Berhem Salih
TT

Dünya Çevre Günü’nde: Rafideyn Vadisi’ni canlandırmak bölgenin yararınadır

Irak, son 40 yıldır kuvvetli rüzgarlarla harap oldu. Savaşlar, baskı, ekonomik yaptırımlar, terörizm ve iç çekişmeler istikrarını tehdit etti ve vatandaşlarını refahtan mahrum etti.
Ancak gelecekte karşı karşıya olduğumuz en ciddi tehdit, iklim değişikliği, bunun ekonomik etkileri ve Irak genelindeki önemli çevresel zararları. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre Irak, iklim değişikliğine uyum ve direnç açısından en kırılgan beşinci ülke. Artan iklim riskinin kanıtları her yanımızda; yüksek sıcaklıklar daha yaygın hale geliyor, kuraklıklar daha şiddetli ve toz fırtınaları daha sık görülüyor. Çölleşme Irak yüzölçümünün yüzde 39'unu etkiliyor ve topraklarımızın yüzde 54'ü tuzlanma nedeniyle tarımsal kayıp riski altında. Ülkemizin can damarı olan Dicle ve Fırat'ın tarihi kaynakları ve kolları üzerinde inşa edilen barajlar, su akışını azalttı ve yüksek tuz oranının yukarı Şattülarap'a kadar ulaşmasına neden oldu.
Bu barajlar artan sulama suyu sıkıntısına yol açmakta, bu da tarımsal üretimimizi hatta şehirlere ve köylere içme suyu tedarikini tehdit etmekte. Irak Su Kaynakları Bakanı'na göre, ülke 2035 yılından itibaren yılda 10,8 milyar metreküp su açığıyla karşı karşıya kalabilir.
İklim değişikliğinin potansiyel insani maliyeti çok büyük. Yedi milyon Iraklı şimdiden kuraklık ve zorla yerinden edilmeden etkilenmiş durumda. Irak'ta nüfus artışı en yüksek oranlarda olduğu için veriler, ülkenin bugün 38 milyon olan nüfusunun 2050'ye kadar iki katına çıkacağını gösteriyor.  Bu, ele alınmadığı takdirde iklim değişikliğinin ekonomik ve sosyal risklerini iki katına çıkaracak.
İklim değişikliği ile mücadele Irak'ta ulusal bir öncelik olmalı ve hemen şimdi başlamalıyız, çünkü nesillerimizin geleceği bize bağlı ve bu zorlukla yüzleşmek konusunda büyük bir sorumluluğumuz var.
Bu nedenle, Dünya Çevre Günü'nde, Rafideyn Vadisi’ni (Mezopotamya) canlandırmak için özünde acil iklim uyumu ihtiyacını ele alan ulusal bir programın oluşturulması çağrısında bulunmak gerektiğini düşünüyorum. Bu program, Irak ekonomisini çeşitlendirmeye yönelik bir fırsat haline getirilmeli, vatandaşlar için daha iyi ve sürdürülebilir yaşam koşulları amacıyla yenilenebilir enerjiler ve temiz mekanizmaları desteklenmeli. Karbon piyasalarına girilmeli, kırılgan ve hassas bölgelerin iklim değişikliğine, keskin ekonomik dalgalanmalara karşı direnci artırılmalı.
Ocak 2021'de Temsilciler Meclisi'nin Irak'ın Paris İklim Anlaşması'na katılması kararını onayladım. Anlaşma, gezegenimizin iklim değişikliğine birleşik bir uluslararası dayanışma yoluyla karşı koyması için önemli bir fırsatı temsil ediyor. Bakanlar Kurulu da Şubat 2021'de temiz enerji üretmek için güneş enerjisi santrallerine yatırımı onayladı. Bundan önce Çevre Bakanlığı ülkedeki iklim değişikliğiyle başa çıkmak için Ulusal Katkı Belgesini (NDC) hazırlamaya başladı.
Yapmamız gereken çok şey var. Çevresel sürdürülebilirliği artıran, mevcut doğal kaynakları koruyan, yeşil bir ekonomi tesis eden girişimlerle kapsamlı bir yol haritası geliştirilmeli. Bunun için de daha iddialı ve uzun müteakip programlara bir başlangıç ​​noktası oluşturması için arazi kullanımı, su tasarrufu ve enerji verimliliğine odaklanan bir dizi somut uyum önlemi gerekiyor.
