Mısırlı sanatçı Abbas Ebu’l Hasan, geçtiğimiz günlerde çocuk sahibi olanları hedef alan sert bir paylaşımıyla büyük yankı uyandırdı. Ebu’l Hasan, “Bu hasta ve mutsuz dünyaya çocuk getirenleri anlamıyorum” diyerek, insanlığın devamını sorgulayan karamsar bir tavır sergiledi. Aslında bu düşünce yeni değil. Yüzyıllar önce Ebu’l Ala el-Maarri, kendi varoluş ıstırabını şu mısrada dile getirmişti: “Bu, babamın bana ettiğidir, ben kimseye etmedim!”
Ebu’l Hasan ve Ebu’l Ala’dan önce de insanlık tarihinde yaşamdan umudunu kesmiş nice düşünür benzer çağrılar yapmıştı. Ancak, yaşama isteği ve devam etme arzusu bu karamsar seslere hiçbir zaman kulak asmadı; hayat tüm gücüyle sürüp gitti.
Yine de Ebu’l Hasan’ın öfkesi, bugünün gezegenine ve çağının ahlaki çürümesine duyulan korkudan besleniyor. Özellikle de yeni nesil için duyulan endişeden...
Ahlaki sınırların silindiği, takipçi ve etkileşim hırsıyla dolu bu dijital çağda, en büyük tehlike tam da bu genç kuşak için büyüyor. Çünkü internetin karanlık köşelerinde, insan duygularının ve mahremiyetinin ticaret konusu yapıldığı bir dünya şekilleniyor.
Geçtiğimiz haftalarda Irak İçişleri Bakanlığı, 14 yaşındaki bir çocuğu, Roblox adlı çevrim içi oyun üzerinden 30 kişiyi intihara teşvik ettiği gerekçesiyle gözaltına aldı.
Irak İçişleri Bakanlığı İnsan Ticareti Dairesi Başkanı Tümgeneral Mustafa el-Yasiri, bu gencin oyun içinde 16 ayrı ağ kurarak, kurbanlarını farklı yöntemlerle intihara ikna ettiğini açıkladı. Tüm vakalarda, mağdurlara kendilerine ve hayvanlara işkence etmeleri söylenmişti.
Sohbet robotları geliştiren ‘Character AI’ şirketi de reşit olmayan kullanıcıların programa erişimini yasaklamak zorunda kaldı. Çünkü bazı genç kullanıcıların, bu yapay zekâ botlarıyla kurdukları toksik ilişkiler sonucunda intihar ettikleri belirlendi. Ekim 2024’te bir anne, 14 yaşındaki oğlunun intiharına ‘dolaylı yoldan sebep olduğu’ gerekçesiyle şirkete dava açtı.
ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) da geçtiğimiz ay geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı. Amaç, yapay zekâ tabanlı sohbet robotlarını geliştiren firmaların, ürünlerinin çocuklar ve ergenler üzerindeki olumsuz etkilerini nasıl ölçtüklerini incelemekti.
Yazının başında sözü edilen Roblox oyununa dönersek, istatistiklere göre bu platformun kullanıcılarının yüzde 80’i 16 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.
Ve bu kasvetli tabloya bir de yeni bir tehlike ekleniyor: dijital DEAŞ hesapları. Bu yeni nesil militanlar, çocukları tam da bu oyun ve sohbet platformları üzerinden örgütlemeye ve beyin yıkamaya çalışıyor. Üstelik bu dili çok iyi konuşuyorlar. DEAŞ’ın sadece Ebu Bekir el-Bağdadi ya da Ebu Muhammed el-Adnani döneminden ibaret olduğunu düşünenler büyük bir yanılgı içinde.
Evet, bu dijital dünyalar çocuklara eğlence getirdi; anne babalar içinse çocuklarını ‘oyalamanın’ kolay bir yolu oldu. Onlar da böylece kendi ekranlarına, TikTok ve Snapchat’in sonsuz kaydırma çarkına döndüler.
Karanlık odalarda oynanan tüm bu ölümcül oyunların yasaklanmasını talep etmek pratikte mümkün değil, ancak hiçbir şey yapmadan bırakmak da sorumsuzluk. Çünkü bu, açıkça söylemek gerekirse, anne ve babaların çocuk yetiştirmeye ehil olmadıkları anlamına gelir.
 
                 
                 
                 
                