İstemi Yılmaz
TT

Türkiye-Mısır: Masada ne var?

Körfez’de uzun bir süredir beklenen normalleşme için ilk somut adım atıldı. Bölgenin iki önemli ülkesi, Mısır ve Türkiye, sonunda aynı masaya oturarak ortak çıkarlar uğruna siyasi yaraları görmezden gelmeye karar verdi. Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ve beraberindeki heyet, Kahire’ye giderek Mısırlı mevkidaşı Hamdi Sanad öncülüğündeki kurulla “istikşafi” görüşmeler gerçekleştirdi.
Aslında sene başında Suudi Arabistan’ın El Ula kentinde düzenlenen 41’inci Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi’nden bu yana bölge ülkelerinin Ankara ile yeni bir diyalog kurması bekleniyordu. Söz konusu zirveye Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin de katılması Körfez’deki gerginlik havasının yumuşamasına neden olmuştu. Fakat Türkiye’yi Müslüman Kardeşler örgütüyle bağlantısı nedeniyle dışlayan Körfez’in normalleşmeyi Ankara-Riyad hattından başlatması bekleniyordu.
Kahire’nin kapılarının Türk siyasilere açılması biraz sürpriz oldu. Bu beklenmedik gelişmenin tek bir sebebi var. O da Doğu Akdeniz’deki ortak çıkarlar. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Mart ayında yayınlattığı Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) haritasında, Türkiye’yi ürkütmeyecek şekilde, faaliyetlerini 28'inci meridyenin doğusuyla sınırlandırması iki ülkenin yakınlaşmasına yetti. Ankara vakit kaybetmeden topraklarında barınan Müslüman Kardeşler örgütünün kulağını çekti. Örgütün yayın organları, bugün hala ayakta durabilmesini sağlayan tek hamisini rahatsız etmemek adına Sisi’ye yönelik “muhalefetini” frenledi. Böylece Kahire’ye “Müslüman Kardeşleri bir çırpıda silmeye hazırız” mesajı verildi.
İki ülke de buzları eritmeye dünden razı olacak ki yetkililer bir çırpıda aynı masanın etrafında toplanabildi. Peki istikşafi görüşmelerde ne konuşuldu?
Mısır medyasına göre taraflar üç konuya odaklandı. Bunlardan ilki, iç savaşta farklı aktörleri destekleyen iki devletin Libya’da kalıcı barışı tesis etmek adına nasıl bir yol izleyebileceğiydi. Hemen bir çözüme varmak yerine, başta, siyasi güç paylaşımına odaklanıldı. Türk ve Mısırlı diplomatlar Libya’da kırmızı çizgilerinin ne olduğu konusunda birbirlerini yokladı. Benzer bir tutum Suriye ve Irak gibi çatışma bölgelerine ilişkin konularda da görüldü.
İkinci olarak Doğu Akdeniz’deki enerji yarışı gündeme geldi. Kahire, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi ortaklarını ürkütmeden Ankara ile bir mutabakata varma ihtimalini değerlendirdi. Bu konudaki gelişmelere dair basına yansıyan bilgiler kısıtlı.
Kahire’deki toplantının son maddesiyse iki ülkenin en hassas noktası, yani Türkiye’nin Müslüman Kardeşler örgütüne verdiği destekti. Mısır açık bir şekilde Ankara’nın ülkenin iç meselelerine karışmasını istemiyor. Müslüman Kardeşlere verilen desteğin bir günde kesilmeyeceğini farkındalar ancak Türkiye’nin isterse Mısır’ın iç siyasetine bulaşan kolu kesebileceğini düşünüyorlar. Ankara’nın sürgündeki muhalif Mısır medyasına yaptığı baskı bunun en net göstergesi. Bu konu başlığı kapsamında yer alan Mısır’da “suç işlemiş” ve Türkiye’de mukim muhaliflerin iadesiyse en çetrefilli anlaşmazlık maddesi.
Tarafların Kahire’deki zirveden ne kadar memnun kaldığını zaman gösterecek. Her iki taraf da toplantıyı ilerisi için önemli bir adım olarak değerlendiriyor. Eğer gerek Mısır gerek Türkiye karşı tarafa samimiyetini geçirebildiyse bir sonraki randevu Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Mısırlı mevkidaşı Sami Şükri arasında olacak.
Mısır ile normalleşme Türkiye için “bölgesel güven testi” anlamına geliyor. Riyad ve Abu Dabi’nin gözü kulağı Kahire’den gelecek haberde. Ankara’nın “aklı selim bir ortak” olduğu algısı kesinleşirse Türk diplomatların bir sonraki durağı Suudi Arabistan olabilir.