Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

İyimser Paris… Kötümser Hartum!

Paris bu hafta Sudan’daki demokratik geçişi desteklemek için düzenlenen, ülkeye yatırım fırsatlarını ve borçların ödenmesini konu alan bir konferansa ev sahipliği yaptı. Paris bir gün süren konferansın ardından sonra yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinden zarar gören Afrika ülkelerinin ekonomilerinin finanse edilmesini görüşmek için düzenlenen ve iki gün süren Fransa-Afrika zirvesi vesilesiyle Sudan’a siyasi destek sağlamaya çalıştı ve ülkede gerçekleşen devrimi kutladı.
Paris’te iyimser bir hava hakimken ve birçok Sudanlı grupta da etkinliklerin sonuçlarına ilişkin olumlu bir hava eserken Hartum’daki bazı kişiler elde edilenlerin önemini küçümseyerek, hatta bunları büyük bir başarısızlık olarak görerek kötümser bir hava yaratıyor. Bugün Sudan eski rejimin destekçilerinden tutun ordunun geri dönüşü konusunda bahse girenlere, iktidara adım atanlardan muhalefet kartını oynayanlara kadar farklı yönelimlerde ısrarcı olan bazı güçlerin çatışma arenasına dönüşmüş durumda. Elbette bu, elde edilenlerden daha fazla sonuç almayı umdukları veya önceki konferanslarda olduğu gibi vaatlerin buharlaşıp yok olmasından korktukları için varılan sonuçları eleştirenler olduğu anlamına gelmiyor.
Bence Sudan siyasi destek ve birikmiş borçlarını kapatma girişimleri düzeyinde -ki bu en önemlisi- önemli edinimler pozisyonlar kazandı. Hiç şüphesiz gerçek şu ki önceki rejimin döneminde biriken ve bundan doğan ödemeleri durdurma politikası sonucunda yaklaşık 12 milyar dolardan 60 milyar dolara çıkan borç Sudan’ın yatırımlardan yararlanmasının, önemli kalkınma projelerinin finanse edilmesinin ve küresel ekonomiye yeniden entegre olmasının önünde büyük bir engel teşkil ediyordu. Bu engelin kaldırılması ancak geçiş hükümetinin Sudan'ın adını ABD'nin terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarmayı başarmasıyla kolaylaştı. Bu adım atılmasaydı Sudan’ın küresel ekonomiye yeniden entegre olması neredeyse imkansız olurdu.
Geçiş hükümeti, söz konusu dönemden bu yana Dünya Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası’na (AfKB) ödemesi gecikmiş borçlar sorununu ABD, İngiltere, İsveç ve İrlanda'dan temin edilen köprü kredileriyle çözmeyi başardı. Bununla birlikte Paris Konferansı’nda kazanılabileceklere büyük umutlar bağlanmıştı. Bu durum, Fransa'nın başkentinin seçilmesinin “en büyük alacaklıları olan Paris Klubü'nün ev sahipliği” yapmasından dolayı “tesadüf olmadığını” söyleyen Başbakan Abdullah Hamduk tarafından da dile getirildi. Başbakan Hamduk, Uluslararası Para Fonu (IMF) borçları konusunda bir uzlaşmaya varıldığına ve bu yıl bitmeden borç dosyasının kapatılma olasılığına işaret etti.
Sudan’ın IMF’ye olan gecikmiş ödemelerinin yapılması, borçlarını daha fazla azaltmasının ve Ağır Borç Yükü Altındaki Yoksul Ülkeler Girişimi programlarından faydalanmasının önündeki son engeli de kaldırmış olacak. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, IMF’deye üye bazı ülkelerin Sudan’ın kuruma olan ödemesi gecikmiş borçlarının kapatılması konusunda uzlaşma sağladığını ve Fransa'nın bu çerçevede Paris Konferansı sırasında birçok ülkenin verdiği taahhütlerle karşılanmak üzere 1,5 milyar dolar tutarında bir köprü kredisi ile kendilerine yardımcı olacağını söyledi.
Geriye yaklaşık 6 milyar dolarlık ticari borcun yanı sıra Sudan'ın borçlarının en büyük kısmını oluşturan ikili borç sorunu kalıyor. Paris Konferansı sırasında bazı ülkeler borçlarını tamamen veya kısmen silerek kapatma taahhütlerinde bulundular. Bu, rakamlar resmi olarak belirlendikten ve taahhütler açıklığa kavuştuktan sonra birkaç hafta içinde netleşecek.
Paris Konferansı sonuçlar açısından geçen yıl haziran ayında Almanya, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yapılan Berlin Konferansı'ndan daha başarılı oldu. Berlin Konferansı’nın başarısız olmasının sebebi, konferansın Sudan için 8 milyar doların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacağına dair büyük beklentilerin gölgesi altında kalması olabilir. Başbakan Abdullah Hamduk ülkenin ihtiyaçlarını karşılayabilmek, ödemeler dengesindeki büyük uçurumu kapatabilmek ve felç olan ekonominin yeniden inşa edilmesine yardımcı olmak için 8 milyar dolar dış yardıma ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Berlin Konferansı’nda sadece 1 milyar 800 milyon dolar taahhüt toplamış ve bunun sadece 370 milyonu alınmıştı.
Paris Konferansı sırasında, Sudan’daki ekonomiyi ve demokratik değişimi desteklemek için iki konferans daha yapılacağı açıklandı. İlki önümüzdeki yılın mart ayında ABD’de, ikincisi de 2022 yılının ekim ayında Japonya’da düzenlenecek. Bu iki konferans, Sudan’ın ekonomik ve siyasi düzeyde toparlanmak üzere doğru yolda olduğunu kanıtlaması ve uluslararası toplumu daha fazla destek almaya uygun olduğuna ikna etmesi için önemli bir fırsat. Ülkeler, ilişkileri ve çıkarları mevzubahis olduğunda hayır kurumları değildir. Yardım bekleyen tek ülke Sudan da değil. Bu yüzden Sudan’ın desteğe ihtiyaç duyan taraf olarak reform ve inşa yolunda olduğunu kanıtlamak ve yatırımcıları paralarını yatırmalarının kârlı olacağına ikna etmek için baskı yapması gerekiyor. Uluslararası toplumun Sudan'a yardım etme isteği olduğu doğru. Ancak bu istek ekonomik reforma, barışa, seçimlere ve demokrasiye doğru gerçek adımlar atılmasını şart koşuyor.
Bazılarının, ülkelerin Sudan’a karşılıksız yardım edeceğine ya da ülkenin içine düştüğü çukurdan ekonomik destek ile yabancı sermaye ve yatırım olmadan çıkabileceğine inanması saflık. Bununla birlikte bu, hiçbir durumda öz kaynakların geliştirilmesini ihmal etmek demek anlamına gelmiyor. Çünkü öz kaynakların geliştirilmesi siyasi hastalıklar, iktidar mücadeleleri ve iç savaşlarla boğulmuş, kaynakları bakımından zengin bir ülke için gerçek kurtuluş yoludur.

