Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Hasta Sudan ve tedavi reçetesi

Son günlerde pek çok kişi Sudan'da işlerin yalnızca geçiş hükümetini değil, tüm ülkeyi tehdit edecek bir şekle bürüneceğinden korkuyor. Hükümetin yakıt sübvansiyonunu kaldırma kararı yoğun ve şiddetli bir öfkeyle karşılandı, protestocuların yaktığı ateşlerden dumanlar yükseldi ve bunlara vatandaşların araçlarına yönelik taşlı saldırılar eşlik etti. Ancak asıl tehlikeli olan, sokaklarda insanlara saldıran ve yağmalayan silahlı çetelerin geri dönüşüydü. Tüm bunlar, geçiş dönemini baltalamak isteyen bazı taraflarca istismar edilen bir güvenlik kaosuna dair korkuları artırdı.
Öfke ve kaygı durumunun tırmanmasıyla birlikte hükümet, güvenlik durumunu kontrol altına almak için acil kararlar aldı. Başbakan Abdullah Hamduk ekonomik krizle ilgili halka seslenmek ve son zamanlarda alınan kararları dayatan sebepleri açıklamak için vatandaşların karşısına çıktı ve tünelin sonunda ışığın göründüğü müjdesini verdi. Bu adımların etkisi kesinlikle hızlı bir şekilde ortaya çıkacaktır. Hükümetin bunu neden geciktirdiğini ve kamuoyunu sakinleştirmek için neden öncesinde bir açıklama yapmadığını bilmiyorum. Oysa yaşam zorluklarının ve sıkıntılarının da baskısıyla sokaklar dolup taşıyor ve yayılan söylentiler umutsuzluğa ve hayal kırıklığına sebep oluyor.
Başbakanın zaman zaman herhangi bir sebeple ya da sebepsiz olarak insanların karşısına çıkması gerekli değildir, Ancak Sudan'ın içinden geçtiği bu kadar zor koşullarda, bazı zor kararlardan önce başbakanın halkın karşısına çıkması, insanlara bu kararların önemi ve neden alındığı konusunda açıklama yapması gereklidir. Başbakanın söylediği ve çoğu insanın da bildiği gibi, devrimin etrafında pusuya yatmış, geçiş dönemini baltalamaya ve huzursuzluk çıkararak güvenliği bozmaya çalışanlar var. Hamduk’un, ofisinde dosyaların arkasına sığınarak, “politikaları ve kararları konuşturmak” yaklaşımını benimsemesi yeterli değil. Belki hükümet gelecekte toplumla diyaloğu daha iyi yönetmek için olanlardan faydalanacaktır.
Hamduk'un konuşması tamamen kendi tarzındaydı. Nitekim doğrudan konuya girdi, krizi net bir şekilde açıkladı, sloganlardan ve içi boş sözlerden uzak durdu ve meseleyi bilimsel bir şekilde ele aldı. Bundan dolayı mesajının insanlara ulaşacağını, sakinleşmelerine yardımcı olacağını, ne kadar isteksiz de olsalar insanların bu kararları kabul edeceklerini düşünüyorum. Sudan'ın içinden geçtiği ekonomik kriz, bir sır değil ve tedavisi kolay olmayan bu kriz için hükümetin iradesi ve planlamasının yanı sıra halkın da sabrı gerekiyor. Elbette Sudan, boğucu ekonomik sorunlardan mustarip ve kemer sıkma tedbirleri uygulayan alan tek ülke değil.
Krizi tek bir hamlede çözmek mümkün değil. İyi düşünülmüş bir program, tecridin sona erdirilmesi ve ülkenin terörü destekleyen devletler listesinden çıkarılmasıyla başlaması gereken kademeli bir tedavinin uygulanması gerekmekteydi. Bu son mesele, ülkeye birçok kapının kapanmasına yol açtı ve uluslararası fonlardan faydalanmaktan mahrum etti. Geçen yılın sonunda bu adım başarıyla atıldıktan sonra sıradaki adım, Sudan'ın yaklaşık 60 milyar dolar olan borcunu ve birikmiş faizlerini ödemekti. Sudan devriminin barışçılığından ve özgürlük, barış ve adalet sloganlarından etkilenen uluslararası toplum, geçiş dönemini başarıya ulaştırmak ve yardım etmek için oldukça istekliydi. Bu bağlamda, Sudan'ın yaklaşık 60 milyar dolarlık borcunun 15,5 milyar dolarının silineceğine dair kesin taahhütler aldığı ve geçen ay Macron'un ev sahipliğinde gerçekleştirilen Paris konferansının önemi ortaya çıkıyor. Ayrıca Paris Kulübü üyeleri, 23 milyar dolar tutarındaki borcun affı için inisiyatif alma sözü verdi. Böylece Sudan, Ağır Borç Yükü Altındaki Ülkeler (HIPC) programından yararlanmaya hak kazanarak bu büyük bir yükten kurtulabilir. Aynı zamanda Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası kurumlarıyla işbirliği yapabilir ve uluslararası fonlardan faydalanabilir. Bu adımlar tek başına yeterli değildir. Çünkü ekonomi, bazen acı verici önlemler gerektiren yapısal bozulmalardan mustariptir. Bunlar olmadan ülke, tamamen iyileşemeyecek ve bağışlarla beslenen bir dilenci gibi yaşamaya devam edecektir. Bu önlemler arasında, bazı mallara yönelik sübvansiyonların kaldırılması da vardı. Bu, uygulandığı her yerde öfkeye neden olan ve doğası gereği tartışmalı bir karardır. İnsanlar bu sübvansiyona o kadar alışmışlar ki, artık bunun ekonomik reform için önemini göremiyorlar.
