Rıdvan Seyyid
Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde İslami ilimler profersörü
TT

Müzakere için bir silah ve hükümet için başka bir silah!

Mısırlı kardeşlerimizin Beyrut'a yaptıkları ziyaretlerden neden memnun olmadığımı bilmiyorum! Mısırlılar mesaj iletmek ya da herhangi bir şekilde yardım sunmak istemiş olsun ya da olmasın, Lübnanlılar bu ziyaretleri olumsuz yorumlayacaktır. Onların gelişinden sonra ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus da geldi ve Tom Barrack da tekrar geliyor. Amerikalılar hazırlık yapıyor ya da tehdit ediyor olsun, ellerinde hem sopa hem de havuç var, oysa onlarda ikisi de yok. Her halükârda, Mısır’ın Lübnan'daki durumu Gazze Şeridi'ndeki durumuyla aynı değil. Orada Amerikalılar ve belki de İsrailliler size (Mısır’a) ihtiyaç duyuyor ve oradaki güvenlik, sizin sınırlarınızın güvenliği anlamına geliyor. Ancak Beyrut'ta, teklifler alan Şii İkilisi hariç, atmosfer size veya Lübnanlılara elverişli değil. Bu teklifler vaat, tehdit veya uyarı olabilir.

Lübnan hükümeti birkaç hafta önce silahları devletin elinde toplama kararı aldığından beri, hepimiz bunun uygulanamayacağını; zira karar verme yetkisinin cumhurbaşkanı ile Hizbullah arasında bölündüğünü biliyorduk. Hizbullah’ın önde gelen siyasi isimlerinden milletvekili Hasan Fadlallah, cumhurbaşkanı seçilmeden birkaç gün önce cumhurbaşkanı ile her konuda anlaştıklarını söyledi. Suriye'de iktidar değişti ve bununla birlikte birçok şey de değişti. Yine de İsrailliler, Suriye'den Lübnan'a halen füzelerin kaçırıldığını söylüyor. Lübnan'da, Esed'in devrilmesinden bu yana hiçbir şey değişmedi; ne orduda ve kararlarında, ne başkanlık düzenlemelerinde, ne de parlamentoda! Şimdi garip ve şaşırtıcı olan şey, Meclis Başkanı Nebih Berri'ye inat etmek için parlamentoyu kapatanın muhalefet olması. Oysa eskiden meclisi kapatan bizzat Berri’nin kendisiydi.

Lübnan halkı ve anayasal kurumları neye güvenebilir? Trump yönetimi içindeki Lübnan lobisine mi güveniyorlar? Yoksa güçsüzlüklerini ve iç karışıklığı önleme arzularını bir bahane ve destek olarak mı kullanıyorlar? Amerikalılar ve İsrailliler bu argümanların hiçbirine inanmıyor. Mazeretleri dinliyormuş gibi yapıyorlar ve dinledikten sonra, Hizbullah’ın silahsızlandırılmasına ilişkin kendi fikir ve planlarını ortaya koyuyorlar. İki taktikleri var: ‘yetkililere gülümseyip onları dinlemek ve Berri ile 2022 deniz sınırı müzakerelerine benzer düzenlemeler üzerinde pazarlık yapmak.’ Aksi takdirde saldırılar devam edecek ve savaşa dönüşecek. Çünkü destek savaşından önce olanlar, sonra olanlarla aynı değil!

Sahne, tüm Ortadoğu'yu kapsayacak şekilde genişliyor. İsrail ile komşuları arasında hiçbir fark yok; kim hâkim, lider ve kontrol sahibi ise o ortaya çıkıyor. İsrailliler Gazze'ye müdahale etmeye kararlı olsalar da Trump, Araplar ve Müslümanların güçlü tepkisi nedeniyle artık onlara bu izni veremiyor. Netanyahu, iki devletli çözümü ne pahasına olursa olsun ertelemek istiyor. İbrahim Anlaşmaları'ndan bahseden Trump, iki konuyu birbirine bağladığı için bunu erteleyemez. Filistin projesi, şu anda İsrail sağının önünde büyük bir zorluk. Trump bunu fark ediyor, fakat hiçbir şekilde Filistin’de yeni bir savaşı kabul etmiyor. Peki, “Fitne nerede patlak verecek” denildiğinde neresi kastediliyor? Suriye'de bu olmayacak, çünkü her iki taraf da memnun. Yemen çok uzak ve dikkat çekecek kadar önemli değil. Bu nedenle, Lübnan için gerçekten büyük bir tehlike var. Amerikalıların bunu istemediği açık, ancak İsrailliler bunu düşünüyor. Bu, Ortagus'un Lübnan sınırına götürülmesinin nedenini açıklıyor. Lübnanlı yetkililer bunu biliyor mu? Elbette biliyorlar, ama göz ardı ediyorlar ve iç savaşı hatırlıyorlar. Oysa İsrail savaşı Lübnan’a iç savaştan çok daha yakın! İç savaşı bahane olarak kullanmak, Berri'nin Şii topluluğunu izole etme bahanesi gibi. İkisi de olmayacak, ancak İsrail'in savaşı yakın olabilir ve ABD'nin buna razı olmaktan başka seçeneği yok, çünkü Lübnanlılar kendilerini kurtarmak için bile iş birliği yapmadılar!

İran, Hizbullah’ın İsrail ile dolaylı da olsa müzakere etmesine izin verecek mi? Berri bunu büyük bir mesele olarak görecektir; zira doksanına yaklaşırken kendisine yeni bir alan açılmış olur. İran ise bunu ABD ile yakınlaşma ve müzakerelerin yeniden başlaması için bir fırsat olarak görürse kabul edecektir! İran müzakere yapmayı arzuladığı sürece, Hizbullah ve silahları vazgeçilmezdir; tıpkı Berri’nin silah ve parlamentodaki manevraları için vazgeçilmez olduğu gibi. Ancak İsrail ile olan müzakere gücü sona ermiş, geriye sadece Lübnan devletiyle yapılan pazarlıklar kalmıştır; bu devletten yetkililer korkar, ama Hizbullah korkmaz. Peki, bu iki şey ne zaman ve ne kadar süreyle gerçekleşecek? Belki şimdi gerçekleşebilir, fakat İsrail, artık acımasız bir güç hâline geldiği için iki meseleyi birbirinden ayırıyor.

Bu nedenle Hizbullah’ın Lübnan'daki silahları, Lübnan devletinin arkasında bir müzakere gücü olarak kalmaya devam ediyor. Hizbullah’ın diğer silahları ise istismar, şantaj ve işgalin devamı için kullanılmaya devam ediyor; Hizbullah yetkilileriyse intihar saldırılarıyla tehdit etmekle, motosikletlerle gösteriler düzenlemekle ve Beyrut’ta Raouche Kayası’nı aydınlatmakla oyalanıyorlar!