Sudan’dan ne isteniyor?
Ülkenin her türlü yatırım fırsatından yararlanabilmesi ve oldukça ihtiyacı olan iç kalkınmayı sağlayabilmesi için hızlı adımlar atması ve reformlar yapması gerekiyor. Öncelikle bankacılık sektöründe reform yapılmadan ve hizmet sektörü ile altyapı iyileştirilmeden yabancı yatırımları ülkeye çekme hayali gerçekleşmeyecek. Sudan'daki bankacılık sektörü çökmüş durumda olduğu ve düzeltilmesi de zaman alacağı için yabancı bankalara kapı açılması işe yarayabilir. Bu durum dünyanın çoğu ülkesinde uygulanıyor. Siyasi felaketler ve başarısız tecrübeler yaşanmadan önce Sudan’da da mevcuttu.
Sudan’ın altyapı, enerji alanları (güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve hidroelektrik enerjisi), iletişim sektörü, dijital değişim, ulaşım sektörü, demiryolları, havacılık, tarım ve madenciliği geliştirme alanlarında acil fonlara ve yatırımlara ihtiyacı var.
Aynı zamanda ülkenin zayıf kemiklerini kıran ve çürüten yolsuzluk olgusu ile mücadele etmek için güçlü bir komisyona ihtiyacı bulunuyor. Zira yolsuzluk ortadan kaldırmazsa kaynaklar israf edilmeye, zenginlikler yağmalanmaya ve projeler bozulmaya devam eder. Bu da yabancı yatırımcıların ülkeden kaçmasına ve kalkınmanın sekteye uğramasına yol açar.
Geçiş hükümeti, bilinmeyen nedenlerden dolayı oldukça geciken yasama konseyini kurarak geçiş sürecindeki yönetim organlarının kuruluşunu tamamlaması için ülke içinde ve dışında birçok taleple karşı karşıya. Hesap verebilirlik ve sorgulanabilirlik özellikle gençlerin, kadınların ve çeşitli bölgelerin siyasi hayata katılımını artırmak için yasama konseyinin kurulması gerekiyor. Geriye demokratik seçimlerin yapılmasına zemin hazırlamak için barış dosyasını tamamlamak, silahlı kuvvetleri yeniden yapılandırmak, yargıda reform yapmak ve bir anayasa konferansı düzenlemek kalıyor.
Kötümserlerin düşüncelerine rağmen bu hafta yapılan Paris Konferansı Sudan’ın yalnızlığını sona erdirme yolunda gerçekleştirilmiş yeni bir atılımı temsil ediyordu. Ayrıca oldukça ihtiyaç duyduğu yabancı yatırımcıları çekme çabaları çerçevesinde ülkeyi kısıtlayan borç yükünden kurtarmak için atılmış önemli bir adımdı.