.
Tabii ki dışlayıcı Fransız yetkililer ve yasa koyuculara: “On sekiz yaşından küçük bir Fransız kız, İslami tesettüre benzeyen bir Hristiyan rahibe elbisesi giyse yasal olarak sorumlu tutulacak mı?” denildiğinde ya da “dindar bir Yahudi bir kipa taksa (başı açık olanların Tanrı'dan söz etmesine izin vermeyen Ortodoks Yahudilerin giydiği başı örten yuvarlak şapka) ve oğluna bir okul gezisinde eşlik etmek istese, ona: ‘Fransız yasaları, ebeveynlerin çocuklara okul gezilerinde eşlik ederken dini semboller takmalarını yasaklıyor’ denilecek mi?
Veya bu baba eğer Fransız vatandaşı bir Sih ise; okul, babayı sarığını çıkarması ve çocuğuna refakat etmesi arasında bir tercih yapması için zorlayacak mı? gibi sorular yöneltildiğinde cevap her halükarda hayır olacaktır.
Öyleyse Müslümanlara yönelik bu apaçık ırkçı taciz neden?  Bu, İslamofobiden başka bir şey değildir.
Bu durum, Birleşik Krallık Parlamentosu üyesi ve İşçi Partisi'ndeki göç sorumlusu Sadık Khan'ın, Müslümanlara yönelik muamele ve ülkesinde İslamofobinin yükselişi hakkındaki "ciddi endişesini" Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a bildirmesine sebep olmuştur. Sadık Khan aynı zamanda "İslamafobiye" direnme konusunda uzmanlaşmış tüm İngiliz partilerinden oluşmuş İngiliz parlamento komitesinin başkan yardımcısı olmasıyla biliniyor. Bu aktif meclis üyesi, “tehlikeli ırkçı fikirlerin” Birleşik Krallık ve diğer Batı ülkelerine yayılmasına da engel olmaya çalışıyor.
Bazılarımız, peçenin yasa ve güvenlik açılarından zorluk teşkil etmesi bahanesiyle, peçeye karşı bir kampanya başlatan aşırı sağcı eğilimi ve bazı Avrupa ülkelerinin peçeyi yasaklamasını sempati ile karşılamıştır. Öyleyse bu sempatizanların, rahibelerin de giydiği başörtüsüne karşı yürürlüğe giren kısıtlamadan ya da Ortodoks Yahudilerinin ya da Sihlerin de giydiği Müslüman sarığına karşı bu kuşatmadan sonra düşünceleri nedir?
Batıdaki bu sağcı, ırkçı kar kütlesi yuvarlanıp büyüyor.
Batılı aydınlar bu kar kütlesi büyüyüp çığ olmadan onu engellemezse, diğer tüm dinleri ve mezhepleri alt edecek gibi görünüyor.