İnsanlığın bildiği en eski tanım olan “çoğunluğun ve cennet bahçelerinin diyarı”; yeşilliği ve verimli toprakları nedeniyle Irak’ın tanımıydı. Şimdi ne yazık ki bu ülke çorak bir çöle dönüşüyor.
İroni şu ki, daha iyi bir geleceğe yönelik beklentilerimiz, Rafideyn bölgesinin medeniyet kimliği olan palmiye ağaçları başta olmak üzere ülkenin güneyinden batısına geniş alanları yeniden ağaçlandırma, Kürdistan'da dağlar ve çevredeki kentsel alanlardaki ormanların restorasyonuna dayalı ulusal bir kampanya ile yeşil geçmişimize dönmeye mecbur ediyor. Bunlar sadece karbon difüzyonuna engel teşkil etmeyecek, aynı zamanda tarımsal üretimi destekleyecek ve toprağın korunmasına yardımcı olacaktır. Bu kampanya, Suudi Arabistan’ın iddialı Yeşil Ortadoğu girişimi ile de tutarlı ve entegre olacaktır.
Bu çabaya ek olarak, sulama ve su yönetimi yöntemlerini, inşaat standartlarını modernize etmek, atıklardan kurtulmak ve geri dönüşümü iyileştirmek, karbon yakalamak ve depolamak için yeni girişimler başlatılmalı.
Bu unsurlar bir araya geldiğinde, önümüzdeki on yılda somut ekonomik faydalar sağlayacak. Bunu da tarım, inşaat ve hafif sanayi sektörlerinde yeni iş fırsatları yaratarak, plastik, inşaat malzemeleri ve gıda işleme alanlarında yeni bir endüstrinin gelişimini destekleyerek, özel sektörü geliştirip yabancı yatırımı teşvik edecek. Gençlerin ekonomik kalkınmadaki rolünü desteklemeye odaklanarak gerçekleştirecek. Irak, bölgenin kalbinde yer alan coğrafi konumu, palmiye ağaçları, Ahvar bölgesi ve Kürdistan dağlarının oluşturduğu ekolojik çeşitliliği ile Ortadoğu ülkelerini bir araya getirmek için başlangıç ​​noktası olabilir.
Siyasi olarak ihtilaf halinde olabiliriz, ancak herkesi tehdit eden bir tehlike olduğu için iklim değişikliği karşısında birlik olmalıyız. Bu, ulusal planlarımızı bölgesel inisiyatiflerle ilişkilendirmeyi gerektiriyor. İklim değişikliğinin sınırlar ötesi etkileri, suyun ortak ve adil bir şekilde yönetilmesinin geniş bir çabayla ele alınması yoluyla kum fırtınalarının sıklığı, su kıtlığı, yükselen sıcaklıklar, çölleşme ve gerileyen petrol talebi nedeniyle mali kaynaklarımızın azalması gibi ortak çevresel ve ekonomik zorluklarla mücadeleyi zorunlu kılıyor.
Su dosyası, Irak, Türkiye, İran ve Suriye arasında hiçbir tarafa zarar vermeme, ortak sorumluluk alma ve sürdürülebilir su yönetimi için ortak çaba oluşturma ilkesine dayalı samimi ve yapıcı bir diyalogu icap ettiriyor.
Irak’ı canlandırma projesinin her düzeyde (hükümet ve tüm kurum ve birimleri, parlamento ve onun önemli ve destekleyici yasama rolü) ulusal bir seferberliğe gereksinimi var. Bunun için gerekli siyasi iradenin harekete geçirilmesi şart. Bakanlıkların güçlendirilmesi, uzmanlaşmış kurumların kurulması, yeni mevzuat, kanun ve yönetmelikler devrimi, genç, sivil ve sosyal faaliyetlerin rol alması gerekecek.
Irak'ın teknik ve planlama desteği, teknoloji transferi için uluslararası toplumdaki dostlarının da yardımına ihtiyacı olacak. İlk görevlerimizden biri, çabalarımızı geliştirmek için uzmanlaşmış iklim ajansları ile koordinasyon sağlamaktır. Bu konudaki yatırımları finanse etmek için yeşil fonlara, sermaye piyasalarına ve uluslararası bağışçılara ulaşmaya çalışıyoruz.
Harekete geçme zamanı geldi. Önümüzde yorucu ve çetin bir görev var. Önümüzdeki on yılların zorluklarıyla yüzleşmekte bizi daha sağlam bir temele oturtacak önlemlerle Irak ve bölge için aynı zamanda bir fırsatı temsil eden iklim değişikliği tehdidi karşısında gevşemeye zaman yok.