Hamad Macid
TT

Nesli tükenme tehdidi altında olan hiciv

Derin ve zarif, deneyimli meslektaşımız Semir Ataullah eğlenceli “Hicivciler nereye kayboldu” makalesinde, gazetecilik alanının en ünlü hicivci yazar Mahmud el-Saadani benzeri fikirlerinde ciddi, üsluplarında alaycı yazarlar doğurma konusunda yaşadığı kısırlığa hayıflanıp dert yanıyor. Ben de Mahmud Saadani’ye Cihad el-Hazen, Celal Amer ve azımsanmayacak sayıda olan diğerlerini ekliyorum. Hiciv yazımı, yalnızca nadir becerilere sahip birkaç yazarın ustası olduğu bir "sanat"tır. Bu yüzden onların ürünleri ve sözleri popüler ve revaçtadır. Merhum yazar Celal Amer’den şu örnekleri verebiliriz: “Yattığı yerden değişim isteyen milletin sadece Pampers’ını (bebek bezi) değiştirirler.” “Ona davetiye gönderdikten sonra yabancı müdahalesinden şikayet ediyoruz.” “Üçüncü dünya ülkelerinde yöneticiler Lokman'ın hikmetine, işadamları Karun'un parasına, halk da Eyüp'ün sabrına sahiptir.” “Lisans eğitimini tamamladıktan sonra yüksek lisansa hazırlanmaya başladı, yüksek lisansı bitirdikten sonra da müşteriler için çay hazırlamaya başladı.” “Biz kendi sahasında ve kendi kitlesi önünde yenilmiş bir halkız.”
Hiciv yazısı ne katıksız bir şaka ne de aptalca bir komedyenliktir. Güldürmek için yazılmaz, aksine ciddi bir fikri alıp hiciv yazarının yaratıcılığı ile biçimlendirerek, seçkin kitapların, sıkıcı araştırmaların, uzun makalelerin ulaşamadığı yerlere ulaştırır. Büyüleyici hiciv yazarı, politik, sosyal ve ekonomik yönleri eleştirme konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Aynı zamanda etkilerin, ayartmaların veya tehditlerin sarsamayacağı cesur ve özgür birisidir. Kalemi “dinleyicilerinin taleplerine göre” dönen bir “rüzgar gülü” olanlar, popüler ve çekici bir hiciv yazarı olamaz.
Gazeteci yazar olarak ilk adımlarımı attığım dönemde Şarkul Avsat gazetesine kabul edildiğim zamanı halen hatırlıyorum. O zaman meslektaşım Abdurrahman Raşid bana; “Alaycı ve hicivci bir üslubun var ve bu arzu edilen, beğenilen bir üslup” demişti. Ancak kalemim bilmediğim bir nedenden dolayı hiciv üslubundan saptı ve kendisini geliştirme ve ilerletmeye yönelik değerli bir fırsatı kaybetti. Hiç kimse, buna geri dönme şansın var demesin, çünkü buna ancak şu alaycı Körfez atasözü ile karşılık verebilirim; “Saçlarına ak düştükten sonra mektebe gitti.” Bir de hiciv üslubunun akrabası olan zarif ve kıvrak üslup vardır. Ancak kesinlikle hiciv kadar popüler ve revaçta değildir. Bu konuda öne çıkan yazarlar arasında özellikle de Twitter hesabındaki paylaşımları ile meslektaşımız Gassan Şerbil, makaleleri ile Semir Ataullah, alaycı ve ironik söylemleri ve tweetleri olan dostumuz Ziyad el-Drees bulunuyor. Yazılarında kıvrak ve zarif üslubundan uzaklaştığını fark ettiğimde kendisine hemen “insanların seni kendisiyle tanıdığı ‘parmak izinden’ sakın uzaklaşma” derim.
Semir Ataullah nesli tükenmekte olan hiciv yazıcılığını yeniden gündeme getirdi. Umarız Araplar arasından, ülkelerinin çarpıklığını kinayeleri ve alaycı sözleriyle düzeltmeye katkıda bulunan hiciv yazarları çıkar.