Meşal Sudeyri
TT

Allah sizi vaazlarla şereflendirsin, ısırıklarla değil!

Öncelikle hayırlı bayramlar.
Birazdan bahsedeceğim konuyu yazdığım için beni mazur görün.
Ancak rüzgarın sallamadığı bir ağaç olmadığı gibi tartışmanın olmadığı bir aile evi de yoktur.
Bununla birlikte çözümü olmayan bir sorun da yoktur.
Ancak çözüm zor gözüküyorsa Bakara Suresi’nin 2/229. ayetinde Allah’ın buyurduğu gibi “güzellikle serbest bırakmak gerekir”. Geçmişte olan geçmişte kalır. Mantıklı olan şey bu.
Ancak mantıktan yoksun pek çok kadın ve erkek de var.
Gelin bu mantıksız insanların yaptıkları aptallıklara birlikte bakalım.
Alman bir adam kendisini terk eden eşine nispet olsun diye aile evindeki tüm eşyalarını ikiye bölerek yarısını internette satışa koymuştu.
Yarım bir televizyon, yarım bir IPhone 5, yarım 5 Apple bilgisayar ve hatta yarım bir araba da dahil olmak üzere en pahalı eşyalarının yarısını satmak üzere internete yüklemişti.
Daha sonra boşanınca iki tarafın da yarısını almaya hakkı olmasından hareketle, eşyaların yarısından payına düşeni eski eşine yollayarak kenarına şu notu iliştirdi:
“Geçirdiğimiz 12 güzel yıl için teşekkür ederim Laura. Gerçekten yarısını kazandın”.
Aynı bağlamda Fas kötü bir olaya şahit olmuştu. Faslı bir kadın kocasına işkence ederek önce onu uyuşturmuş sonra evde zincirlerle kelepçelemişti.
Gözlerine kırmızı biber sürmüş ve bir şişe hint yağı içirmişti. Bununla da kalmayıp kimsenin sesini duymaması için ağzını bantla kapatmıştı. Güvenlik kaynakları kadının kocasına işkence etmesinin sebebinin kadınlar için kozmetik eşyalar satan bir mağaza açmasına yardım etmeyi reddetmesi olduğuna işaret ederek kadının küçük kardeşiyle birlikte eşinden yardım istediğini söylemişlerdi. Ayrıca kadının, eşinin aldığı emeklilik maaşında hak iddia ettiğini söylemişlerdi.
Öteki taraftan Suudi Arabistan’da bir yargıcın ofisinde çalışan görevli bana şöyle bir hikaye anlattı:
Bir kadın mahkemede, aralarında herhangi bir anlaşmazlık çıktığında kocasının kendisini şiddetli ve sert bir şekilde ısırdığını ve bunun psikolojik ve fiziksel açıdan kendisine zarar verdiğini söyleyerek kocasından şikayette bulundu.
Nitekim aralarındaki her anlaşmazlıkta adamın eşini kendi sözüne gelinceye dek ısırdığı kanıtlandı.
Yargıç neden böyle garip bir şey yaptığını adama sorunca adam şöyle dedi: “(Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınları ısırın’ ayetine göre yaptığım şerî açıdan caiz!”.
Yargıç ise şöyle karşılık verdi: “Bre ahmak adam! Kendini zamanının müfessiri olarak mı görüyorsun?! “fe-’izûhunne” (öğüt verin Nisa 4/34) fiili kadınlarınıza nasihat edin ve onlara doğruyu gösterin anlamındadır. dad ile “fe-‘idûhunne” değil! İnşaallah seni köpekler ısırır! Git eşini al ve bir daha böyle bir şey yapma!”
Yargıç duruşma bitene kadar güldü. Hatta merdivenlerden inerek arabasına binip kapısını kapatıncaya dek gülmeye devam etti.
Not: Bazı insanlar Arapçadaki ‘ض’ (dad) harfini ‘ظ’ (zı) olarak okur ya da tam tersi. Hal böyle olunca anlam da değişiyor.
Allah sizi vaazlarla (العظات) şereflendirsin, ısırıklarla (العضّات) değil!