Sudan’da sokakların dolup taşmasına sebep olan yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması kararı, fiyatların artmasına sebep olacağı gerekçesiyle birçok kişi tarafından eleştirildi. Mesela bu kararı ele alalım: Yakıt ithalatının yıllık maliyeti yaklaşık 3 milyar dolardır. Bunun 1,5 milyar dolarını devlet üstlenmektedir ve bu, zaten kaynak yetersizliğinden mustarip olan devlet bütçesi üzerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır.
Sudan sübvansiyonları kaldırdığında, tartışmalı olsa da gerekli bir adım attı. Dünyanın çoğu ülkesinin fiyatları sübvanse etmediği ve daha da önemlisi, sübvansiyonların kaldırılmasından sonra bile Sudan'da yakıt fiyatının dünyanın en düşük fiyatları arasında yer aldığı bilinmektedir. Sübvansiyonları kaldırma kararı, geçmişte meydana gelen yaygın kaçakçılığın durdurulmasına yardımcı olacaktır. Her halükârda hükümet, uluslararası finans kuruluşlarının desteğiyle emtia fiyatlarının serbestleştirilmesinin etkilerini azaltmak ve insanların ekonomik şoklara dayanmasına yardımcı olmak için adımlar attı. Bu, uluslararası düzeyde desteklenen Semerat programıyla ve insanları yüksek fiyatlardan korumak için zaruri bir dizi malı düşük fiyatla sağlamayı amaçlayan Selati programıyla, ailelere doğrudan mali destek sağlanarak yapıldı. Bazı tüccarlar, simsarlar ve gizli eller, krizleri ve öfkeyi körüklemek için ekonomiyi manipüle etmeye çalışmaktadır.
Özellikle Semerat, bazı malların üzerindeki sübvansiyonların kaldırılmasının ve yaşam zorluklarının insanlar üzerindeki etkilerinin hafifletilmesine katkıda bulunacaktır. Başbakan, Sudanlı ailelerin yüzde 80'ine ulaşmayı hedefleyen bu program için bugüne kadar bütçenin yalnızca yüzde 15'inin harcandığını açıkladı. Bunun temelde iki nedeni vardır: Kapsamlı kampanyalar gerektiren program hakkında yeterli farkındalığın olmaması ve yararlanıcılar için eksiksiz bir veri tabanının olmaması. Dolayısıyla Sudanlı aileleri kayıt yaptırıp gerekli belgeleri ibraz etmeye çağırmak oldukça önemlidir. Çünkü destek, ailenin üyelerinden her biri için verilecek. Örneğin ailenin sekiz ferdi varsa, 12 ay boyunca Sudan Bankası'ndaki resmi döviz kuru üzerinden ayda 40 dolar alacaklar.
Bunlardan sonra geriye, yapısal çarpıklıkların giderilmesi ve büyük yatırımlara ihtiyaç duyulan altyapı, enerji, iletişim, madenler, tarım ve diğer alanlardaki gerekli projeler için finansman sağlanması kalıyor. Bu tedaviler, dahili kalkınma ve öz kaynakların etkinleştirilmesi için net bir plan dahilinde yapılmalıdır. Herkesin tanıklığıyla ülke, kaynakları bakımından zengindir. Ancak siyasi istikrarsızlıktan, iç savaştan, mali ve idari yolsuzluklardan, kötü planlamalardan, seçkinlerin siyasi çekişmelerle meşgul olmasından, siyasi güçlerin ne pahasına olursa olsun koltuk için rekabet etmesinden ve ordunun siyasete girmesinden mustaripti. Bugün artık Sudan'ın önünde reform yapması ve ülkeyi barış, kalkınma ve demokrasi yoluna koyması için bir fırsat var. Bunun için insanların gerekli tedavileri anlaması, ülkeyi kurmak için kollarını sıvamaları, farklılıkları, çatışmaları ve darbeleri bir kenara bırakmaları ve sandıklara doğru yürümeleri gerekmektedir.