Abdurrahman Şalkam
TT

Kedi, Kırmızı Kitabı yedi

Çin'in eski Devlet Başkanı Jiang Zemin, Çin'in üç büyük adamının şu isimler olduğunu söyledi: Çin Cumhuriyeti'nin kurucusu ve “Çin'in Babası” olarak da bilinen Sun Yat-sen, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu Mao Zedong ve Deng Şiaoping.
Çinliler ülkelerini “Orta Dünya” diye isimlendirdiler. Bununla yeryüzünün üzerindeki coğrafi yeri değil, vatanlarının gök ile yer arasında olduğunu kastettiler. Çinli olmayanların, içinde yaşadıkları bu dünyaya doğal olarak yabancı olduğuna inandılar. Bu devasa oluşumun tarihi boyunca seçkin bir rol oynamış ve tarihinde yer edinmiş adamlar oldu. Mitler ve çatışma ideolojisi, bireyi milleti yeniden inşa eden sembol haline getirir. Mücadeleci filozof ve lider Mao Zedong, Kırmızı Kitabı’yla, insanları yeniden yaratmayı ve vatanı şekillendirmeyi amaçladı. Bu kitabın, açları doyuracak, hastaları iyileştirecek ve devasa vatan için kalkınmanın yolunu açacak kutsal kitap olmasını istedi. İdeoloji, zihnin zindanı ve insan kapasitesi için bir kelepçedir. Mao'nun Çin'i bunun canlı kanıtıydı. Tüm kitapları yasakladı, yaktı, dini sembollerin yok edilmesini emretti ve yalnızca kitaplarına, resimlerine, heykellerine ve sözlerine izin verdi. Böylece ülke korku, yoksulluk ve ölüm bataklığına sürüklendi. Mao Zedong'un 1966'da “devrimin düşmanları” diye isimlendirdiği kimselerden kurtulmak için ilan ettiği Kültür Devrimi, ülkede on milyonlarca kişinin aç kalmasına, hastalanmasına ve hayatını kaybetmesine sebep oldu. Komünist Parti liderlerinin pek çoğu fabrikalarda ve çiftliklerde çalışmak üzere gönderildi ve geriye onunla birlikte sadece birkaç tarihi lider kaldı. Bunlar arasından en önemlisi, uzun yıllar başbakanlık yapan ve liderin emrettiğini yerine getiren bir araçtan ibaret olan Çu En-Lay’dı.
Fabrikada çalışmak üzere gönderilenler arasında, partinin kıdemli liderlerinden biri olan Deng Şiaoping de vardı. Traktör fabrikasında işçi yapılan bu Komünist Parti liderinin suçu neydi? Deng Şiaoping, parti lider kadrosunda iken kırsal kesimler de dahil olmak üzere ülkenin bazı bölgelerini gezdi ve bazı tarım politikalarının gözden geçirilmesini istedi. “Kedinin ne renk olduğu önemli değil, önemli olan fareyi yakalamasıdır” ifadesi ona aittir ve bununla en önemli olanın, politikalardan ve eylemlerden elde edilen sonuçlar olduğunu kastetmiştir. Bu ifadeler Mao'nun felsefesine ihanetinin açık bir kanıtı olarak görüldü ve kendisini uzaktaki bir fabrikada sıradan bir işçiye dönüştürdü. Kültür Devrimi'nin dumanı dağıldıktan ve ülkede yarattığı felaketlerden sonra parti liderliğinde yeni bir değişim oldu. Liu Shaoqi de dahil olmak üzere büyük isimler kadrodan çıkarıldı ve yapılan incelemenin ardından Deng Şiaoping parti liderliğine getirildi. Bu adamın şahsi hayatı ve siyasi kariyeri her yönden Çin yürüyüşünün kopyasıydı: Yoksulluk, sürgün, ıstırap, marjinalleşme ve tüm düşüşlere ve ıstıraplara rağmen yükseliş. Deng Şiaoping, Mao’nun karısı da dahil olmak üzere ‘dörtlü çete’ olarak nitelendirdiği kimselere savaş açtı, mucizevi bir şekilde idamdan kurtuldu, komünist devrimin başında babası öldürüldü ve Kültür Devrimi sırasında oğlu yüksek bir binadan atıldı ve felç oldu.
Deng Şiaoping, vatana ihanet ve faşizmle itham edildi. Çu En-Lay ile birlikte yargılandı. 1973’te Kızıl Muhafızların kontrolü zayıfladı. Mao, Kurtuluş Ordusu'nun gücünden korktu. Deng’in ordudaki aşırılık yanlılarını dizginleyebilecek kişi olduğunu düşündü. Kamboçya Kralı Norodom Sihanuk’u karşılamak için düzenlenen törende, Mao Zedong'un kızının Deng Şiaoping’in kolunu tutarak içeri girmesi herkeste şaşkınlığa sebep oldu. Deng, parti liderliğine döndü, programını sundu ve iktidar merdivenini tırmandı. Çiftçilerin toprak sahibi olmalarının, ürünlerini satmalarının, paralarını fabrikaya yatırmalarının yolunu açtı. İnsanların mülkleri genişlemeye başladı ve yaşam koşulları dikkate değer bir şekilde iyileşti, ancak onun açılma politikasına karşı direniş azalmadı. Buna rağmen, dönüşümü desteklemeye ve yolsuzluk ve rüşvete karşı direnmeye devam etti. Siyasetine ve “Liderler tanrı değil, insandırlar” sözüne güven zaman içinde arttı. Mao Zedong mumyalanmış halde yatarken Deng, şunları vasiyet etti: “Öldüğümde gözlerim çıkarılsın ve incelemeleri için tıp öğrencilerine verilsin. Bedenim yakılsın, külleri suya saçılsın ve benim için herhangi bir heykel ve anıt dikilmesin.”
Deng, Mao Zedong'unkinden her yönden farklı olan efsanevi bir hamle yaptı. Çin'i, kırsal ile fabrikalar arasındaki acı yolculuğunda tanıdı, yoksul çiftçiler arasında yaşadı ve devrim sloganlar altında hayatını kaybedenleri gördü. Hayat ona ilerlemenin yolunun bilim ve bireysel girişimler olduğunu öğretti. ABD, Avrupa ve Japonya'ya araştırma ekipleri gönderdi. Komünist Partisi Merkez Komitesi’ni, teknokratlara ve bilim adamlarına açtı. Çin'i açık pazar haline getirdi. Böylece yetenekler kendini gösterdi. İlerlemeye doğru gerçek sıçrama başladı. Deng Şiaoping’in rengine aldırış etmediği kedisi, Mao Zedong'un Kırmızı Kitabı’nı yakaladı ve Çin'i ilerleme basamaklarına koymayı başardı. Dördüncü lider Şi Cinping geldiği zaman Çin, efsanevi bir ilerlemenin semasında uçtu ve herkesin yatırım yapmak için sıraya girdiği süper güç haline geldi.
Bizi ilerlemekten alıkoyan ve gerileten zayıflıkların, geri kalmışlığın, hurafe sloganların biriktirdiği ağır yükten kurtaracak kaç kediye ihtiyacımız var!