Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Gazze’de Araplar neyi ihmal ettiler?

Evet, Gazze’de Arapların bir şeyi ihmal ettiğini söyleyebiliriz. İsrail saldırılarını kınamak yetmez, daha fazlasını yapmak lazım. Daha fazlası nedir? ‘Hamas’ın da kınanmasıdır. Hem de Arap Birliği aracılığıyla. Tıpkı 2006 yılında Lübnan savaşında Arapların o meşhur açıklaması gibi.
Hatırlayalım; 2006 yılında Hizbullah’ın iki İsrail askerini kaçırması neticesinde İsrail-Lübnan savaşı patlak vermişti. Suudi Arabistan, Hizbullah’ın bu hareketini ‘sonu düşünülmemiş macera’ olarak nitelemiş, hayatını kaybeden 1200 Lübnanlı vatandaşın ve yaşanan büyük yıkımın vebalinin Hizbullah’ın boynunda olduğunu ifade eden bir açıklama yapmıştı. Sonra da Hizbullah sözcüsü Hassan Nasrallah, “Sonucunun böyle olacağını bilseydik o iki İsrail askerini kaçırmazdık” demişti.
Arapların bu olayı ‘macera’ olarak vasıflandırması, Arapların bu savaşı görmezden gelmediğinin açık bir işaretiydi. Aynı zamanda bu olay bize, İran ve uzantılarının Filistin davası için savaşmasının çok zor olduğunu da göstermiş oldu.
Bakınız, açık ve net şekilde Arapların ihmalinden bahsediyorum. Filistinlilerin dökülen kanlarını görmezden gelmek, hafife almak asla kabul edilemez. Araplar, İsrail’in yanı sıra ‘Hamas’ın maceralarını’ da kınasaydı pek çok şey farklı olurdu. Belki bu kadar kan dökülmezdi.
Denenmişi denemek, hataları ve saçmalıkları tekrar etmek, Filistinlilerin kanı üzerinden menfaat gütmek asla kabul edilemez.
İsrail, Şeyh Cerrah mahallesine ırkçı saldırılar düzenlemeye başladığında tüm dünya mazlum Filistin halkına hak vermiş ve sempati ile yaklaşmıştı. Bundan sonra Kudüs’te şiddet olayları yaşanmaya başladığında tüm dünya İsrail’i kınamıştı. Sonra birden Gazze’den roketler ateşlendi. Şimdi elimizde ne var? İçlerinde kadınlar ve çocukların da olduğu altı bin yaralı ve iki yüzden fazla şehit…
Hamas’ın macerasının da kınanması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü canlarını kaybedenler Filistinliler ama ufak hesaplar, kazançlar, makamlar ve stratejik konumlar için yapılan bu savaş Filistinlilerin savaşı değil. Gazze’de yaşanan bu felaketten İran, Hamas ve Netanyahu ufak kazançlar elde ediyorlar. Kaybedenler; Filistinliler, güçsüz Filistin Yönetimi ve bunun dışında hiçbir şey ifade etmeyen duygusal bir yanılsama.
Araplar, Hamas’ın “caydırıcı ve düşmanı korkutucu bir kuvvet olmayı başardık” yalanına inanmadıklarını göstermek için Hamas’ı mutlaka kınamalıdır. Hamas’ın caydırıcılığının yalan olduğunun kanıtı, İsrail’in Gazze’deki bina sakinlerini telefonla arayarak binayı boşaltmalarını istemesidir. Aynı zamanda İsrail uçakları alçak irtifadan uçarak, Hamas’ın hiçbir müdahalesine maruz kalmadan binaları ve kuleleri bombalıyor. Yaşananlar an be an filme alırken bunlar basın kameraların lenslerinin önünde gerçekleşiyor. Hangi caydırıcılık ve zaferden bahsediyorlar?! Dolayısıyla, Filistin davasını ve Filistinlilerin canlarını önemseyen herkesin Hamas’ın macerasına dur demesi gerekiyor. Ancak bu şekilde zalim ve mazlum birbirinden ayrılabilir ve Filistin davası hakkıyla desteklenmiş olur.
Hamas’ın macerasını kınamak, İsrail saldırılarının durdurulması, İran’ın ticaret yolunun kesilmesi ve Amerika’nın ‘basın mensuplarının korunması’ yasasına rağmen içinde 23 medya bürosunun bulunduğu binanın yıkılmasına hiç ses çıkarmayan ikiyüzlü Batı’nın utandırılması anlamına gelir.
Hamas’ı kınamak, Arapların, Filistinlilerin kanı üzerinden Netanyahu’nun ve İran ve milislerinin yaptığı ucuz hesapları görmezden gelmediğini ve ihmal etmediği anlamına gelir.